"Düşünceyi ifade özgürlüğü de, insan hakları da, demokrasi de Türk vatandaşına gerekli olduğu için savunulmalı. Batı'ya gösteriş olsun diye değil."
Bu hep söylenir, söyleyenlerin haklılığı bir kez daha anlaşıldı.
İşte Fransa; işkenceden mahkum oldu.
AB'nin liderlerinden biri sayılan Fransa'nın üçüncü bin yılın eşiğinde işkenceci olduğu tescillendi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önceki gün 17 yargıcının oy birliği ile bu kararı verdi.
Fransa hakkında önceki gün verilen bu karardan ayrı olarak; Uluslararası Af Örgütü, AB üyesi Belçika, İspanya, Yunanistan, İtalya, Portekiz, İngiltere, Almanya, Avusturya ve yine Fransa'nın işkence ve insan hakları ihlali sabıkalısı olduğunu açıkladı.
Şimdi Türkiye bu işkencecilere yaranmak için mi kendisine çekidüzen verecek?
Hayır.
Türkiye kendi vatandaşına saygısı nedeniyle, çağdaşlığın gereği olduğu için; özgürlükleri, demokrasiyi, insan haklarını savunacak ve işkence gibi çağdışı uygulamalardan uzak duracak.
* * *
İŞTE bu gereğin sonucu olarak basın yoluyla işlenen suçlara ait cezaların da af kapsamına alınıp, geçmişe sünger çekilmesi ve medyanın önündeki engellerin kaldırılması gerekiyor.
Bugün Türkiye ifade özgürlüğü açısından hiç de iç açıcı bir manzara arz etmiyor.
Bunun yalnız basın için değil belki de tüm vatandaşlar için böyle olduğu görülüyor.
Bugün 11 gazetecinin gazetecilik işleri nedeniyle hapiste olduğu, 32 gazetecinin de doğrudan doğruya gazetecilikle ilgili bir nedenle infaz beklediği biliniyor.
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün hazırladığı pişmanlık ve af yasa taslağında basın, görüntülü ve sözlü yayın yoluyla işlenen tüm suç ve cezalar hakkında "erteleme" getiriliyor.
Buna göre; üç yıl boyunca yeni bir suç işlenirse hem eski, hem yeni suçun cezası çekilecek.
Böylece Basın Konseyi'nin önerilerinden biri de kabul edilmiş oluyor.
Gerçek bir ifade özgürlüğü için bu özgürlüğü sınırlayan özellikle TCY'nin 158, 159, 312. maddeleriyle, TMY'nin 7 ve 8. maddelerinin de yeniden kaleme alınması ve 3713 sayılı yasanın 6 ve 13. maddelerinin kaldırılması da gerekmektedir.
Basın Konseyi'nin; yargı sisteminin, düşünce açıklamanın hapisle cezalandırılması zorunluluğundan kurtarılmasını amaçlayan ve para cezasını önplana çıkartan önerileri ifade özgürlüğünün gerçekleşmesi için şarttır.
* * *
CEZAEVİNDE bu kadar çok gazetecinin bulunduğu bir ülkede ifade özgürlüğü konusunda bir sakatlık olduğu inkar edilemez.
Tarifine uygun "sansür" olmasa da demokratik olmayan yasa maddelerinin baskısı sürüyor demektir.
Türk demokrasisinin göstermelik olmaktan çıkması için ifade özgürlüğünü kısıtlayan hükümlerin kaldırılması, bu özgürlüğün sınırlarının genişletilmesi gerekmektedir.
Her türlü özgürlüğün istismarı mümkündür. Ama istismarlar olabilir diye topyekün bir kısıtlama ve cezalandırma savunulamaz.
Af yasası kadar, ceza ertelemesi kadar, ifade özgürlüğünün önünü tıkayan mevzuatın ortadan kaldırılması da gerekmektedir.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr