Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Evvela şunda anlaşalım. Türkiye geriye dönmeyecek. Döndürülemeyecek.
Yani Türkiye bir din devleti olmayacak.
“Ilımlı”sı filan da değil, “din devleti” olmayacak.
Sakın bunu bir dinsiz söylüyor zannedilmesin.
“Ben Müslümanım” ama benim devletim anayasasında yazdığı gibi “laik” kalacak. Lafta değil, gerçekte laik kalacak.
* * *
Üniversitede türban 1. sorun değil, ama AKP sanki 1. sorunmuş gibi bunu tahrik ediyor. Başörtüsünde simgelenen din istismarı yapıyor. Ben üniversite öğrencilerinden isteyenlerinin türban takmasına karşı değilim. Ama bir şartla. Onların üniversiteyi bitirdiklerinde diyelim ki, avukat veya hâkim olduklarında, “Türban takacağım” diye tutturmayacaklarından da emin olmak istiyorum.
Bu konuda endişe edenler var. “Bu iş üniversitelerde kalmayacak” diyenler var. Bunların haklı endişeleri nasıl giderilir? Bunu aylar önce yazdık. Türbanı üniversitede serbest bırakan maddeye üniversite öncesini ve sonrasını da açık ve seçik olarak yazın, dedik. Yazmadılar.
Bu AKP’nin veya o 411 oy sahibinin hüsnüniyetini mi gösterir, yoksa suiniyetini mi?
En azından onların niyetlerinden şüphe ettirmez mi?
* * *
“Efendim, Batı’da, Avrupa’da bizdeki gibi laiklik müdafiliği yok.” Bazıları da bunu söylüyor.
Bu doğru. Ama Avrupa’nın genlerinde laiklik tehlikesi diye bir şey yok. Dini devlet beklentisi yok. Nazizm tehlikesi var ve onlar bunu, yani nazizmi yasaklamışlar. Öyleyse bizim laikliği şöyle veya böyle korumak istememiz din devletine karşı çıkmamız niye acayip karşılanıyor?
* * *
Sonra “Anayasa Mahkemesi’nin türban kararı hukuki değil, siyasidir” deniyor.
Bunu söyleyenler “Hukuk bilmiyor” demeyeceğim, en azından “Aceleciler” diyeceğim. Çünkü mahkemenin gerekçesini bilmeden konuşuyorlar, atıp tutuyorlar.
Bunlar sözüm ona aydın geçinen kişiler. Ama içlerinde aynı fikirde olmayanları tehdit edenler bile var. Bunların içinde milli iradeyi, siyasi iradeden ayıramayanlar bile var. Gülüyorum. Bünye bunları tasfiye edecek, tarih de yazacaktır...
* * *
Anayasa Mahkemesi, Meclis’ten çıkanı esastan değil, şekil bakımından incelermiş.
İyi ya, türban kararında 2. maddeyi yani laiklik maddesini, değiştirilemez maddeyi, değiştirilmesi teklif bile edilemez maddeyi arkadan dolaşarak değiştirmek istemek “şekil” değil midir? Yani Anayasa Mahkemesi bunu, iptal etmezse neyi edecektir?
* * *
Başa dönelim:
Laiklikten bu ülke vazgeçmeyecek.
“Yargıçlar yargılansın” demek, bunu çeşitli şekillerde istemek, isyan havası yaymak tehlikelidir.
Tehlikesi bumerang etkisindedir.

Haberin Devamı


LAF SALATASI
“Senato” teklifine karşı çıkmayan yok gibi...
Meclis Başkanı’nın buna “kamara” dediğinden mi ne?
Herkes Toptan gibi yabancı dil ve dünyadaki hukuki, siyasi müesseselerin adını bilmez ki...
Hele İyimaya’nın teklifine ne demeli? “Anayasa Mahkemesi kararı askıya alınsın”mış. Bu anlaşılması güç saçmalığa en iyi cevap şöyle verildi:
“Anayasa Mahkemesi’nin lağvedilmesini teklif etsin, ne demek istediği daha kolay anlaşılır.”

Haberin Devamı


Mahçupyan çok biliyor!
TRT 1’de, “Enine Boyuna”, programında konu, Anayasa Mahkemesi’nin türban iptaliydi.
Prof. Hikmet Sami Türk yalnız kaldı. Hasan Celal Güzel’i böyle tanımazdım, adeta saldırdı, tartışma adabının dışına çıktı.
Etem Mahçupyan, “askerin, CHP ve adaletle darbe için yıllardır işbirliği yaptığını” iddia etti...
“Sonunda AKP’yi mutlaka kapayacaklarını” söyledi.
Anayasa Mahkemesi üyelerinin suç işlediği bu programda iddia edildi.

Haberin Devamı


ALDATMACA
Yaşasın demokrasi

Bugünlerde malum çevreler demokrat kesildi.
“Demokrasi” kelimesi ağızlardan düşmüyor.
Ne kadar demokrasi âşığı varmış da farkında değilmişiz.
Oysa demokrasiyi seviyorsak, gerçek demokrasiyi istiyorsak, gelin şu yeni “partiler yasası”nı ve “seçim yasası”nı çıkaralım, diyoruz. Hem de ne zamandır değil mi?
Oysa dinleyen yok.
Yüzde 10 barajı yüksektir, gerçek demokrasi için onu düşürmemiz lazım, diyenler yıllardır konuşuyor.
Oysa dinleyen yok.
Gerçek demokrasi için seçimlerde partiler arası ittifaklar kurulabilmeli, diyorlar.
Oysa dinleyen yok.
Partilerimizde lider sultası var, böyle demokrasi olmaz. Örgütte milletvekili aday listelerinin yapımında rol almalı. Listeleri liderler hazırlayıp seçmene “Al sandığa git, at” demesi demokrasiye aykırıdır deniliyor.
Oysa dinleyen yok.
Şeyhler, şıhlar, aşiret reisleri ülkede söz sahibi ise, hâkimse sıhhatli seçim olmaz, yani demokrasi yeşermez, yerleşemez ve gelişemez deniliyor.
Oysa dinleyen yok.
Fert başına milli gelir muayyen seviyede değilse, herkes için eğitim yoksa o ülkede hakiki demokrasi de olamaz, olan aldatmacadır, diye bağırılıyor.
Oysa dinleyen yok.
Biz ve bizim gibi demokrasimizin eksikliklerinin giderilmesini isteyenlerin yanında, “türban” olsun demokrasi için kâfi, diyenler var. Hele bunların bir kısmının isminin başında profesör, doçent gibi titrler de olması beni hasta ediyor, iyi mi?

 
MAL AYNI
Fiyatlar farklı

“Tarlada fiyatı 20 kuruş olan salatalık markette 1 YTL. Bu kadar da olur mu?”
Bu haber Milliyet’te çıktı.
Levent’te domates 2.5 YTL, papaz eriği ise 5 YTL.
Geçen gün yolum Armutlu’ya düştü. O semt Boğaz’ı Levent’e bağlıyor. Ben de Levent’e dönüyordum. Baktım orada büyük bir manav var. Dur, dedim. Levent pazarına gideceğimize, alacağımızı buradan alalım da gidelim.
- Domates çok güzel ama fiyatı kaç lira?
- Üzerinde yazıyor abi, seç al 75 kuruş.
- Peki papaz eriğin var mı?
- Var. İçeride. O da 2 YTL.
Baktım, semt fiyatta rol oynuyor.
Levent’te 5 YTL olan Armutlu’da 2 YTL’ye düşebiliyor. Üstelik 2 YTL’ye satan da kâr ediyor.
Yani kontrol yok, aldatan aldatana. Halk kazıklanıyor.
Olsun, hükümet türbanla oyalanıyor ya...