BELKİ de farkında olmadan Türkiye felakete doğru itiliyor.
Bu ülkede yaşamak zorunda olan, yurtdışında gidecek, yaşayacak yeri olmayan herkes, hepimiz bu felaketin altında kalacağız.
65 milyon insanın arasında kapanması güç uçurumlar oluşturuluyor.
Gizli bir beyin, felaketleri önlemesi gereken seçkin, etkin yönetici takımını sanki ipnotizma ile sersemletti.
Kısa bir gelecekte olabilecekleri görmelerini engelledi.
Böyle olmasa bu "pompalı tüfek" konusu nasıl çıkabilirdi?
Türkiye'nin bir bölümü öbür bölümüne karşı tüfeklerle neye hazırlanır?
Pompalı tüfeklerle yapılacağı farzedilenler olsa da, olmasa da bunu düşünmek, tahayyül etmek bile bir felaketin, olağanüstü bir felaketin habercisidir.
Şuyuu vukuundan beterdir.
* * *
BİR de "başı secdeye değmemişler" sözü var.
Bu da bölücü, felakete götürücü bir cümle.
65 milyonu birbirine düşman edici bir slogan.
Taksim camii mi sözkonusu?
"Başı secdeye değmeyenler konuşamaz."
Olur mu?
Bu milletin çoğu Müslüman, şartlarını yerine getirse de, getirmese de Müslüman.
Şartlarını yerine getirememenin sonucuna katlanacak olan, o Müslüman kişi.
Ona "Sen bazı konularda konuşamazsın. Çünkü başın secdeye değmiyor, başı secdeye değmeyen bu konularda konuşamaz" demek, haddi aşmak, Müslümanları bölmek, birbirine düşürmek demek değil midir?
İşte bu tip bölücülüğün de bol bol tohumları ekiliyor. Bunun da zararını çok yakında görürsek şaşmayalım.
* * *
BAZI yerlerde de öyle bir güçlü etki altında, gizli bir eğitim baskısı altında farklı bir dünya görüşü empoze ediliyor ki... Bu, hoşgörüyü ortadan kaldıran, yanlış bilgiye dayalı, farklı görüşün Türkiye'yi bölünmenin eşiğine, felakete sürüklememesi imkansız.
Hangi üniversitede ve hangi grubun itirazı olduğu önemli değil. Yani sağ görüşlüye de ait olsa, sol görüşlüye de ait olsa bir felaket habercisi durumundan söz ediyorum.
Bir üniversitede, bir mezuniyet albümüne katılmak istemeyen, resim vermeyen öğrenci grubunun itirazı; "Atatürk'ün resminin olduğu bir albümde biz yer almayız" oluyor.
Doğru olduğuna inanamadım, hala da inanmıyorum.
Türkiye gençleri arasında yaratılan uçurumun büyüklüğünü görüyor musunuz?
Bu da ileride doğacak dev felaketin habercisi değil de nedir?
* * *
GÜNEYDOĞU'da terör bitti.
Alınan mesafe bu cümleyi doğruluyor.
Üç - beş yıl önceyi hatırlayın, bir de bugünlere bakın.
Teferruata gerek yok.
Güneydoğu'da terör bitti.
Türkiye'yi bölemeyen terörün elinden şimdi tüm silahlarını almak gerek.
Son yıllarda terörde 7 bin 586 vatandaşımız şehit olmuş.
13 bin 878 terörist de yaşamını yitirmiş.
Az sayı değil.
Türkiye'yi felakete doğru götüren en büyük sorunlardan biri de bu Güneydoğu değil miydi?
İşte şimdi bir imkan doğdu.
Yeni "Pişmanlık Yasası."
Güneydoğu'da beyaz bir sayfa açmak; teröre karşı sağlanan başarının kesin ve olumlu sonucunu almak için izlenecek yol artık belli oldu sayılabilir.
Türkiye'yi bölen, felakete sürükleme istidadı gösteren diğer konularda da politikacılarımızın başarı göstermesi, felaket nedenlerini ortadan kaldırması gerekiyor.
Bu, ancak tüm siyasi partilerin katkısı ile sağlanabilir.
Aksi halde vebal hepsinindir.