GEÇ de olsa anlaşıldı ki Türkiye ekonomisinde bir yara da; "bankalar."
Şimdi bankacılık sisteminin, geçirilen tecrübelerin ışığında, yeni kurallara bağlanması bekleniyor.
Bakkal dükkanı gibi banka açışlar önlenecek.
Banka sahiplerinin mevcut yasal sınırlamalara meydan okurcasına veya muvazaa yoluyla bankalardaki parayı kendi işlerinde, şirketlerinde kullanmalarına engel olunacak.
Böylece bankaların içine düştükleri likidite sıkıntısına da çare bulunmuş olacak.
Devlet güvencesine dayanıp yüksek faizle mevduat toplayarak hem haksız rekabete yol açmalarına hem de ekonominin temelini bombalamalarına meydan verilmeyecek.
Belki Mevduat Sigorta Fonu'na da sınır getirilecek.
Tüm bunların ve benzer önlemlerin yürürlüğe girmesi için "Bankalar Kanunu"nun çıkması gerekiyor.
Bunu, Ecevit azınlık hükümeti başarabilir mi?
Neden başaramasın?
Onu iktidar yapan partiler Meclis'te bulunuyorlar, isterlerse oylarıyla bankacılık sektörüne yeni bir yön verebilirler.
Ama şu da söylenebilir.
Bankacılık sistemini çıkmaza sokan da zaten geçmişte iktidar olan o partiler ve o partilerin ekonomi dahisi bakanları değil mi?
Tabii ki onlar.
Bankacılık sisteminin soysuzlaştırılmasına göz yumdular.
Şimdi onlardan hatalarını düzeltmelerini bekliyoruz.
Bakalım ne yapacaklar?
* * *
BUGÜN 14 bankanın durumunun kritik olduğu söyleniyor.
Bunların tümünün Mevduat Sigorta Fonu'na alınmasının da problem yaratacağı biliniyor.
Çünkü bu bankaların iyileştirilmesi için gereken fon ortalıkta görünmüyor.
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun kontrole aldığı bankaları da, İnterbank'ta olduğu gibi, iyi kontrol edemediği, varılan sonuçtan anlaşılıyor.
Bir yanda vatandaşın mevduatı, öte yanda güven vermeyen hatta ülke ekonomisini olumsuz etkileyen bir bankacılık sistemi ve buna sebep siyasi iktidarlar ve onların ekonomiden sorumlu bakanları.
Hep söylediğimiz gibi bakanlar için yalnız siyasi sorumluluk yetmez.
Bankacılıkta olduğu gibi göz göre göre bir sistemi, Türkiye'nin kan damarlarını tahrip eden politikacılar, yalnız görevden çekilmekle kurtulmamalı.
Bu işten en az anlayanlar bile biliyor ve söylüyorlar ki bankacılık sistemi birkaç bakanın göz yummasıyla dejenere edildi, kontrolden çıktı.
Şimdi yükü hep beraber çekiyoruz.
O eski sorumlularsa büyük bir vurdumduymazlık içinde yeniden iktidara ve bakanlığa hazırlanıyor.
Geçen gün bir - iki cümle ile özellikle sol partilerin plan, proje eksiğinden söz etmiştim.
CHP'den gelen bilgiden öğrendim ki, CHP çoğu tamamlanmış 40 rapordan oluşan "Türkiye Projesi" isimli bir çalışmanın hazırlığını yapıyor.
Bu çalışma CHP'nin seçim sonrası icraat programının belkemiğini de oluşturuyor ve şu amaçlara ulaşılmasını hedefliyor.
1. İnsan haklarına saygılı, özgürlükçü demokrasiyi yerleştirmek.
2. Türkiye'yi temiz siyasete ve bağımsız yargıya kavuşturmak.
3. Hızlı kalkınma ve üretken istihdamı sağlamak.
4. Çağdaş sosyal devleti kurmak ve emeği yüceltmek.
5. Etkin bir devlet yapısı gerçekleştirmek (Devleti yeniden yapılandırmak).
6. Gelir dağılımındaki adaletsizliği gidermek.
7. Türkiye'yi uluslararası ortamda saygın bir konuma kavuşturmak.
CHP'nin amacına ulaşmasını temenni etmekten başka ne yapılabilir.
Yazara E-Posta: d.heper@milliyet.com.tr
Tunca Bengin
Trump-Musk-Derin Devlet üçgeni...
9 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yeni mezuna GSS borcu 2 yıl yok
9 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Bayram notları ve bayramlaşmalar
9 Haziran 2025
Hakkı Öcal
Netanyahu’nun intikamı çok acı olacak
9 Haziran 2025
Dr. Demet Erciyes
Çok uyku akıl sağlığını bozabilir mi?
9 Haziran 2025