Not Yeter.Benim demek istediğim şu.Her gün seçim varmış gibi didişmeyi bırakın ve artık ülkenin kalkınması için çalışın.Bu sözüm önce Başbakan Tayyip Erdoğan'a.Ana muhalefete olamaz, çünkü o zaten yok.Olsaydı AKP yüzde 47'yi alır mıydı?Sözüm Başbakan'a dedim.Niye?Çünkü o, yargı demiyor, üniversite demiyor, medya demiyor, muhalefet demiyor, çatmadığı adam, müessese yok. Yüzde 53'e hiç saygı duymuyor, atıyor fırçayı.Dozu gittikçe artırdı değil mi?Yakışmıyor.Ona öğretecek değiliz ama söyleyelim.Başbakan aynı şeyleri başka üslupla da ifade edebilir.Tekrar edelim, bu üslup bir başbakana yakışmıyor.***TÜRKİYE etrafında ve Türkiye içinde uğraşılacak bela mı yok? Yani konular bitti mi ki biz birbirimizi yiyoruz? Bitmedi, arttı, artacak...Çöken dünya ekonomisini şimdilik bir yana bırakalım.PKK ile Kuzey Irak'ta ve yurtiçinde savaş devam ediyor. Buna bakalım. Türkiye elbirliğiyle savaşıp kısa sürede galip gelmeli.Galibiyetin işaretleri şimdiden görülüyor. Bakın üniversitelerinde 500 Türk genci burslu olarak okutan Barzani sustu. Irak meclisindeki Sünni ve Şii gruplara mensup 145 milletvekili Barzani'nin ülke bütünlüğünü tehlikeye soktuğunu belirterek ayaklandı ve artık onun susmasını istedi.Son darbeyi Ankara elbirliğiyle indirmeli.***İRAN söz verdi ama gaz vermedi.Türkiye'nin sorunu doğalgaz değil, nükleer enerji olmalı.Bakın Rusya meydan okuyor. Neye güvenip? Nükleer gücüne güvenip.Rusya Genelkurmay Başkanı "Gerekirse nükleer silah kullanırız" diyor.Nereden nereye geldik, değil mi?Biz buna hazır mıyız, yoksa uyuduk mu, uyuyor muyuz, uyutuluyor muyuz?Nükleer savaş tehdidi canlandı, biz gaz peşindeyiz.Yani nükleer enerjiden bile yararlanamıyoruz, İran'a gaz için yalvarıyoruz.AB'de Fransa ve Almanya aleyhimizde çalışıyor. Ama biz birbirimizi yiyoruz.***DURUMU, "Türkiye'de şu anda sessiz bir devrim gerçekleşiyor" diye açıklamak isteyenler var. Ama onların devrimi Türkiye'yi ileri değil, geri götürüyor.Onlar, laik sistemlerde dini simgelerin siyasi amaçla kullanılamayacağını bilmiyorlar bile... Yeter. "Söz milletindir" sloganını hatırlatmayacağım. "PKK terörist örgüt değildir." DTP Başkan Vekili Avcı. Madrid ETA ile görüşmeyecek."Ermeniler evden çıkmaya bile korkuyor." Ethem Mahcupyan. Skandal: 11 milletvekili çocuğuna burs kıyağı ortaya çıkarıldı."Enflasyon tahmini tutmadı. Tutar da, tutmaz da, ne yapalım?.." Maliye Bakanı Unakıtan. "Tedbir alalım, istikamet değişebilir." Rahmi Koç. HAFTANIN KÜÇÜK BÜYÜKLERİ Yeni mevsim başında 3 TV uzmanı bir ekranda sohbetteydi. Ve onlar, "Avrupa Yakası'nın artık biteceğini, çünkü yazılacak konu kalmadığını" söylediler.Oysa Avrupa Yakası rakipsiz bir şekilde güldürmeye devam ediyor. Bu uzmanlara (!) az daha inanacaktık... Avrupa Yakası güldürüyor Yollarda emniyet şeritleri var. Oralara girilmez.Geçenlerde bir genç kızımızı o şeritte öldürdüler. Yani yasağa rağmen şeride girenler var. Hele bazıları çıkarıp arabanın sol ön kapı üstüne yanar söner bir mavi lamba koydu mu, her yer ona serbest zannediyor. Kim bu kanun tanımayan görgüsüzler? Polis onları saptayıp ilan edemez mi? Trafik görgüsüzleri DYH BULUŞMA Doğan Yayın Holding'in bu yılki "Buluşma" toplantısının konusu "Geleceğin Kısa Tarihi" idi.Bu toplantılarda benim aklımda kalan sözler oldu.Mesela "Geçmişe bak, geleceği gör" onlardan biriydi. Belki o sözü günümüze The New York Times'tan Mary Jacobus şöyle uyarladı: "Yeni gelince eski çöpe atılmaz."Ben bu toplantıların önemine inananlardanım. Özellikle "genç", "hevesli" ve o toplantıda belirtildiği gibi "inatçı" meslektaşlarım için...Bu toplantılarda, benim not aldığım cümlelerin başında ise şu geliyor: "Geleceği tahmin imkânsızdır."Tabii bunun aksini savunan da oldu.Ama ben, "Geleceği tahmin imkânsızdır" sözünü çok ilginç buldum. Hele bizim ekonomi ulemasını her gün izlediğim için. Üstelik, ilginç olmasaydı, "TV çıktı, artık birçok gazete kapanır" diyenler de haklı çıkardı. Olmadı. İşte yazılı basın yani gazeteler TV'lere karşı ayaktalar. Hem de dipdiri.Çünkü yazılı basının, yani gazetelerin, TV'lere karşı üstün tarafları var: Tahminciler bunu görmedi. Neler bunlar?Gazete kalcıdır, tabii onun içeriği de. Gazete elden ele dolaşabilir. Bir konuyu gazetede istediğiniz kadar işleyebilirsiniz. TV'lerin bu kadar şansı yok. Gazeteler TV'lerin verdiklerinden de yararlanabilir. Hatta TV'ler arası rekabet gazetelerde haber de olabilir. TV'lerin verdiği haberler merak uyandırırsa onlar genişletilerek gazetelerde yer alabilir. Makale, köşe yazısı da gazeteye has özelliklerdir.İşte bu saydığım gerekçelerle, "TV çıktı, gazeteler ölür" diyenlerin, gelecek tahmini tutmadı.Neyse, biz dönelim toplantıya.Bu toplantı izleyenler için çok yararlı oldu.Devamını temenni eder, tertip edenlere de bu yararlı hizmetleri sebebiyle teşekkürler ederim. Gazete -TV yarışı SOFYA'DA Bulgaristan Meclisi "Ermeni soykırımı" iddiasını reddetti.Bu mecliste, Türklerin kurduğu partinin Türk asıllı milletvekileri de vardı.Rette bunların büyük oranda rolü oldu.Bu gösteriyor ki, Türk azınlık yeri geldikçe, ihtiyaç duyuldukça Türkiye lehine işler becerebiliyor.Aşağı yukarı Avrupa'da "Ermeni soykırımı"nı kabul etmeyen devlet kalmadı. Hatta biliyorsunuz bazıları, "Soykırım olmamıştır" demeyi bile yasakladı ama bir Avrupa ülkesinde, Bulgaristan'da meclis soykırımı reddetti.Bu şunu bir kez daha gösteriyor: Dış Türklere önem verelim, onlar bulundukları ülkeye bağlı bir azınlık oldukları gibi, gönüllerinden Türkiye'yi de çıkarmış değiller.Onların toplu halde Türkiye'ye göçlerini kolaylaştırma yerine, bulundukları ülkelerde mutlu olmalarını sağlayalım. Mümkünse, maddi yardımda bulunalım. Bir "dış Türkler bakanlığı" da kuralım. dheper@milliyet.com.tr Soykırım reddedildi