TÜRKİYE normalleşsin diyoruz. Belki de bir anlamda söyleniyor; 28 Şubat'la ilgili olarak. Ama aslında
"normalleşme" her alanda ve her anlamda gerekiyor.
Bakın adaylara.
18 Nisan'ın adaylarının bir kısmına partiler adeta diyet borçlarını ödüyor.
Bunların bir kısmı sanki eski köstebek.
Hani aylarca, örneğin,
"Muhalefete, kim bu bilgileri sızdırıyor?" diye sorular zihinlerde oluşurdu ya, işte artık onların cevabı çıkıyor ortaya.
Bakıyorsunuz o bilgilerin içindekilerden bazıları şimdi aday.
Yani o gün yaptıkları hizmetin; ekonomik, siyasi veya polisiye hangisi olursa olsun uçurdukları haberin, aktardıkları bilgilerin, yaptıkları gayri resmi hizmetin mükafatını aday olarak görüyorlar.
Yani onlar bugün aday, yarın milletvekili.
Bu, siyaset etiğine uygun bir durum mu?
Bürokrasinin dışındaki bazı adaylarda da aynı durum var.
Bir partiyi tutmanın, desteklemenin ve doğrunun yalnızca onu methetmek olduğu, onu savunmak olduğu izlenimini verenler, objektifliği ideolojiye, taraflı siyasete, gelecek hesaplarına kurban edenler, doğruluğu dürüstlüğü bir partinin çıkarına göre dizayn edenler de şimdi aday.
Öyleyse bu halk kime güvenecek?
* * *
BİR kişi devamlı DYP'yi şişirmiş durmuş, bir de bakıyorsunuz bugün o partinin adayı.
Adam devamlı ANAP'ın hatalarını değil de sevaplarını gündeme getirmiş, o da aday.
Birine göre Baykal'dan iyisi yok. Elindeki imkanları onu yüceltmek için kullanmış, a o da aday.
Öyleyse;
"Bu söylenenler yalnızca istikbal hazırlığı için miydi?" sorusu akla gelmez mi?
Bir konuda doğru, DYP'deyse onu; doğru, ANAP'taysa onu; doğru, CHP'de ise onu; doğru, DSP'deyse onu; doğru, FP'de ise onu veya bunların yaptıkları yanlışı hiç ayırım yapmadan, kayırmadan söyleyebilenler gerekli bu ülkeye.
Onlar aday olmayabilerler, ama objektif olmak, halkı doğru bilgilendirmek, aday olmaktan daha önemli değil mi?
* * *
TÜRKİYE'de normalleşme her alanda olmalı.
Beş liderin diktatörlüğü son bulmalı.
Halkın demokrasisi gerçekleşmeli.
Şeriat ve ülkeyi bölme istekleri bitmeli.
28 Şubat tarihe mal olmalı.
Her mekanda ve zamanda, her imkanı, gizli açık, parti çıkarı, dolayısıyla kendi çıkarı için kullanıp halkı yanıltanlar da itibardan düşmeli.
Bu son madde de gerçekleşmedikçe Türkiye normalleşemez.
Çiller'in önerisi
Son günlerin en önemli siyasi çıkışını NTV'de Çiller yaptı.
"DYP ve ANAP'tan seçimi kim önde bitirirse o partide birleşelim" dedi.
DYP lideri
"İsterseniz gelin bu teklifi bir anlaşma olarak da imzalayalım" diye ilave etti.
Bu teklifi Çiller daha önce de yapmış ama sonuç almamıştı.
Türkiye'nin en önemli sorunu merkez sağ ve merkez soldaki bölünme değil mi?
İki turlu, dar bölge, ittifak gibi... Tüm öneriler bu bölünmüşlüğün zararlarını ortadan kaldırmak için öne sürülüyor.
Oysa sorunu uzatmadan çözmenin en basit yolu DYP ile ANAP'ın birleşmesi. Bu yıllardır arzulanıyor, söyleniyor ama gerçekleşemiyor. ANAP da bu yoldaki, görüşlerini, önerilerini, varsa itirazlarını nedenleriyle açıklamalı.
Bu, DSP ile CHP'ye de örnek olabilir.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr