İKİ turlu seçim gündemde.
Zaten gündemden hiç düşmedi ki.
En son önceki gün de Milli Güvenlik Kurulu'nda hiç olmazsa yerel seçimlerin iki turlu olması için görüş birliğine varıldı.
Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Demirel "Artık bu konuda hükümetin icraatı beklenecek" dedi. Arkasından da Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları Başbakan'ı ziyaret edince anlaşıldı ki artık top Ecevit'tedir.
Oysa bu top bugüne kadar çok el değiştirdi.
1999 yılındayız. 1991'de bu köşede seçim sistemiyle ilgili bir yazımız şöyle bitiyor:
"Oyumuzu bilerek, tanıyarak vermek ve Meclis'e doğrudan doğruya kendi irademizle adam yollamak istiyorsak sakıncaları izale edilerek 'iki turlu, dar bölge' en iyisi gibi görülüyor. 20 Ekim'den sonraki iktidarın ilk işi bu olmalı."
O günden bugüne bu konu medyada çok işlendi.
Ama politikacılarımızın o kadar önemli ve yoğun işleri var ki(!) yıllardır bu konuyu çözümleyemediler.
İşte bugün de seçime 80 gün kala yine aynı şey tartışılıyor.
Seçim iki turlu mu olsun, tek turlu mu?
Şu örnek bile, bu tembellikle Türkiye'nin bir yere varamayacağını göstermiyor mu?
* * *
GEÇEN gün, son 18 ayı iktidarda geçmemiş gibi ANAP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Okuyan da yine aynı noktaya geldi.
Okuyan, "Milletvekilliği için iki turlu, dar bölgeli ve halk tercihli seçim sisteminin şubat ayı içinde yasallaşmasını istiyoruz. Eğer bu yapılamazsa, hiç değilse yerel seçimlerin iki turlu yapılması gerekir" diyor.
Dün buna ANAP adına Ülkü Güney de katıldı.
Günaydın, demek lazım.
Yıllardır konuyu Meclis'te görüşülür ve bir sonuca bağlanır hale getiremeyenlerin arasında ANAP yok mu?
* * *
ANAP'ın iki turlu dar bölge teklifinde "halk tercihi" diye bir unsur da var.
Bu partilerin bir bölge için seçilecekten çok aday göstermesi, oy verenlerin bu adaylar arasında tercihlerini kullanmaları anlamına da geliyor.
Böylece parti liderlerinin veya delegelerin aday isimlerine tamamen hakim olmaları, daha doğrusu yalnızca onların istediklerinin milletvekili olması bir bakıma önlenmek isteniyor.
Seçmenin özgür iradesine rol veriliyor.
Bu iyi bir şey.
Ama pratiğe dökülmedikçe ne işe yarar?
Bu gidişle de gerçekleşme imkanı olmayacak.
Biz herhalde daha yıllarca en iyi seçim sistemini aramaya, tartışmaya devam edeceğiz. O arada liderlerin adamları da Meclis'i doldurmayı sürdürecek.
Biz de buna demokrasi diyeceğiz.
Henüz partilerin içinde demokrasiyi sağlayamamış liderlerden Türkiye'de demokrasiye hizmet zaten beklenemez.
* * *
NEYSE, bu tartışmanın belki de yarısı yumurtanın kapıya dayandığı bugünlerde bir çözümle noktalanabilecek.
Milli Güvenlik Kurulu'ndaki görüş birliği hiç olmazsa mahalli seçimlerde iki turluyu sağlayabilecek.
Ne diyelim; kul sıkışmazsa Hızır yetişmezmiş.
Ama nedense, bu bizim Hızır da hep üniformasını giyip geliyor...
Yazara E-Posta: d.heper@milliyet.com.tr
Tunca Bengin
Trump-Musk-Derin Devlet üçgeni...
9 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yeni mezuna GSS borcu 2 yıl yok
9 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Bayram notları ve bayramlaşmalar
9 Haziran 2025
Hakkı Öcal
Netanyahu’nun intikamı çok acı olacak
9 Haziran 2025
Dr. Demet Erciyes
Çok uyku akıl sağlığını bozabilir mi?
9 Haziran 2025