Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İktidar ne yaparsa mübah, başkası ne yaparsa günah.
Böyle şey olur mu?
“Olur” denirse, ülkede diktatörlük özlemi var demektir.
Başka ispat vasıtalarına lüzum yok. Gizli telefon konuşmaları bile, tek başına, bunu gösteriyor.
Başbakan bakanlara bile olmayacak emirler veriyor, hâkimlere etki istiyor.
Ekonomik emirlerle, ihalelere müdahale edebiliyor.
Ama bazı gizli telefon dinlemeleri yapılabilmesi idaredeki zaafları da göstermiş oluyor.
Yani, miting alanlarındaki kalabalıklar idarenin zafiyetini ve bu zafiyeti yok etmek için diktatörlük özlemini ortadan kaldırmıyor.
***
Meydanları dolaşıp günde 2 veya 3 konuşma yapmada Tayyip Erdoğan çok başarılı.
3 parti Türkiye’yi köşe bucak dolaşıp onun aleyhinde bulunduğu halde o yılmıyor. Onlara ve cemaate laf yetiştiriyor.
Konuşmalarında, “ben seçimde 1. parti çıkmazsam istifa ederim ya siz oyunuz düşerse istifa eder misiniz?” muhalefet liderlerine, özellikle Kılıçdaroğlu’na soruyor.
Oysa meydanlar ve anketler AKP’nin yine 1. parti olacağını zaten gösteriyor. 30 Mart’taki mahalli seçimleri o kazanacak.
Muhalefet partileri ise geçen seçimlere göre oylarını arttırmaya bakıyorlar. Ama acaba arttırabilecekler mi?
***
Bu seçim şimdiye kadar görülmemiş şekilde Türkiye’yi böldü.
Bunu iktidar ve muhalefet yaptı.
Bu tehlikeyi nasıl ortadan kaldırabilecekler her vatansever merak ediyor. Ve bekliyor.
Üstelik bu kez bir de cemaat çıktı.
Yani Türkiye’de 4 parti bir de “parti olmayan parti” var.
Başbakan’ın hedefinde yasal muhalefet partilerinden çok bu “parti gibi parti”, yani cemaat var. Hem de Başbakan 12 yıl bu cemaati beslediği ve “ne istedilerse verdim” dediği halde, onlarla gizli bir koalisyon kurduğu halde. Sonra iki tarafın da medyası var. Onlar da bu bölünüşe yardım ediyorlar. Mesela biri manşetinde, “Fethullah Gülen güvenliğimizi tehdit ediyor” derken, öbürü “Başbakan nefret diliyle toplumsal barışı dinamitliyor” diye yazıyor.
***
Öyleyse artık, yeter.
Bir süre önce de söylediğim gibi, yeter. Türkiye’yi bu hale getirmek, kargaşa yaratmak sizin hakkınız değil.
İdari zaafınızın, yetersizliğinizin günahını halka çektirmeyin.
Yeter, yavaş yavaş tansiyonu düşürün...
Ve oturun anlaşın, bu kaosu bitirin, başka yolu yok...

Haberin Devamı

YARGI KAOSU

Haberin Devamı

Yargıda rezalet var.
Bir mahkeme tahliye diyor, öteki reddediyor. Reddeden meclisi de tanımıyor.
Ergenekon davası bu tartışmalar arasında çöküyor.
Buna “yargı kaos yaratıyor” denmez de ne denir?

KADINLAR Milliyet’te eşitlik

8 Mart “kadınlar günü” idi.
Niye “erkekler günü” yok da “kadınlar günü” var?..
Kıskanmayın.
Erkeklerin de “babalar günü” var ya.
Bunları şaka kabul edin.
Kadınlarımız, gün geçtikçe toplum hayatında daha çok söz sahibi ve daha çok hâkim olmaya başladılar ve oldular. Bunu izleyip görüyoruz. Bu olumlu bir gelişme yani artık Türkiye’de kadınlarımız erkeklerimize eşit.
Mesela ben 50 yıldır Milliyet’teyim.
Aman, ne kadar çok olmuş, deyip nazar değdirmeyin!..
Ve bu gazetede benim ilk zamanlarımda sabah haber toplantılarına katılan kadın arkadaşımızın sayısı 1’di.
Sonra 2 oldu. Yani büyük ekseriyeti erkekler teşkil ediyordu. Bu ölçü zamanla değişti. Kadın gazeteciler de işlere hâkim oldu.
Ve geçen gün saydım, Milliyet’in yazı işleri sabah toplantısında, 9 erkek vardı, 9 da kadın.
Nereden nereye değil mi?
Yaşasın eşitlik.
Ve “kadınlar günü”nü geç de olsa kutlarım.

Haberin Devamı

BOĞAZ’DA Sahil halka açılsın

Milliyet’te geçen gün bir haber çıktı.
Bu haberde, Çubuklu-Kanlıca sahil yolu projesinin yapımının 2014 yılı içinde başlayacağı belirtiliyordu.
“Sahil, çift aks olacak. Kazıklar çakılarak yol 10 metre genişletilecek. Sahil yolunda bisiklet yolu, koşu ve yürüyüş yolu, balık tutma iskeleleri, 2.5 metre genişliğinde peyzaj düzenlemeleri, oturma bankları ve aydınlatma sistemleri de bulunacak.”
Bu haber müjde gibi geldi.
Çünkü ben de kaç kez Boğaz sahilinin halka açılmasının iyi olacağını yazmıştım. Bu önerim yetkililerin umurunda bile olmadı. “Boğaz” gibi bir hazineye sahip İstanbul’da halk bu güzellikten yararlandırılmıyordu. Sahiller halka kapalıydı.
Yalnız Boğaz değil bütün “Marmara” kıyıları öyle değil mi? Üstelik yeni yeni yapılarla, açık sahiller de halka kapatılıyor.
Onun için Milliyet’te çıkan bu haber müjde gibi geldi, dedim. Temenni edelim de haber doğru çıksın, “seçim haberi” olmasın.
Bebek ve Arnavutköy sahili halka açık diyeceksiniz ama orada da “otopark” yok “tekne park” çok.
Yani o sahilde yürüyüş yapanlar, sahile park etmiş, tekneler yüzünden denizi ve manzarayı seyredemiyorlar.
O tekneler oradan uzaklaştırılamaz mı?
***
Boğaz’ın çepçevre güzelliğini insan görüşüne açacak idareci, dünya tarihine geçecektir.

ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ...

* Tahliye kapısı aralandı.
Herkes açılmasını bekliyor.
* CIA telefon dinledi.
Bizde tersi oluyor.
* Ulaştırma Bakanı: “Başbakan’a alçakça saldırıyorlar.”
Bozacının şahidi şıracı.
* AKP 12 yıldır uyuyor.
Horlamasını paralel dinliyor.
* “Türkiye ekonomisi sabun köpüğü.”
Günaydın.
* Barış için Cobra.
Savaş için de.
* Başbakan: “Gülen, CHP ve MHP’yi aldattı.”
Yoksa 12 yıl o mu iktidardaydı?