Not Ben yıllardır Türkiye'nin en ciddi gazetesinde, Milliyet'te çalışıyorum. Yıllardır İstanbul Üniversitesi'nde ders veriyorum, yeni gençler arasındayım.Halkı hiçbir zaman terk etmedim. Vaktimi onlar arasında geçirmeye bakıyorum.Ama yine de duyduğum bazı olaylar karşısında donup kalıyorum.Yani Türkiye, olaylar içindeki beni bile şaşırtıyor.* * *MESELA siz Amerika'da başkasının parasıyla eğitim gören, Başbakan'ın oğlunun mezun olunca gemi aldığını duyup şaşırmadınız mı?Yanlış anlaşılmasın, ben para kazanmaya karşı değilim. Bu kazanç helal oldukça Allah artırsın derim. Ama babasının, "bir başkasının yardımıyla okuduğunu" söylediği bir gencin hemen gemi sahibi olmasına şaşırırım.Sonra ben 29 yaşında genel müdür olmaya da hayret ederim. Hem de Türkiye'nin büyük bir şirketine.Yıllardır gençler arasındayım diyorum. Bunların hiçbirinin okulu, haydi haydi askerliği bitirdikten sonra 6 ay staj görüp büyük bir şirkete genel müdür olduğunu duymadım. Bu nedenle de şaşırıyorum.29 yaşında genel müdür olan kişi Başbakan'ın damadıysa şaşkınlığımız bir kat daha artmaz mı?* * *BAKIN bir büyük gazetemizde çıkan haberlerde: "Milletvekillerimizin maaş zengini" olduğu söyleniyor ve bunun izahı yapılıyor. Halkın büyük bir bölümü maaş fakiri olmasa bu habere biz de sevineceğiz. Ama halkın çoğu aç yatarken vekillerinin maaş zengini olması sizi şaşırtmıyor mu? Sizi şaşırtmasa bile, bu, Türkiye'yi tanımak isteyen yabancı birini şaşırtmaz mı?* * *BU ülkede şaşırdığımız konular sadece siyasi değil, siyasi kişilerle ilgili değil.Bazı siyasi olmayan kişilerin meydan verdiği olaylar da bizi şaşırtıyor.Mesela, "bir dönemin marjinal mankenlerinden" Selin Toktay'ın saçlarını türban benzeri bir şekilde kapayıp umreye gittiğini okuyoruz. Resimlerini izliyoruz. Hadi bunda "Samimiyet var" diyelim, şaşırmayalım derken, iki gün önce kalçalarını ve külotunu gösteren Hülya Avşar'ın, bu kez tesettürlü, siyah çarşafa bürünmüş, türbanlı resimlerini görmeyelim mi?Buna da "Şaşırmadık" diyemeyiz ya...Türkiye'de şaşırmayacağımız bir şey olabilir. O da Başbakan Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığına adaylığını 18 Nisan'da açıklaması.Ne dersiniz? TÜRKİYE'ye "Şöyle ülke", "Böyle ülke" diyebilirsiniz. Ama bence en yakışanı "Şaşırtan ülke" demektir. Kim ne derse desin, dünyaya gelişimiz bir şans. Piyangodaki büyük ikramiye gibi. Böyle olmasa 4 milyon spermden, bize ait olan, 3 milyon 999'u aşıp yumurtayı döller miydi?Ama cami avlusuna bırakılan Ravza bebek iki kere şanslı. Onu fünyeyle parçalayıp öldüremedikleri için de şanslı.Onu ağlama sesi kurtardı, inşallah yüzü hep güler. HEPİMİZ RAVZA BEBEĞİZ Ölçüler farklı. Daha doğrusu izafi.Başbakan Erdoğan, Türkiye için "Dev uyanıyor" demiş. Daha 40-45 yıl önce yırtılan çoraplar yamanırdı. Eskiyen ayakkabılara pençe yapanlar vardı ve elbiseler eskidi mi ters yüz edilirdi.Buradan bakarsanız, "Dev uyanıyor" değil, "uyandı" bile...Ama bir de şu söz var, o açıdan bakarsanız uyanmak için daha bin fırın ekmek yememiz lazım."2000 yılında İtalya'yı yakalayacağız" sözü.2000'i geçeli 7 yıl oldu Türkiye nerede, İtalya nerede?Dev uyuyor mu? Dev uyandı mı? HAKSIZLIK Kimi yatırım için, kimi emekliliğini sağa sola yatırıp kaybetmemek için gayrimenkul, özellikle ev alıp kiraya veriyor. Yani kira zengini olan gibi, kira desteğiyle ancak geçinen de var. Ama sıra kira vergisine geldi mi herkes fakir. Sayılara bir bakalım.Türkiye'de 17 milyon konut var. Bu 17 milyon konutun 3 milyon 770 binini kiralık konutlar oluşturuyor. Bu konutlar için kira beyannamesi sayısı ise 857 binde kalıyor.Bu şekilde her 100 konutun yaklaşık 23'ü için kira vergisi ödeniyor. Bu hesapla ev sahiplerindeki vergi kaçağının yüksek seviyelerde seyrettiği ortaya çıkıyor.İstanbul'da yaklaşık 3.5 milyon konut bulunuyor. Bu konutların 905 binini kiralık konutlar meydana getiriyor. Kira geliri beyannamesi verilerek, gelir vergisi ödeyenlerin sayısı ise 375 bini aşmıyor. Görülüyor ki bazı ev sahipleri vergi kaçırıyor."Üzüm üzüme baka baka kararır" diye bir sözümüz var ama başka bir sözümüz de "Kötü örnek emsal olmaz" diyor.Bu durumun, hiç olmazsa ev sahipleri arasında eşitliği bozduğu unutulmamalı. Ve bu eşitliği devlet aldığı tedbirlerle sağlamalı. Kira çok, vergi yok KIRMIZI Danıştay, içkili yerlerin ruhsatıyla ilgili genelgeyi iptal etti.Yani Danıştay yerel yönetimlere ve yöneticilere güvenmiyor. Haksız mı? Haklı mı?Kurallar aynı, insanlar da aynı olduktan sonra yöneten o veya öteki olmuş ne fark eder?Bakın, yıllardır merkezi yönetimler, yani siyasi iktidarlar gecekondulaşmayı teşvik etti. Ve yıllarca yerel yönetimler gecekondulaşmayı teşvikte merkezi yönetimle adeta yarıştı.İkisi de oy çıkarı için gecekonducu...Devlet Planlama Teşkilatı'nın saptamalarına göre gecekonduların yüzde doksanı Hazine arazileri üzerinde. Bu işgal edilmiş Hazine topraklarının değeri ise trilyonları geçiyor.İstanbul'da namuslu vatandaş inşaat ruhsatı almak için 6 ay uğraşırken kaçak yapının sahibi böyle bir çaba ve masraftan muaf sayılıyor.Üstelik bu talan İstanbul gibi büyük şehirlere akını teşvik ettiği, nüfus yapısını bozduğu için intibaksızlıkların ve sosyal patlamaların da nedeni sayılıyor.Altyapısı olmayan bu talan bölgelerine, yasalara saygılı vatandaşların vergilerinden altyapı götürülmesi de ayrı bir haksızlık teşkil ediyor.İşin özeti şu: Günümüzde yerel yönetimler önem kazanıyor ama bugün bizde merkezi yönetimler yerel yönetimin anlayış ve davranış farkı yok.İkisi de ülkenin veya bir bölgenin çıkarını çeşitli nedenlerle, bir grubun çıkarına, feda edebiliyor.Öyleyse, ruhsatı yerel yönetimlerin dürüstçe vermelerini sağlayalım, daha doğru yapmış oluruz. dheper@milliyet.com.tr Ha Ali Veli, ha tersi...
Tunca Bengin
Trump-Musk-Derin Devlet üçgeni...
9 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yeni mezuna GSS borcu 2 yıl yok
9 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Bayram notları ve bayramlaşmalar
9 Haziran 2025
Hakkı Öcal
Netanyahu’nun intikamı çok acı olacak
9 Haziran 2025
Dr. Demet Erciyes
Çok uyku akıl sağlığını bozabilir mi?
9 Haziran 2025