ÇOĞUNLUĞUN anlayamadığı bir konu var. Benim de...
Refah ve Erbakan bu kadar saf mı?
İktidar olmuş ama iktidarının kuyusunu kazıyor.
Yaptığı yanlışlar bir taktik sonucuysa, yüzde yirmiyi memnun etme taktiğiyse veya yüzde 20'nin dışındakileri sınama ise o taktiklerin ikisi de tehlikeli değil mi?
Tehlikesi nerede?
İşte, Sincan'da.
Refahlı Belediye Başkanı görevden alındı, şimdi gözaltında.
Güç gösterisi yapan bunu sineye çeker mi?
Tanklar Sincan'dan geçti.
Bir bakıma bu Kızılay'dan geçmek gibidir.
Güç denemesi, güç sınaması yapan bunu yutar mı?
Sonuç:
Böyle gayri ciddi iktidar olmaz.
Hükümet deneme tahtası olmadığı gibi, bilek güreşi yeri de değildir.
"Gulu gulu" ile "mulu mulu" ile 65 milyonluk aydın, ileri, çağdaş, demokrat, sanayileşmiş, batılılaşmış Türkiye yönetilemez.
Yüzde 20 oyla herkesi karşınıza alacaksınız. Türkiye'nin sorunlarını bir yana bırakıp suni sorunlar yaratacaksınız. Aklı başında kesimlerin hiç birinden, sizi desteklediği sanılan medyadan bile onay alamayacaksınız, eleştiri alacaksınız. Sıkışınca da geri adım atacaksınız. Ama yaşanan gerginlik Türkiye'nin sinirlerini, dengelerini bozacak. Ve bu Türkiye'yi yönetmek olacak.
Olur mu?
Olmaz.
* * *
TÜRKİYE'nin saati durdu.
Bunu yeniden çalıştırmak lazım.
Toplumumuzun uzlaşmaya ihtiyacı olduğu, toplumsal konsensüse gerek olduğu bir anda Türkiye tehlikenin kenarına geldi.
21. asra girerken Türkiye için demokrasiden fedakarlık zuldür. Sivil yönetimle asker arasında bazılarının tercih yapar duruma gelmeleri yüz kızartıcıdır. Ama Türkiye bu duruma getirildi.
İyi başlayan, demokrat başlayan bir süreci bazı Refahlı yöneticiler kısa sürede batırdılar. "Refah değişmiş, normal demokrat bir partiymiş. Refah'ın da sistem içinde yeri var" diyenleri adeta yanılttılar.
* * *
KAOSTA Çiller'in de büyük payı var.
Olan olduktan sonra, RP'yi iktidara taşıdıktan sonra, şimdi çok da gücü varmış gibi "Laikliğin teminatı benim. Bir tehlike sözkonusu olursa, buna teşebbüs edenlere Türkiye'yi dar ederim" demesi komik olmuyor mu?
Tabii, yalnız kendilerini, kendi şahsi menfaatlerini, ikballerini, iktidarlarını düşünen, bu yüzden biraraya gelemeyen mevcut siyasi parti başkanlarının da bu kargaşada rolü yok mu?
Askeri bekleyenler çıkıyor da, parti başkanlarının uzlaşıp ortak bir sivil hareketle kötü gidişe dur diyebileceklerini düşünen çıkmıyor, çıkamıyor.
Ne acı.
Genel başkanlar yüzde 15 - 20'yi geçen oy alamıyor. Ama sıra uzlaşmaya gelince hepsi sanki yüzde 40 - 50 oy sahibiymiş gibi kasılıyor.
Türkiye bugün bir çıkmazdaysa, hergün askerden sözediliyorsa, asker gündemdeyse bu parti liderlerinin yerlerini doldurmamaları nedeniyledir.
Gerçekçi olsalar, ihtiyaçları görebilseler geçici bir süre için kedileri dışında bir kişinin başbakanlığında uzlaşsalar, ortak bir hükümetle Türkiye'yi bu kaostan çıkartabilirler.
Ama o zaman onların sıfatı "lider" olur.
Türkiye'de de o yok.