Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

CNN Türk’te de Ahmet Hakan’ın Tarafsız Bölge’sinde de bir hafta önce 68 kuşağı ve Deniz Gezmiş gündeme getirilmişti. Ondan sonra da TV’lerde başka programlarda yine Deniz konuşuldu.
Demek ki, o tartışma bugün de devam ediyor.
CNN Türk’teki programa, Deniz Gezmiş’in arkadaşları, Celal Doğan, Oral Çalışlar, Hamdi Aral ve Hasan Cemal ile Doç. Dr. Aslı Tunç katıldı.
Madem tartışma devam ediyor, öyleyse Deniz Gezmiş’e yakın bu kişilerin CNN’deki tartışmalarını anladığım kadarıyla sizin için özet edeyim.
Deniz Gezmiş eyleme başlarken Kemalist, idam edilirken sosyalistti.
Antiemperyalizm Kemalizmde de sosyalizmde de var. Ama Deniz 1967’de TİP’li olduktan sonra sosyalizmi seçti.
Deniz, Kore’ye ve Vietnam’a, Çin’e bakıyor, onları model alıp silahlı devrimi çıkar yol olarak görüyordu.
Askeri darbe isteyenler de Deniz ve arkadaşlarını kullandılar.
Bugün artık Deniz Gezmiş modeli savunulamaz.
Deniz’e hayalperest demek yanlış olmaz.
Deniz Gezmiş günümüzde popüler bir rozete dönüşmüştür.
Gençleri bugün çeken yüzeysel unsurlardır. Mesela Deniz’in yakışıklı oluşu bir unsurdur.
Bugün “kahraman” bir muhalefet yok, bunun için Deniz kahraman yapılıyor.
Konuşmalardan benim çıkardığım özet bu, cümlelere, görüşlere sadık kalmaya çalıştım. Kalabildiğim kadar.
* * *
Tartışmanın sonunda, Deniz Gezmiş’in yakın 3 arkadaşı, yanlış anlamadımsa, “bugün kendilerinin demokrasiyi, küreselleşmeyi ve AB’yi de savunduklarını” söylediler. Bir bakıma o günkü Deniz Gezmiş’i yalnız bıraktılar.
Onlar belki de, “Deniz yaşasaydı bugün bir bankanın genel müdürü olurdu” diyenlere hak verir gibi de oldular, diye düşünüyorum.
* * *
O programda, Hasan Cemal’in şu açıklaması da ilgi uyandırdı:
“Deniz Gezmiş’in arkadaşları Ankara Emek’teki İş Bankası’nı soymuşlardı. Deniz Gezmiş de eylemde değilse bile bu konunun içindeydi. Nurhak Dağları’ndaki silahlı mücadeleye parasal destek sağlamaktı amaçları. Biz o zaman ‘Devrim’ gazetesini çıkarıyorduk. Ben Deniz Gezmiş’in ağzından; soygunla ilgisinin bulunmadığını anlatan bir bildiri yayımladım.”
* * *
Ben öncelikle siyasi idamlara karşıyım. Bugün idam edilen politikacı yarın kahraman ilan edilebilir.
Deniz Gezmiş siyasi bir kişi olmasa da, o silahlı mücadeleyi seçmiş  olsa da, işlediği sayılan suçların idamını gerektirmediği kanaatindeyim.
O bugün yaşasaydı silahlı mücadelenin, komünizmin, Sovyetler’in çöküşünü görür ve herhalde yeni şeyler söylerdi.

Haberin Devamı

TÜRKİYE’Yİ KAÇA BÖLELİM?
Türkiye’nin Balkanlar gibi olmasını, yani parçalanmasını isteyenler var. DTP de bunu istiyor.
DTP Milletvekili Sabahat Tuncel de bu görevi üstlenenlerden. Hem o, Türkiye’nin 2 değil, 20-25 bölgeye ayırılmasını ve her bölgenin bir meclisinin olmasını öneriyor.
20-25 az değil mi, bölmüşken Türkiye’yi 100-200’e bölelim de “Sen sağ, ben selamet!” diyelim. Daha iyi olmaz mı?..

Haberin Devamı


Borcun varsa öde
Namuslu vatandaş, borcuna sadık vatandaş bu ülkede hep enayi yerine konuluyor. Hem de bunu devlet yapıyor.
Hazine arazisini işgal ve önce gecekondu, sonra apartman yapma böyleydi. Şimdi de prim ve kredi kartı borcu faizi affı söz konusu. Hep kazığı primini ve kart borcunu zamanında ödeyen dürüst vatandaşlar mı yiyecek? Onları bu ülkede savunan milletvekili yok mu? Yoksa bu “seçim rüşveti” mi?

Haberin Devamı


Bunlar Müslüman değil mi?
Mısır’ın müstakbel “first lady”sinin resmini dün gazetelerde gördünüz mü? Artist gibi. Güzel ve bakımlı. Suriye Devlet Başkanı’nın eşi de, Ürdün Kraliçesi de, hatırlarsanız başı açık ve bu kadınlar Müslüman. Bizim Cumhurbaşkanı ve Başbakanımızın eşlerinin resimleri de dün gazetelerde vardı, herhalde mukayese ettiniz. Ben bu kadar söylüyorum, siz devamını getirin...


AKP’YE 
Yargı sert çıktı

Türkiye iyi durumda değil. Bunu ben söylemiyorum. Olaylar söylüyor.
Yargı, Yargıtay başkanları eliyle, yürütmenin haksızlıklarına karşı “Yeter!” dedi. Tabir yerindeyse, baş kaldırdı. Bildiride, “Yandaş bir yargı” yaratılmak istendiği ileri sürüldü.
Yıllarca, Türkiye bölünüyor, dedik. Kürt-Türk diye PKK bu ülkeyi bölmek istiyordu.
Sonra laik-dindar diye bölmek isteyenler çıktı.
Sonra medya şimdiye kadar olmadık bir şekilde 2’ye ayrıldı, yani bölündü. Yarısını AKP satın aldı.
Newsweek dergisi önceki gün şunları yazıyordu:
“Türkiye’nin stand-by anlaşmaları sona erdi. Ülkenin siyasi durumu son derece istikrarsızlaştı. Cari açık, ticaret açıkları büyüyor.”
The Economist de Türk halkını 140 ülke halkı içinde huzur bakımından 115’inci, yani huzursuz seçti.
Cuneyd Zapsu, Amerikalılara Erdoğan için ne demişti: “Bu başbakanı süpürüp atmayın, kullanın.”
Şimdi Zapsu’nun dediğini mi yapıyorlar diye insan düşünmeden edemiyor.
Yoksa İngiliz Dışişleri Bakanı iktidarı yargı değil, halk seçer der miydi?
Avusturya Cumhurbaşkanı, Haider’i unutup Ankara’da, önceki gün AKP’ye açılan kapatılma davası aleyhine konuşur muydu?
Yani artık onlar AKP’yi Türkiye zannediyorlar veya öyle olması işlerine geliyor. Yoksa AKP’nin işbaşında kalması için bu kadar aleni çalışırlar mıydı?
Türkiye’de artık siyaset sorun oldu. Çünkü dar bir kadronun elinde kaldı.
Türkiye bölünmenin eşiğine getirilebilmişse bunun iktidardan düşmekten başka müeyyideleri de olmalı.
İşte yargının bildirisi bana bunları hatırlattı.


SAĞDA
Merkeze lider var...

Türk siyasi hayatında boşluk var.
Bugüne kadar sol yok, onun için “Demokrasimiz topal” derdik. Şimdi merkez sağda yok, onun için demokrasimiz kötürüm diyoruz.
Peki, AKP var. O ne oluyor denebilir.
O Refah’ın, Saadet’in değişim, evrim geçirmişi sayılabilir. Yani AKP merkez sağ parti olamaz. Zaten olmadığını faaliyetleriyle de ispat ediyor.
Peki, merkez sağ boş mu kalacak?
Bu, demokrasinin tabiatına aykırı olur. Bu ülke er veya geç merkez sağ da bir partiye sahip olacak.
Temaslar son günlerde arttı. Çünkü bir araştırma kuruluşu AG’nin son açıklamaları kararsız oyların yüzde 24.7 olduğunu gösteriyor.
Yani kararsızlar Türkiye’de 3. bir parti gibi.
Yani merkez sağ gayri resmi olarak devam ediyor ve partileşmeyi bekliyor.
Bunun için de bir lider lazım.
Bize sorarsanız, tecrübe ve istek kadar güven, güven kadar bilgi ve diğer bazı unsurlar lider olmak için önemli. Belki de en önemlisi, yeni görüşleriyle Baykal ve Erdoğan’ı geride bırakabilmek.
Merkez sağ liderini bulmakta acele etmeli, ama acele diye yanlış bir seçim de yapmamalı.
Sahi, Süheyl Batum için ne dersiniz?..