TARİH tekerrürden ibarettir.
Ama nedense hep Türkler için tekrar ediyor.
Herhalde ders almasını bilmediğimiz için.
Benzer olaylar benzer sonuçları doğuruyor ve yıllar geçse de Türkiye'nin, Türk insanının romanı değişmiyor.
Yıl 1913. Mahmut Şevket Paşa hükümetine karşı darbe düzenleniyor.
Harbiye Nazırı ve Başkomutan Nazım Paşa şehit ediliyor.
Bahriye Nazırı ve 4. Ordu Kumandanı Cemal Paşa anılarında anlatıyor:
"Muhafızlığa tayinimin ertesi günü Nazım Paşa merhumun cenaze merasimini icra ettirdim.
Bulgarlar Çatalca önünde, Yunan donanması Çanakkale Boğazı'nı kapamış, düvel - i muazzama harp gemileri, her dakika İstanbul'u işgale amade olarak, Beşiktaş önünde demirlemiş, biz idare - i devleti, aciz ve meskenet amillerinin elinden kurtarabilmek için kanuni bir çare bulamamışız, bir darbe - i hükümet yapmışız ve bunun neticesi olarak Harbiye Nazırı ve bahusus ordunun başkumandanı olan bir zatın ölümüne sebep olmuşuz ve bütün bu teşebbüslerden, fedakarlıklardan sonra, memleketi kurtarabilip, kurtaramayacağımız meçhul!..
İşte Nazım Paşa'nın cenazesi arkasında, Fransız askeri ataşesi kumandan Maucorps ile yanyana yürürken zihnimden geçirdiğim hazin levha bu idi. Maucorps'a hitaben dedim ki:
- Bakınız aziz dostum! Bu cenazenin yegane mesulü siz Avrupalılarsınız. Meskenet ve esaretten kurtulup insan gibi yaşamak için mücadele sahasına atılmış olan Türk milleti hakkında irtikab ettiğiniz haksızlıklar, bu cenazeye sebep olmuştur. Daha bunun gibi nice cenazeler takip edeceğinize ve belki yarın benim cenazemin arkasından yürüyeceğinize emin olunuz!..
Maksadımı anlamamış gibi davranarak izahat istedi.
Bittabi nezaketen Fransız entrikalarını meskut geçerek, İngiliz, İtalyan ve bahusus Rum entrikalarından ve bunların memlekette doğurduğu ihtilatlardan bahsettim ve Balkan ittifakının da bu entrikalardan doğmuş olduğunu ve bugün bizi kurtarmak, Fransa ve İngiltere'nin en ufak bir işaretine mütevakkıf iken, yalnız bundan çekinmek değil, Hükümet Reisleri vasıtasıyla aleyhimize galiz laflar kullanmaktan çekinmediklerini ve bu kadar hücumlar karşısında ne yapacağını tayinde hayretler içinde kalmış olan zavallı Türklerin içerde birbirlerini boğazlamaktan başka ellerinden bir şey gelemeyeceğini büyük bir hiddetle anlattım. İngiliz askeri ataşesi Tyyrel, konuşmalarımıza kulak kabartıyor ve fakat yanımıza yaklaşamıyordu. Maucorps, samimiyetine şüphe etmediğim bir tarz ile:
- Hakkınız var, dedi.
Sustuk ve Nazım Paşa'yı ebedi meskenine kadar takip ettik..."
Kısa bir süre sonra Mahmut Şevket Paşa da suikasta kurban gidiyor...
Osmanlı'nın sonrası malum...
* * *
BUGÜN de, yani aradan 84 yıl geçtikten sonra da durumda büyük bir fark yok gibi...
Cemal Paşa sanki bugünleri anlatıyor:
"Biz idare - i devleti, aciz ve meskenet amillerinin elinden kurtarabilmek için kanuni bir çare bulamamışız, bir darbe - i hükümet yapmışız... Bu teşebbüslerden sonra, memleketi kurtarabilip, kurtaramayacağımız meçhul..."
Ve Cemal Paşa da bugün bizim Avrupalı dostlarımızdan yakındığımız gibi Batılılardan yakınıyor.
Ve Paşa bu kargaşa, çaresizlik ve belirsizlik arasında Türklere de içerde birbirlerini boğazlamak düştüğünü vurguluyor. Türkler de bunu hakkıyla yapıyorlar.
Bugün de, bazı partilerimizin ve partililerimizin yaptığı gibi.
Özay Şendir
“Erdoğan, Osmanlıyı diriltmek istiyor…”
11 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Şaşırtan Çin
11 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımda yeni şifre: Hızlı nakit
11 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Nükhet Duru: Fırınlanmadan, pişmeden kalıcı olunmaz
11 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Vadeli lider vs. Vadesiz lider: Habemus Papam...
11 Mayıs 2025