Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Doğru.Ama o kargaşa dönemleri artık geride kalmalıydı, yeni ve beyaz sayfalar açılmalıydı.Oysa biz bu beyaz sayfaları göremeyeceğiz. Ve böyle giderse çocuklarımız ve onların çocukları da göremeyecek. Kargaşa içinde eriyip gideceğiz.Bunları niçin söylüyorum.Şunun için:Bakın daha geçen gün ABD'de çıkan, hepinizin bildiği Newsweek dergisinde bir Türkün yazısı yer aldı. Yazar "Etkili, yüksek askeri çevrelerle konuştum, Türkiye'de yüzde 50 askeri müdahale ihtimali var" diyor.Neden?"Eğer AB yüzünden, Türkiye'de laikliği ortadan kaldıracak bir iktidar oluşursa darbe kaçınılmaz olur da ondan."Ben darbelere karşıyım.Ama, laiklik düşmanı iktidarlara da.Darbeler sonuçta Türkiye'nin aleyhine oldu.Ama darbelere de daima davetiye çıkarıldı.Hep derim, bunu 12 Mart darbesi bana o anda söyletti. "Ah, müdahale biraz önce olsaydı Abdi Bey (Abdi İpekçi) belki de ölmezdi."Bunu bana söyletenler 12 Mart'a davetiye çıkaranlar değil mi? Yani ülkeyi kan gölüne çevirenler, her gün, her gece adam öldürenler.Bugün de, yani cumhuriyetin kuruluşundan 83 yıl sonra hâlâ laikliği tartışıyoruz. Daha doğrusu, AKP içinde, laikliği tartışmak, geriye dönmek isteyen, hatta laiklikten vazgeçilmesini talep edenler var. Bunların din devleti talebi ya gerçek olursa?..Bunların iktidarı mı, darbe mi?Allah Türkiye'yi bu tercih karşısında bırakmasın.Türkiye'nin darbeleri ağzına almaması için demokrasinin de sağlam temellere dayanması gerekiyor. Demokrasinin topal olmaması gerekiyor.Bugün topal bir demokrasimiz var.Sağ var, sol yok, topallık ondan, demeyeceğim. AKP var, karşısında ona yakın güçlü bir parti yok, bölük pörçük partiler var. Topallık ondan doğuyor. Bunların neden bölük pörçük oldukları da belli değil. Belki de siz, "Nasıl belli değil? Onların bölük pörçüklüğü liderler yüzündendir" diyeceksiniz.Bakın CHP'ye, seçime şurada kaç ay kaldı ama o boş lafla oyalanıp duruyor. Eski siyasi görgü kurallarını yaşatıyor. Baykal sanki bir koalisyonun parçası olmaya razı. Büyük düşünüp büyük hareket etmiyor, herkesin aklına gelmeyen "evlilikler" onun da aklına gelmiyor. Adeta günü yaşıyor. 30-40 sene önceki gibi muhalefet yapıyor.Olan da Türkiye'ye oluyor.Sonra da adam, pardon kadın, Amerika'da oturup Türkiye'de darbe olacak diye yazılar yazıyor. Ağzından yel alsın, başka ne denilebilir?.. TÜRKİYE karışık bir dönem yaşıyor. "Ne zaman karışık değildi ki?" diyeceksiniz. New York Times muhabiri, Orhan Pamuk'la konuştu.Pamuk, "Birçok Amerikalının kendisini hapiste sandığını" söyledi.İsveçliler de öyle sanıyordu herhalde... ORHAN PAMUK HAPİSTE GÜNÜN SÖZÜ "Efelenmekle bir yere varılmaz." Tayyip Erdoğan Kuzey Irak birçok Güneydoğulu için çekim merkezi oldu.Diyarbakır'da Kürtçe konferans yapıldı.Diyarbakır'da Kürtçe siyaset yapılması istendi.DTP'li Sur Belediyesi Kürtçe yazılıma geçti.Diyarbakır'da ilk Kürktçe "marka" yaratıldı.ABD'nin ileri gelenlerinden Richard Holbrooke Kuzey Irak'ta Türkiye'ye karşı NATO kuvveti önerdi.Ankara'yı Allah uyandırsın... Ankara uyuyor mu? CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olabilir mi?Evet.Anayasamıza göre Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olmasına bir mani yok."Ama oyu az değil mi?" diyebilirsiniz.Yani, AKP'ye oy onun için verildi. Ve oylar seçime katılanların ancak yüzde 35'i, Türkiye'deki seçmenin yüzde 25'i civarında kaldı.Bu oyu alan partinin lideri nasıl olur da Türkiye'nin tamamını temsil eder? Bu Meclis'in, yani AKP çoğunluğunun Erdoğan'ı seçmesi ülkenin yüzde 70'i tarafından nasıl karşılanır? Kabul edilebilir mi? Sindirilir mi?Sorulara cevap, bundan önceki cumhurbaşkanları örnek gösterilerek verilebilir.Ama zaman ilerliyor, eskiler geride kaldı.Mesela bugün, o gün olmayan ve bugün sözleri siyasi partiler kadar geçerli olan sivil toplum örgütleri var. Şahısların menfaatlerinin devletlerden üstün olduğu bugün savunuluyor. Yani, gün değişti. Öyleyse cumhurbaşkanı seçimi için de dünden farklı düşünmeli, yeni yollar bulunmalı.Yani, Çankaya'ya çıkacak olan kişi ekseriyetin konsensüsünü sağlamalı. Bunun içinse Anayasa değişikliği ile bu seçimin halk tarafından ve iki turlu olarak yapılması sağlanmalı.Erdoğan kendine güveniyorsa bu onun için muhaliflerine meydan okuma anlamı da taşır.Bu başkanlık sistemi de değildir, parlamenter sistem devam etmelidir. Değişiklik yalnızca seçim şeklinde olmalıdır. Erdoğan Çankaya'da TRAFİK Hükümet İstanbul'un trafik sorununa el koydu.İstanbul'un trafik sorunu demek en başta park sorunu ve tek yönlü yollar demek.Var mı yeterli park yeri?Yok. Motorlu araçlar, servis otobüsleri kaldırımlarda, yol kenarlarında. Sıra sıra park halinde.Peki belediyeler ne yapıyor?İnşa halindeki her apartmandan, her işhanından otopark parası topluyor, o kadar.Hükümet işte önce bu konuyu, yani park sorununu çözümlemeli.1. Levent'te Çalıkuşu sokakta bir kat otoparkı var ama kapalı. Peki pazara gelenlerin ve civardaki işyerlerinin yüzlerce otomobili ne yapılıyor? Bu otomobiller sokakları, caddeleri, kaldırımları geçilmez yapıyor, değil mi? Peki, belediye nerede?İşte hükümet bunu sormalı. Ve de park yapım kampanyası başlatmalı. İstanbul'da trafik için ilk iş bu otopark seferberliği olmalı. dheper@milliyet.com.tr 'Park' ilk sorun