Haberleri ve bu haberlerdeki gelişmeleri tartışıyoruz. Gazetenin, Milliyet'in iskeleti bu tartışmalar sonunda belli olacak.En hararetli tartışma Irak'taki olaylar üzerinde oluyor.Tabii bugün olduğu gibi o gün de "Haber neredeyse Milliyet oradadır" sloganının boş bir cümleden ibaret olmadığını her fırsatta ispat ediyoruz. Özellikle kamuoyuna ve rakiplerimize.Peki, Bağdat'a gidilse ve Saddam'la görüşülse onun ağzından Irak'ta olup biteni dünya ve Türkiye öğrense herhalde iyi olur, diye düşünüyorum.O günlerde Irak kaynıyor ve ülkenin burnu büyük diktatörü Saddam da kimseyle görüşmüyor. Ama Milliyet Saddam'la görüşse, bir önemli haberle daha, öbür gazetelere üstün gelinmiş olur fikrindeyim.Münakaşa bir anda o toplantının ana konusu haline geliyor. Herkes heyecanlanıyor ve kim Saddam'la görüşebilir noktasına varılıyor.Çeşitli isimler ortaya atılırken o zamanki Dış Haberler Şefimiz Cihan Akerson'un ağzından, "Ecevit" ismi çıkıyor.Evet, Saddam'la Milliyet adına görüşecek isim bizim açımızdan artık belli olmuştur. Milliyet'in eski bir yazarına, hem de o sıralar Saddam'ın reddetme ihtimali az bir Milliyet eski mensubuna Saddam'la görüşme teklifi götürülecektir.Bu teklifi o zamanki Milliyet Ankara Temsilcisi Derya Sazak'ın Ecevit'e duyurmasını istiyorum.Ecevit gazetecilik heyecanının ölmediğini ispat edercesine teklifi kabul ettiğini bildiriyor.Ama yanında bir de kadrolu Milliyet muhabiri olacaktır.Derya da Ecevit'le gitmek istiyor.Onu da sevinerek kabul ediyorum.Yanlarına foto muhabiri olarak Bülent Hiçyılmaz da katılıyor.Görüşme haberi dünya basınında yer alıyor.Olay büyük yankı yapıyor.Ecevit yapacağını yapmış, yıllar sonra dünyaya önemli bir gazetecilik örneği vermiştir.Sonra, Ecevit Milliyet adına iki kez daha Bağdat'a gitti.Ben kendilerini Yeşilköy'de karşıladığımı da unutamıyorum. YIL 1990 yazı işlerinin bir sabah toplantısındayız. Toplantıda her günkü kadro, genel yönetmen olarak ben, müdürler, bazı şefler ve bir kısım yazarlar var. Yani 15-20 kişiyiz. İstanbul'da uluslararası bir toplantı vardı. BM Genel Sekreteri, İspanya Başbakanı katıldı.Nihai amaç, insanların çatışmaması ve ölmemesiydi. Halbuki aynı günlerde gelen haberlere bakıyoruz:"Bağdat'ta kanlı gün, Amerikalılar 20 Iraklıyı vurdu. Patlamalarda 50 kişi öldü, 150 öğretim görevlisi kaçırıldı. Son 5 günde 150 ölü."Siz, toplananlar, ciddi misiniz, yoksa bizimle dalga mı geçiyorsunuz, Allah aşkına?.. BU NE PERHİZ... Eğitim şûrası toplanmış, sözde sorunları görüşüyor."Bu ülkenin ihtiyacı kadar üniversitelerin çeşitli fakültelerine öğrenci alınacaktır.Meslek liselerine ağırlık verilecek ve oradan üniversiteye geçilmeyecektir.Üniversite bitiren her genç bir yabancı dili mutlaka iyi derecede bilecektir.Planlı öğrenci alındığından, üniversite mezunu hemen iş bulacaktır.Ve üniversiteler liseye benzemekten kurtarılacaktır."Bunları diyebiliyor musunuz?Diyemiyorsanız, gerisi boş laf. Boş laf HEMEN Ecevit öldü.Peki sol ne olacak?Önce Erdoğan'ın solun sloganlarını, söylemlerini sahiplendiğini inkâr edebilir miyiz?Zaten aslına bakarsanız, dünyada keskin çizgilerle ayrılabilecek sağ-sol kalmadı.Yani, AKP'ye oy verenlerin bir kısmı, bugün iyi anlatılırsa, ikna edilirse başka bir partiye de oy verebilirler.Yani, "Dini bütünler AKP'liye oy verir" deyişi boş laftır.Türkiye'yi "dini bütünler" ve "ötekiler", diye ayırmak sunidir. Laiklik en çok dinine bağlı olanlara yaramaz mı? İyi bir anlatımla bu yanlışlık düzeltilebilir.Ama önce solda denen, merkezde denen, bölük pörçük partilerin "Küçük olsun benim olsun" anlayışını terk edip bir çatı altında birleşmeleri gerekir. Ve bunun için de az zamanları kaldığını söylemek yanlış olmaz.Peki artık partiler arasında sağ-sol diye, büyük fark kalmadıysa AKP'nin ne günahı var. "Halkı sandıkta toplaması kabahat mi?" denilebilir.Ama gerçek; AKP'nin halkı "inananlar" ve "ötekiler" diye suni olarak ikiye ayırmasıdır.Ve AKP'nin Amerika ve AB politikasını iyi götürememesidir.Öyleyse Türkiye bugünkü AKP ile yoluna devam edemez. Yani, diğer partilerin bir çatı altında birleşip, projeler ortaya koyup halkı ikna ederek iktidara gelmeleri gerekir.Bu, AKP için de iyi olacaktır. Partiler birleşin HAKSIZLIK Bu hükümet bazı şeyleri, mesela zamları düşünüyor da maaşları düşünmüyor."Zamlar", deyince "doğalgaz zammı", "elektrik zammı" gibi zamları kastediyorum."Maaşlar" deyince de, çalışanların ücretleri arasındaki uçuruma, farka dikkati çekmek istiyorum.Türkiye'de, mesela yüksek tahsilli bir kişi, işçi olsa ayrı, memur olsa ayrı, bankada çalışsa farklı ücret alıyor.Bu yüksek tahsilli kişilerin emekli maaşları da farklı. Bu, her tahsil derecesi için böyle.Neden?Memur emeklisi işçi emeklisinden farklı. O Bağ-Kur emeklisinden farklı, banka emeklisi hepsinden farklı, hele hele milletvekili emeklisi çok farklı emekli maaşına nasıl hak kazanır?Hükümet hükümet olsa aynı şartları taşıyan çalışana, çalışırken de, emeklilik halinde de, eşit ücret sağlamak zorunluluğunu hissetmez mi? dheper@milliyet.com.tr Farklı maaş olur mu?
Tunca Bengin
Trump-Musk-Derin Devlet üçgeni...
9 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yeni mezuna GSS borcu 2 yıl yok
9 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Bayram notları ve bayramlaşmalar
9 Haziran 2025
Hakkı Öcal
Netanyahu’nun intikamı çok acı olacak
9 Haziran 2025
Dr. Demet Erciyes
Çok uyku akıl sağlığını bozabilir mi?
9 Haziran 2025