Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

SON olaylar Türkiye'de bir boşluk olduğunu ortaya koydu.
Eğitim boşluğu, eksikliği, yetersizliği...
Ben Aziz Nesin'in, Türk insanının aklı için söylediklerine katılan değil, kızanlardanım, ama yaşadığımız son olaylar adeta onu doğrulamıyor mu?
Aziz Nesin yaşasaydı herhalde "Ben demedim mi?" diyecekti.
Üniversiteli Fadime Şahin'in başına gelenlerde onun "saflığının" rolü yok mu?
Demek ki üniversite tahsiliyle, 14 - 15 yıllık eğitimle bile bazılarının dünya görüşüne bir açıklık, düşünce dünyasına bir aydınlık, bir yön verilemiyor. Kafalar karışık kalabiliyor. İlkokul tahsilli Kalkancı'ya teslim olunabiliyor.
Ya Emire Kalkancı'ya ne demeli?
Tahsilse tahsil, hem de en iyi okullarda, para ise para, güzellik ise güzellik, ABD ile ticaret becerisi ise beceri, ama sonuç; hayret...
Fadime'nin arkadaşları da, Karamollaoğlu'nun oğlu, kızı, gelini de üniversiteli genç insanlar... Ama onlara da hayret...
Niye hayret?
İslama, Allah'a, Kuran'a, Peygamber'e bağlılık başka şey, din uğruna sahtekara bağlılık çok başka şey. İşte hayret buna...
Ne diyor Emire Kalkancı?
Ali Kalkancı ile evlenmeden önce Siirt'te evliya saydıkları, bir büyük din adamına gitmişler. Emire Hanım ona "hazreti şeyh" diyor.
Daha sonra bu "hazreti şeyh" İstanbul'a da gelmiş. Ve Emire'ye demiş ki:
"Peygamber'le istişarede bulundum. Ali Kalkancı ile evlenmeni o da istiyor. Evlenirseniz ikiniz de ermişler derecesine yükseleceksiniz."
O büyük zat, o "hazreti şeyh" Peygamber'le Ali Kalkancı için konuşuyor ama Kalkancı'nın sahtekarlığını öğrenme yerine evliyalığa yükseleceğini öğreniyor.
Hazreti şeyh İslam dünyasının, Türklüğün, insanlığın hayrı için Peygamber'e danışacak konu bulamıyor da Ali Kalkancı'nın kimle evlenmesi gerektiği konusunu istişare ediyor.
Bunlar komik değil, acı şeyler.
Acı, acı, acı, çok acı.
Üniversiteli Fadime Şahin, üniversiteli Emire Kalkancı, üniversiteli Zeynep Karamollaoğlu, üniversiteli Zahit Karamollaoğlu ile üniversiteli eşi ve diğerleri kime, kimlere inanıyorlar... İşte yine hayret.
Hele o Ali Kalkancı'nın çorabını otomobilinin aynasına asan akıllı, başarılı, tahsilli, terbiyeli işadamı, ona hayret bile diyemiyorum.
* * *
ÜÇ çocuğunuz olsun, biri imam hatipte okusun, öbürü kolejde, diğeri normal lisede. Onları bir masada toplayıp konuşsanız. Herhalde üç ayrı dünya görüşü ile karşılaşırsınız.
Bir ülkede bu kadar ayrı telden çalan eğitim olur mu?
Buna eğitimin başıboşluğu değil de ne denir?
Ahlak, dinler, İslam, ehil olanlar tarafından asgari düzeyde de olsa okullarımızda ele alınmazsa bu başıboşluk, bu kargaşa arasında üniversite de bitirseniz bir Fadime, bir Emire olmanız mümkün.
Eğitimin veremediğini Ali Kalkancı'da aramanız da...