Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Erdoğan kazandı. Evet seçimin sonuçları alındı ve AKP’nin oyunu geçen yerel seçimlere göre artırdığı görüldü.
Eğer oyu geçen yerel seçime göre düşse idi AKP bu seçimi kaybetti diyecektim. Zaten doğrusu da oydu.
Bu seçimin resmi adı “yerel seçim” oysa halk buna referandum gözüyle bakıyordu.
AKP oyunu artıracak mı, azaltacak mı? Buna göre karar verilecekti.
Artırdı ve bize göre bu “seçimi kazandı”.
***
Şimdi ne olacak?
Artık Başbakan Erdoğan’ın değişmesini bekliyoruz.
O sinirli, gergin halini terk etmeli. 76 milyonun başbakanı olmayı denemeli.
Yandaşlığa son verildiğini de belirtmeli. İçte ve dışta barış yanlısı olduğunu göstermeli.
Muhalefeti saygıyla karşılamalı ve demokrasinin tabii sonucu olarak kabul ettiğini Başbakan açıklamalı.
“Eşit davranma ilkesi” onun baş tacı olmalı.
***
Muhalefet için, “galip sayılır bu yolda mağlup” diyemeyeceğim.
Muhalefet, özellikle ana muhalefet kendine yeniden çeki düzen vermeli.
Yöneticilerini değiştirmeli. CHP’yi iktidara aday, etkili bir parti yapamayan, Kılıçdaroğlu başta olmak üzere... CHP proje, plan yapan, içi boş değil, etkili ve bilgili konuşan bir muhalefet olma yolunda hızla değişim göstermeli.
Yakında genel seçim var. O zamana kadar çok hızlı hareket etmeli.
Bu seçimde oyunu beklendiği kadar artıramaması kulağına küpe olmalı, daha doğrusu “ben nerede hata yaptım” sorusunu kendi kendine sormalı.
Ve önümüzdeki genel seçim hazırlığı, bu seçimdeki gibi boş laflarla olmamalı.
***
Her seçim iktidara, muhalefete ve seçmene yeni bir ders oluyor.
“Bu kaçıncı ders” diyeceksiniz. Tabii dersten, ders almasını bilene...
***
İlk ders “Türkiye’nin varlığını ispat” dersi olmalı.
Ve artık AKP yeniden yerel seçimi de kazanan iktidar olabildigine göre Türkiye’nin varlığını ve gücünü ispat herkesten önce ondan beklenir.
AKP devletin en gizli sırlarının sızdırılmasına engel olabilmeli.
Laf değil, 12 yıl iktidarda olan bu parti, bir güç Türkiye aleyhine casusluğa, yıkıcı faaliyetlere müsaade edemez.
Engel olur.
Bunu yapmaya teşebbüs edenleri ve yapanları yakalar, teşhir eder ve cezalandırır.
Yoksa zavallı durumuna düşer. Halktan şu kadar oy alan bir parti iktidar olduğu kadar muktedir de olmalıdır.
Dışa karşı, Türkiye düşmanlarına karşı sert, 76 milyon vatandaşa karşı eşitlikçi, demokrat ve hüsnüniyetli bir iktidar.

Haberin Devamı

SONUÇ

Haberin Devamı

Niye AKP?

AKP niye kazandı?
Seçimden önce ben bu köşede, birkaç cümleyle, niye AKP’nin kazanabileceğine değinmiştim. Bir daha belirteyim.
Halkta, “ama benim lehime de işler yapılıyor, Allah’a şükür büyük yoksulluk çekmiyoruz” düşüncesi hâkim oldukça AKP kazanır.
“İvedik 4” gişe rekorları kırdıkça AKP kazanır!..
En önemlisi, “AKP hakkımızı verdi. Entelektüel kitle yurda hâkimdi oysa şimdi, bizi adam yerine koydu, biz Türkiye’yi idare eder hale geldik, yani iktidar olduk. AKP alt gelir gruplarını kayırdı. Artık bizi kimse küçümseyemiyor, hor görmüyor, başörtülü kızlarımız her alanda iş buluyor, üniversiteye gidebiliyor.
Muhafazakâr kitleler dışlanmıyor. Horlayıcı, küçümseyici, ayırımcı siyaseti AKP bitirdi” dendikçe AKP kazanır. Evet, “yanlış” denilse bile, geniş kitlelerde bu duygu yaratıldı. Bu yüzden seçmenin büyük bir bölümü AKP’ye oy veriyor. Doğru veya yanlış, siz katılırsınız veya karşı çıkarsınız, bilemem.

Haberin Devamı

ÖNEMLİ

Şundan bundan

Her şeyden önce insanın kendisine saygısı olmalı.
Kendisine saygısı olan kişi ise mesleği ne olursa olsun yalan söylemez, kendine yalancı dedirtmez.
Bu mesleklerin başında da gazetecilik gelir. Gazeteci doğru bildiğini söyler ve yazar, o kadar.
Hiç kimseye, ne pahasına olursa olsun “yağcılık” ve “yandaşlık” yapmaz. Tekrar edelim, yalnız ve yalnız doğru bildiğini yazar, söyler, anlatır. Ve halkı aydınlatır.
“Medya 4. kuvvettir” bunu boşuna dememişler. Gazeteci 4. kuvvete mensup olmayı ancak doğruculuğuyla hak eder. Mesela geçenlerde görevinden ayrılan bir yüksek rütbeli polis, “plastik kelepçeli, tabur halinde resmi çekilen KCK mensupları var ya, onların fotoğrafının çekilmesini Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay emretmişti” dedi.
Bakan inkâr etti.
Demek ki biri doğru söylemiyor.
İşte gazeteciler bu olaydaki gibi yalan söyler hale düşmemeli, düşemezler. Bu seçimde verilen, birbirine bazen zıt olan haberler de bana bunları hatırlattı.
***
Gelelim bir başka konuya.
Dışişleri Bakanlığı’nda bir skandal yaşandı.
4 Türk yetkilisi Dışişleri Bakanı’nın odasında savaş hazırlığı dahil her şeyi tartıştı. Ve bu odada konuşulanlar gizlice kaydedildi ve dünyaya açıklandı.
Erdoğan Hükümeti Türkiye’yi yönetiyor.
Bu seçimde de Türkiye ona teslim. Öyleyse bu skandaldan 1. derecede o sorumludur.
Bu casusların acele ele geçirilmesini biz hükümetten bekliyoruz.

ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ...

- Kılıçdaroğlu apronda tek başına.
Yalnız apronda mı?
- Hüseyin Gülerce cemaati eleştirdi.
Beklenmiyor muydu?
- Asena Erkin: Psikolojim iyi değil.
Peki, neyin iyi?..
- Sarıgül: Çileli yolculuk başladı.
CHP başkanlığına doğru mu?
- Seçimlerde kazanan istikrar oldu.
Yalan.
- Seçime 5 kala savaş oyunu.
Yoksa, savaşa 5 kala seçim oyunu mu?