"DSP laik Cumhuriyet'in teminatı olduğunu gösterdi.
ANAP ve DYP bu tutumlarıyla daha da küçülür...
Fazilet Partisi, Refah'tan farklı değil..."
Dünkü yazımız böyle bitiyordu.
Bugünkü de böyle başladı.
Cumhurbaşkanı'nın Meclis'teki Merve Kavakçı skandalıyla ilgili sözleri bu cümleleri tamamlıyor.
"Bu bir ajan provokatörlüktür. Yapılan fitnedir. Bir cereyana alet olmaktır."
Ve özellikle ANAP ve DYP bu fitneye, göz yumarak destek oldu. Onların; Meclis'in açılışındaki renksiz, kokusuz halleri içler acısıydı.
İşte, merkez sağ denen ideolojisiz, ilkesiz grubun neden 18 Nisan'ın perişanı olduğunu bir kez daha ve çok iyi anlamış olduk.
On yıllarca Türkiye'nin kaderine hakim olan merkez sağı mevcut yöneticiler ne hale getirdi.
Olağanüstü bir durum doğmazsa istikballeri Baykal'ın yanıdır.
MHP'nin de Merve olayına Meclis'teki tepkisizliği dikkat çekiciydi. Ama hiç olmazsa onlar, olaya, başlamadan önce türbanlı milletvekilleri Nesrin Ünal'ın başını açarak cevaplarını vermişlerdi.
* * *
FP'nin hali aslında RP'den beter.
İki yöneten var. Bir de yönlendiren...
Dışarıdan yöneten Erbakan, içeridekilerden güçlü görünüyor.
Yönlendirense Nazlı Ilıcak.
Böyle üç başlı bir parti nasıl derlenip toparlanabilir; bu üç başın, partiyi oraya buraya çekme yarışı sürdükçe parti nasıl "Türkiye partisi" olabilir?
RP hiç olmazsa hatırı sayılır oranda ekonomik içerikli bir toplumsal talep temeline oturuyordu. Fazilet bu temeli yıktı, temelsiz kaldı.
Bakın; dün Merve Kavakçı başkasının sesi olarak basın toplantısı yaptı. Yani dışarıdan yönetenin, Erbakan'ın sesi oldu.
Öyle ki; eline verilen kağıtta yazanları okudu. Kendi fikirlerini ifade etmesine imkan sağlayacak olan sorular sorulmasına etrafındaki takım müsaade etmeden genç kızı adeta gazetecilerden kaçırdı.
Böylece o takımın kadına güveni ve verdiği gerçek önem de bir kez daha ortaya çıktı.
* * *
REFAHYOL'cular, yani RP ile DYP, 18 Nisan seçimlerini 28 Şubat'la sandıkta hesaplaşma olarak ilan etmişlerdi.
Ama seçimden mağlup çıktılar.
Şimdi bu da yetmedi. Meclis'i karıştırıp Türkiye'yi kaosa sürüklemek istiyorlarsa buna her şeyden önce diğer partilerin engel olması gerekmez mi?
28 Şubat'a sandıkta mağlubiyetin intikamı Meclis'e, mevzuata ve teamüllere aykırı olarak türban sokularak alınacaksa, bu hesabı yapanlar 18 Nisan yanılgısı gibi yine yanıldıklarını göreceklerdir...
* * *
BAZILARI soruyor: "Bir tek türbanlı kadının Meclis'e girmesi rejimi tehlikeye sokar mı?"
Buna cevabı İslam'ı siyasallaştıran kesimden bir gazetedeki baş makalenin başlığı veriyor:
"Hep bir ilk vardır."
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr
Tunca Bengin
Trump-Musk-Derin Devlet üçgeni...
9 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yeni mezuna GSS borcu 2 yıl yok
9 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Bayram notları ve bayramlaşmalar
9 Haziran 2025
Hakkı Öcal
Netanyahu’nun intikamı çok acı olacak
9 Haziran 2025
Dr. Demet Erciyes
Çok uyku akıl sağlığını bozabilir mi?
9 Haziran 2025