Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"İKİ turlu dar bölge" için yıllardır "istikrar istiyorsak, mevcudun en iyisi", "Türkiye'ye en uygun olanı" denilip duruldu. Biz de bunu savunduk.
Sonunda şöyle veya böyle, ani bir atakla bunun hiç olmazsa belediye başkanlığı seçimleri için gerçekleşme ihtimali belirdi.
Cumhurbaşkanı geç de olsa iki turludan yana ağırlık koydu. Yılmaz'la Ecevit de geç de olsa "gerçekleştirelim" diye savunmaya geçti.
Kim bilir belki de Milli Güvenlik Kurulu'nun tavsiyesi bu hızlı değişimde, hareketlilikte rol oynamış olabilir.
Ama her neyse gelinen nokta önemli.
O kadar önemli ki bu önemi Sayın Cumhurbaşkanı'nın şu sözlerinde görüyoruz:
"İki turlu seçime karşı çıkmak ülke menfaatlerini göz ardı etmektir. İki turlu olmasın demek ülke menfaatlerinin şakur şukur kurban edilmesi demektir. İki turlu seçim olmazsa azınlığın dediği olur... İşte ben söyleyeceğimi söyledim..."
Yıllardır söylenenler, Cumhurbaşkanı tarafından belli bir zaman diliminde ve belli bir müzakere ortamından sonra tekrar edilince ayrı bir önem kazanıyor...
* * *
ANAP lideri Yılmaz da aynı görüşte:
"Belediye başkanlarının mevcut sistemle yüzde 20 oy oranıyla seçildiklerini" anlatan Yılmaz, "seçimlerin iki turlu olması halinde belediye başkanlarının vatandaşların yüzde 50'den fazlasının desteğini alacağını" ifade ediyor.
Özellikle bugün üzerinde durulan ve acilen gerçekleştirilmesi istenen belediye başkanlarının iki turlu seçimi için DYP'nin de olur vermesi gerekiyor.
Ama bu konudaki görüşlerini en son dün gece TV'deki bir özel programda açıklayan DYP lideri Çiller kesti attı:
"İki turlu seçim olmaz. Ben buna müsaade etmeyeceğim."
Çiller, "iki turluya evet demenin MGK'nın gölgesinde kalmak demek olduğunu" iddia ediyor.
Çiller'e göre: "iki turluyu istemek 18 Nisan'daki seçimi iptal ettirmek için bir tuzaktır."
Olsa olsa DYP'nin iki turluyu seçimden sonra görüşebileceğini, kabul edebileceğini de belirtiyor, Çiller.
Tek turluda oy yüzdesi bakımından hak edilmemiş kazanımların ortaya çıkacağı, bu durumun bazı yerlerde HADEP ve FP'nin lehine olacağı iddialarının hatırlatılmasına karşı Çiller'in tavrı ilginç:
"Herhangi bir parti legalse seçime girer.
Legal değilse yargı onu kapatır."
Bu sert değerlendirmeler, uzlaşma gerektiren bir dönemde ipleri koparma anlamı taşımıyor mu? Yeni ve sürpriz sorunların habercisi sayılmaz mı?..
* * *
ŞU anda konumuz belediye başkanları seçimiyle ilgili olduğuna ve iki turlunun bu konuda yararı inkar edilemeyeceğine göre, bir çıkış noktası bulmak lazım.
Yani Çiller'le MGK, Çankaya, ANAP ve DSP arasındaki güvensizlik ortamını kaldırmak gerekiyor.
Bunun için de malzeme var.
Hukukçular ne diyor: "İki turlunun kabulü ve uygulaması 18 Nisan'daki seçimin iptaline yol açmaz."
Başbakan Ecevit de aynı sonuca varan sözlerle iptalin olamayacağının adeta teminatını veriyor:
"Anayasamızın 67. maddesi çift turluya engel değil. Yasanın iptali olasılığı gündeme gelse bile seçimler belirtilen tarihte tek turlu yapılır. Anayasa Mahkemesi'nin seçimleri iptali söz konusu olamaz."
Şimdi, Türkiye'nin içinde bulunduğu şu kritik dönemde her şeyden çok "güven" önemli.
Partiler, liderler birbirlerinin sözüne hiç güvenmiyorsa Türkiye'de bir arpa boyu yol alınamaz.
Çiller; "iki turluyu seçimden sonra görüşürüz" dediğine göre, o sisteme yeşil ışık yakıyor demektir. O ışığı 5 yıl sonra işe yarar hale getirme yerine şimdi kullanılır kılsa normalleşme yolundaki Türkiye için daha yararlı olmaz mı?




Yazara E-Posta: d.heper@milliyet.com.tr