Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TANKER yangınının 5. günündeyiz, ne sebep belli, ne sorumlu. Yapılan yalnızca acındırma edebiyatı.
Her felakette aynı şeyi yapıyoruz, aynı şeyleri söylüyoruz.
Sonuç değişmiyor.
Felaketi felaket kovalıyor.
Devlet Bakanı Dağdaş bile çaresizliğini ifade ediyor.
Felaketler karşısında hükümet de "Ben çaresizim" derse gerisini siz düşünün.
Pendik Tersanesi'ne gitmesi gereken gemiyi Tuzla Tersanesi'ne yollamışlar.
Tuzla Tersanesi'nde söndürücü gemi yok.
Deniz itfaiyecisi olmayınca kara itfaiyecileri kullanılıyor.
Bunların tanker söndürmeyle ilgili eğitimleri yok veya en azından eksik.
Patlamalar sürerken kara itfaiyecileri tankere çıkarılıyor.
Tankerde yangın söndürme düzeni varken gemi personeli tarafından bunlar kullanılmıyor.
Kara itfaiyesi aleve karşı koruyucu donanıma sahip değil.
Yanmayan elbiselerin bir kısmı itfaiyenin deposunda.
Bu elbiseler yılda bir kez Sultanahmet Meydanı'ndaki yangın gösterilerinde güzel güzel kullanılıyor, ama hakiki bir yangın çıkınca bu donanım ortada görünmüyor.
Yanmayan tek elbise itfaiye müdürünün sırtında. Müdür onun da bir firma tarafından hediye edilmiş olduğunu söylüyor. Müdüre göre itfaiyenin yanmaz elbisesi yok, kask dahil kendi giydiği Nomeks elbiseyi bir firma deneme amacıyla ona vermiş.
İstanbul İtfaiye Müdür Yardımcısı, milletvekili olamamış bir eski din dersi hocası ve Milli Eğitim Müdür Yardımcısı... Yani itfaiye örgütü onun bunun elinde.
Denizciliğimizin kimin elinde olduğu da belli değil. Mevzuat yok, yetkili yok, yetki yok, bunu da bakan söylüyor.
Bu şartlarda felakete şaşmak bile saçmalık değil mi?
* * *
BİZ alışmışız.
Ortak cinayet işliyoruz.
Bu cinayetlere de ihmal diyoruz.
Tuzla'daki tanker felaketi; ölü olsa da olmasa da cinayettir. Toplumsal boşvericiliğin işlediği cinayettir.
Bakın Laleli'de kaç otel yangını oldu?
Kaç turist öldü?
Şimdi ben garanti veriyorum.
Bugün gidin denetleyin, o Laleli otellerinde yine yangın önlemleri yetersizdir. Yine yangın merdivenleri tehlike anında kurtulmaya imkan verecek düzeyde değildir. Lobiler, bodrumlar, alt katlar yanması kolay mal dolu mağaza olmuştur.
Bunu o işin sorumluları da biliyor, görüyor.
Hatta belki sık sık gidip denetleyenler de vardır. Ama kuralları uygulatma yerine bazılarına belki de o otelcilerin bahşişi daha cazip geliyordur. Ve biz kısa aralıklarla yangın ve ölüm haberleri veriyoruz. Sonra da "Otelin altında dükkanlar yapılmış, yanıcı, parlayıcı kumaşlar depo edilmiş, yangın merdiveni de yokmuş veya alt kata varmadan merdiven kesilip atılmış" diye yazıyoruz.
O işi kontrolle görevli olanlar da bu haberleri okurken rakılarını yudumlayıp "Vah vah yazık olmuş" diyorlar.
Başımıza gelen felaketler için "geçmiş olsun" demek yetersiz.
Çünkü, bizim başımıza gelenlerin çoğu kaza değil, çoğunda ağır kusur var, adeta kasıt var.
Geçmiş olsun, yerine bu sebepleri ve müsebbipleri bulalım, ortadan kaldıralım.
Hiç olmazsa bu kez.