Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Eskiden dış politikada önemli olaylar olunca Ankara buna hep beraber karşı koyardı.
Partiler konu etrafında oturup konuşur, birleşir ve Türkiye’de çatlak ses çıkmadan olayın üstene yürünürdü.
Buna da “Milli Politika” denirdi.
Şimdi ise en önemli dış konularda bile Ankara’da her kafadan başka ses çıkıyor.
Hatta partiler, dış politika için tutulan yol konusunda birbirlerini eleştirip, demediklerini bırakmıyorlar.
Birbirlerine düşüyorlar, düşmanların da ekmeğine yağ sürüyorlar.
* * *
Bugün dış politikada işbirliğinin kurulamamasında iktidarın günahı yok mu?
Dış politikada bu acele “U” dönüşüne ayak uydurmak kolay mı?
Bu dönüşte muhalefetin görüşü nedir, hiç olmazsa bir sondaj yapıldı mı?
“Akıllı bir muhalefet yok ki ne soralım” denebilir. Onlara verilecek cevap “Akıl akıldan üstündür” cümlesi olacaktır.
* * *
Zaten “üstün akıllı” bir muhalefet olsa iktidarda daha başka olurdu.
Özetle, AKP’yi böyle kuvvetli bir iktidar yapan güçlü bir ana muhalefetin yokluğu değil mi? Daha doğrusu Erdoğan’ın oluşmasında Kılıçdaroğlu’nun da rolü yok mu?
Kılıçdaroğlu Erdoğan’ın aksine “PYD terör örgütü değildir” dedi.
Ama kısa bir süre sonra CHP adına Aydın Ayaydın buna açıklama, daha doğrusu düzeltme getirdi.
Liderin konuşmasına açıklama CHP’ye yakışır mı?
Hafta sonu Kılıçdaroğlu Davutoğlu için “Sen bu ülkeyi krizden çıkaramazsın” dedi. Ve “başbakanlık koltuğunun boş olduğunu” söyledi, hakaretler etti. “Adam gibi yönet, yoksa bırak” dedi. Davutoğlu da il başkanlarına yaptığı konuşmada Kılıçdaroğlu’nun “Kış uykusunda olduğunu” söyledi. O da hakaretler etti...
Kış uykusuna papağanlar, kanaryalar yatmaz ya...
Türkiye kaos içinde sayılır. Böyle bir zamanda bu tip konuşmalar yurdu sakinleştirir mi, kurtarır mı?
* * *
BM’de Türkiye seçimi kaybetti.
Dış politikası yüzünden.
Herhalde Suriye işinde ABD’yi desteklemediği için Suudi Arabistan ve Katar Türkiye’nin aleyhine çalıştı.
Hani bu iki ülke bizim dostumuzdu?
Dış politikamızın bir yanlışlığı daha böylece su yüzüne çıkmış oldu.
* * *
Yıllardır stratejik ortak bildiğimiz ABD ile ayrı telden çalar olduk.
Kobani için, Suriye için, Şam için, Esad için, güvenli bölge için, koridor için, silah yardımı için, o başka biz başka savunmadayız.
Rusya ile de öyle. Daha geçen gün Cumhurbaşkanı Erdoğan “Rusya’nın Kırım adımını tanımıyoruz” demedi mi? Dünyada dostumuz kalmadı.
Bütün bunlar Türkiye’nin içte ve dışta saygın bir politika yürütebilecek liderinin yokluğundan değil de nedir?

Haberin Devamı

GAZETECİ
Ali Haydar

Her mesleğin zor tarafı vardır.
Ama gazeteciliğin zor tarafları daha çoktur.
En zor tarafı da aniden işsiz kalmaktır.
Bir akşam eve gidip eşinize ve çocuklarınıza “Kovuldum, artık ben işsizim” demektir.
Hayatınız altüst olur değil mi? Hayalleriniz de...
Yalnız sizin mi? Bir ailenin, çoluk çocuğun hepsinin.
Ya bu işsiz kalma durumu hastalıkla birleşirse.
Bir misli daha üzüntü verici olmaz mı?
Bizim Ali Haydar gibi.
* * *
Ali Haydar yıllar önce, senelerce Milliyet’te Viyana muhabiri olarak çalıştı.
O iyi bir gazeteciydi.
Gazetesi için gece-gündüz demedi, adeta canını verdi.
Onun için “imkânsız” kelimesi yoktu.
Dünyanın her yerine gitti, yollandı, yazdı, fotoğrafladı.
Körfez Savaşı sırasında Irak’tan günlerce onun yolladığı haberlerle aydınlandık.
Somali, Pakistan, Romanya, Bosna nerede haber varsa, olay varsa Ali oradaydı.
Hem de günlerce, hem de hiç şikâyetçi olmadan.
Ateş hattında, ateş içinde, ölüm yanı başında.
O Milliyet’i, Milliyet’tekiler de onu sevdi...
* * *
Ali Haydar Milliyet’ten sonra Anadolu Ajansı’na girmiş, ömrünü adadığı mesleğini orada sürdürüyordu. Ama bir an geldi ve Ali, Anadolu Ajansı’ndaki işinden çıkarıldı.
O çok başarılı gazeteci, Ali Haydar şimdi hasta.
Viyana’da hastanede yatıyor. Eşi Nalan Yurtsever’i saygıyla selamlıyorum.
Ve inşallah bugünler de geçer ve Ali Haydar eski günlerine döner, diyorum.
İyilikler temenni ediyorum, kardeşim Ali.

Haberin Devamı

ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ...
- Erdoğan: “PYD’ye silah yardımı yanlış”, ABD: “Yanlış değil.”
Amerika, Kılıçdaroğlu’nu hakem ister mi?
- Erdoğan: ABD bize rağmen bu işi yaptı.
“Bana rağmen” dese daha doğru olacaktı.
- “Polis cinayeti kararttı.”
Her zaman aydınlatacak değil ya!..
- “Şeker hastasına müjde.”
Ne o, yoksa şeker ucuzluyor mu?
- 6 bin 500 yeni polis alınacak.
Boşuna “polis devleti” olduk demiyorlar ya!..
- Kılıçdaroğlu: “Yönetemiyorsan koltuğu bırak.”
Kendisine mi söylüyor acaba!