Cumhurbaşkanı Demirel'in son sözü: "Devlette, devletin üniversitesinde türban olmaz."
ANAP Genel Başkanı Yılmaz'ın son sözü: "Halide Edip çıkardı, Merve de çıkartacak."
Dün sabah Meclis toplanmadan okuyucuya ulaşan iki gazetede manşetti bu sözler.
Dün son bir cümle de hükümeti kurmakla görevli DSP lideri Ecevit'ten geldi: "ABD vatandaşı olan Merve artık türbanını çıkartsa da milletvekili olamaz, Meclis'e giremez."
Bu sözler on gün süren Merve gerginleğine konulan son üç nokta gibiydi.
Ama onlardan önce FP'de Genel Başkan Kutan da olaya ilk noktayı koymuştu: "Meclis toplantısına Merve Kavakçı gelmesin."
Ve dünkü toplantıda Merve yoktu.
Bu onun gündemden düştüğünü göstermez. Ama hiç olmazsa uzlaşma için zaman kazanıldığını gösterir.
O uzlaşma ise Meclis teamüllerine uymaktan, yasaları ve yargı kararlarını uygulamaktan geçiyor.
MHP Antalya milletvekili Nesrin Ünal 2 Mayıs'taki Genel Kurul'da başını açan türbanlı milletvekili idi.
Nesrin Ünal dün MHP Grup toplantısına da türbanını çıkartıp başörtüsü ile geldi.
İş işten geçmediyse, bu Merve'ye de, FP'ye de örnek olmalı.
Türkiye'nin gerginliğe tahammülü yok.
FP'nin de...
* * *
MADEM, Kanal 7 Merve'nin babası Yusuf Ziya Kavakçı'yı gece yarısı saat 01.00'e kadar bana izletti. Ben de samimi kanaatimi söyleyeyim.
Yusuf Ziya Kavakçı, FP'ye çok da iyi bir genel başkan olabilir.
FP'nin öyle bir ihtiyacı olmadığını biliyorum. Her partide bir başkan varken onda iki tane var, ama olsun. Ne olur, ne olmaz.
* * *
DENİZ Baykal, Hüsamettin Cindoruk, Ali Haydar Veziroğlu, Hasan Celal Güzel.
Bunlar Türkiye'de mevcut ve 18 Nisan seçimlerine de giren dört partinin genel başkanları idi.
Dördü de seçimden yenik çıktı.
CHP ve DTP Meclis'e giremediğine, diğerleri moral bulacak oy alamadıklarına üzülüyor.
Bu partilerden üçünün genel başkanları hayal kırıklıklarını çeşitli şekillerde, ama demokratik teamüllere ve nezaket kurallarına uygun olarak ifade ettiler.
Baykal "mağlup oldum" dedi, genel başkanlığı makul sözlerle bıraktı.
Cindoruk da "DTP'nin seçim yenilgisinde genel başkan olarak kendisinin sorumlu olduğunu" belirterek partiden ayrıldı. "Siyaseti de bırakacağını" açıkladı.
Barış Partisi'nin lideri Veziroğlu da aynı açık yürekliliği gösterdi.
Oysa bu genel başkanların içinde politikaya en yakın olanlardan biri sayılan Hasan Celal Güzel'in mağlubiyete tepkisi çok farklı oldu.
O Türkiye'yi ve Türk halkını suçladı.
Geçen gün oğlunun düğününde kendisine uzatılan mikrofonlara bu konuda sarf ettiği cümle de Hasan Celal Güzel'e yakışmadı, hem de hiç yakışmadı. "Türkiye'de yaşamaktan utanıyorum" gibi bir cümleydi o...
Herhalde Hasan Celal Güzel 18 Nisan'da kazansaydı, istediği sonucu alsaydı aynı Türkiye'ye ve Türk halkına teşekkür edip methiyeler düzecekti.
Güzel'in tutumu "çifte stardart" salgınının tipik örneği...
Nedense bu salgın daha çok politikacılarımıza musallat...
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr
Tunca Bengin
Trump-Musk-Derin Devlet üçgeni...
9 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yeni mezuna GSS borcu 2 yıl yok
9 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Bayram notları ve bayramlaşmalar
9 Haziran 2025
Hakkı Öcal
Netanyahu’nun intikamı çok acı olacak
9 Haziran 2025
Dr. Demet Erciyes
Çok uyku akıl sağlığını bozabilir mi?
9 Haziran 2025