Sabancı Üniversitesi'nin dün açılışı vardı.
En dikkatimi çeken nokta öğretim üyelerinin listesi oldu.
Yaklaşık 300 öğrencinin eğitime başladığı üniversitenin Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi'nde 14, Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi'nde 19, Yönetim Bilimleri Fakültesi'nde 12, Temel Geliştirme Programı'nda 22 öğretim üyesi görev yapıyor. Bunların dışındakilerle toplam hoca sayısı 80'e varıyor.
Bu demektir ki aşağı yukarı
"dört" öğrenciye bir hoca düşüyor. Bu sayının hiçbir zaman
"on"un üstüne çıkmayacağı hesap ediliyor.
Bu öğretim üyelerinin gücünü belirten şu bilgi de ilgimi çekti:
Fakültelerde görev alan öğretim üyelerinin ortalama akademik tecrübesi 15 yıl. 22 öğretim üyesinin yurtdışından doktora derecesi var. 3 öğretim üyesinin Türkiye Bilimler Akademisi üyeliği bulunuyor. 3 öğretim üyesi TÜBİTAK Bilim Ödülü, 2 öğretim üyesi TÜBİTAK Teşvik Ödülü ve 4 öğretim üyesi de Sedat Simavi Ödülü sahibi.
Şimdi en can alıcı noktaya geliyorum.
Tüm bu 80 öğretim üyesi yalnız Sabancı Üniversitesi'nde görev yapıyor, o üniversitenin öğrencileri için çalışıyor.
Dışarıda, başka üniversitelerde işleri yok.
Teneffüs arası başka üniversetilerden koşarak gelip ders verip dönen hocalardan değiller.
Yani öğrencilerini tanıyacak vakitleri var. Bilime, yeniliklere, dünyaya harcayacak zamanları var. Birikimlerini öğrencilerine aktarmak için imkanları ve hevesleri var.
İşte bazı özel üniversiteler böyle olmadıkları için eleştiriliyor.
Tabii bu kolay bir iş değil.
Hazıra konma yerine bir üniversitenin kendi hocasına, kendi öğretim üyesine sahip olması kendi asistanlarını yetiştirmesi çok zor, çok masraflı bir iş.
Ama kurduğunuz saygın, kalıcı bir bilim müesesesi olacaksa, onun şartı, zor da olsa bu. ABD'den gelip gidecek olan hocalar dışında büyük bir sabit kadro...
Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Sayın Güler Sabancı anlatmıştı.
Sabancı Üniversitesi'nin dünkü açılışına kadar geçen beş yıl boyunca yaptığı en önemli çalışmalardan biri kendi öğretim üyeleri grubunu oluşturması ve onların Sabancı Üniversitesi öğrencileri için hazırlanmasıdır.
* * *
BUGÜN devlet üniversitelerinde yabancı dil öğrenilemiyor. Adı
"yabancı dille eğitim yapan" olanlardan bile iyi dil bilen az çıkıyor.
Bugün iyi bir eğitim için; diploma, master ve doktora için yurt dışındaki üniversiteler tercih ediliyor.
Neden?
Üniversitelerimizin öğretim kadrolarının sayı olarak yetersiz kalmasından. Sayı olarak yetersiz o kadroların çeşitli nedenlerle özel üniversitelerde de görev almaları yüzünden.
Bugün Sabancı Üniversitesi'nde 4 - 10 öğrenciye bir öğretim üyesi düşüyorsa, bunlar bütün zamanlarını, bilgilerini, birikimlerini, beyin güçlerini bu öğrencilere veriyorlarsa ve açık öğretim hariç devlet üniversitelerinde ortalama 72 öğrenci için 1 hoca varsa ve onların bazıları da çeşitli özel üniversitelerde ek derse gidiyorsa, tabii ki devlet üniversitelerimizden iyi sonuç alınamayacaktır.
Nedir bu kötü sonuç?
Bu sonuç; mezunun iş bulamamasıdır, akranları arasında tercih edilmemesidir.
Kavakçı ve hukuk
Aşırı heyecanlıyız.
Merve olayı da bunu gösterdi.
Savcının gece yarısı harekatı savunulamaz.
Ama gelin ondan öncesine ve sonrasına bakalım.
Merve Kavakçı'nın Türk vatandaşlığı Bakanlar Kurulu kararıyla son bulmuş.
O nedenle milletvekilliği düşmüş.
Kavakçı Bakanlar Kurulu kararının aleyhine Danıştay'a başvurmuş.
Ama Danıştay'ın henüz herhangi bir kararı yok.
Yani Merve Kavakçı, baskın olayı akşamı milletvekili değil.
Danıştay, Bakanlar Kurulu kararını bir gün iptal ederse Kavakçı milletvekili sayılacak.
Öyleyse, şeklen çirkin olan gece baskını dışında yazılı hukuka aykırı olan ne?
Özellikle devlet adamlarına serinkanlı olmak, hukuku savunacağım derken, yaralamamak yakışır.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr