Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

HİÇ kimse "Türkiye'nin uyuşturucu kaçakçılarını koruyan ve uyuşturucu ticaretinin üstünü örten bir ülke olduğunu" söyleyemez.
Bunu söyleyen eğer bulabiliyorsa aynı anda vesikalarını, delillerini de açıklamalıdır.
İster beğenelim, ister beğenmeyelim Tansu Çiller Türkiye'nin bir bakanı. Eski başbakanı.
Kim olursa olsun, dört dörtlük belgelere, tevil edilemez yüzde yüz doğru belgelere dayanmadan herhangi bir Türk bakanın uyuşturucu ticaretiyle ilgili olduğunu ilan edemez. Tansu Çiller'in de.
Bu iddialar bir ülkeye hakarettir.
Bu konudaki densizlik affedilemez.
Bu densizliği yapan bir Alman mahkemesi, bir Alman hakimi de olsa...
* * *
KÜMESTEKİ tavuklardan biri hastalanırsa diğer sağlıklı tüm tavuklar hemen onu gagalamaya, hırpalamaya başlar.
Türkiye'nin de durumu böyle.
İçerdeki hastalık Türkiye'yi itibar zaafiyetine düşürünce dışarıdakiler tarafından hırpalanmaya başlandı.
Devlet - çete ilişkileri, cinayetlere de varan uyuşturucu hesaplaşmalarında bazı görevlilerin isimlerine de rastlanması Türkiye'yi zayıf düşürdü.
Öyle olmasaydı, Frankfurt Eyalet Mahkemesi'ne bağlı 17. Ağır Ceza Dairesi Başkanı Rolf Schwalbe "Türk hükümetinin uyuşturucu kaçakçılığının üzerini örttüğünü" söyleyebilir miydi?
Öyleyse Ankara'nın evin içini acele temizlemesi gerekiyor.
Yoksa; çeteler, cinayetler, devlet - mafya ilişkileri açık seçik ortaya çıkarılıp sorumluları belirlenemez, iddialar bir karara bağlanmazsa, deli fişek gibi ortalıkta dolaşan suç isnatlarının kime, kimlere toslayacağı belli olmaz.
Frankfurt'ta olduğu gibi.
* * *
ALMAN hakimin kararını ajanslar anında tüm dünyaya duyurdu.
o günden bugüne tartışma sürüyor.
Tartışmaya İngiliz basını da katıldı.
Türkiye, mahkeme kararıyla tescillenmiş bir uyuşturucu kaçakçısı ülke konumuna sokulmak istendi.
Türkiye buna müstehak mı?
Tabii ki değil.
Ama aynı Türkiye'nin yıllardır uyuşturucu kaçakçılığı ile ilgili uyarılar aldığı da bir gerçek.
Uluslararası uyuşturucu trafiğinin yüzde 80'inin Türkiye üzerinden geçtiği biliniyor.
Özellikle ABD ve İngiltere'nin Türk hükümetinin sık sık dikkatini çektiği malum. Avrupa'ya sevk edilen uyuşturucuya Türk kaçakçıların hakimiyeti de yaygın bir kanı.
PKK'nın uyuşturucu ticareti ile beslendiği de biliniyor.
Susurluk'a düşen uyuşturucu gölgesinin de bardağı taşıran damla olduğu muhakkak.
Türkiye artık uyuşturucu konusunu kökten kazımalı.
Çetelerin iç yüzünü ortaya çıkartıp o alandaki uyuşturucu kanallarının kesildiğini de göstermeli.
Yoksa; biz haksız da bulsak iddialar, ithamlar Türkiye'yi de bazı politikacıları da, bizi de üzecek...