Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Son günler Türkiye için “milat” oldu. Son 10 gün Türkiye için acele yeni kararlar verilmesini gerektirecek göstergelerle geçti.
En önemlisi “çözüm süreci”nin bazıları tarafından “boş laf” olarak algılandığı anlaşıldı.
Abdullah Öcalan ne derse desin, bazı gruplar Türkiye’de bir iç savaş için donanıyor ve hazır olduğunu göstermek için yakıp yıkıyor. Adeta savaş provası yapıyor. Hem de yurdun batısında bile.
Son olaylar bunu gösterdi.
Halkın bilmediğini, görmediğini, haber alamadığını Türkiye’yi yıllardır idare edenler haber alamaz mı, göremez mi?
Alır, almalıdır.
Görür, görmelidir.
Ama ne yazık ki idarecilerimiz de halk gibi boş bulundu, olaylar karşısında hazırlıksız, habersiz yakalandı.
Yoksa 38 kişi ölür, bu kadar yakıp yıkma olur muydu?
Bu durum gelecek için “tehlike çanları çalıyor”, anlamına gelmez mi?
Gelir.
Ve Ankara’nın “reform” gibi etkili ve acele kararlar alması gerekir.
***
Muhalefet de bu son olaylarda iyi not almadı, sınıfta kaldı.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin propaganda döneminde Demirtaş iyi izlenim bırakmıştı.
Benim çok yakınım bir hanım senelerce CHP’ye oy verdiği halde, “Bu seçim Demirtaş’a mı acaba oyumu versem” diye düşünüyordu.
Yani Demirtaş’ın birlik, beraberlik kokan konuşmaları halkı, oy verse de vermese de, onun lehinde etkilemişti.
“Türkiye solu, genç bir lider kazandı mı?” sorusu zihinlerde doğmuştu.
Ama bu izlenimin yanlış olduğu çok çabuk anlaşıldı.
Demirtaş kazandığını, “herkesi sokağa davet edince” kaybetti. Bu sokağa davet edilenler çözüm sürecine suikast düzenliyorlardı. Kaos yaratma amacı güdüyorlardı.
O nedenle, vurup kırmanın, yakmanın, öldürmenin, yağmanın sorumlularından biri Demirtaş sayıldı.
Çünkü muhalefet etmek başka, yurdu savaş alanına çevirmek başka değil miydi?
Yapılanların barışla, özgürlükle, eşitlikle, demokrasiyle ne alakası vardı?..
***
Böyle anlarda partilerin ortak hareket etmesi beklenir.
Felaket bitince partiler yine kozlarını paylaşmaya başlarlar. Yani herkes kendi yoluna...
Ama CHP bu büyüklüğü gösteremedi.
Belki CHP demek yanlış olur, daha doğrusu Kılıçdaroğlu bu sorumluluğu gösteremedi, demek daha doğru olur.
Cumhurbaşkanı adayını, (çatı adayı) bile parti yetkililerinden saklayan Kılıçdaroğlu, bu ayaklanma karşıtı politikayı da kendi belirledi, zannederim.
Yoksa CHP, içeriği acemice olan yeni tezkere acayipliğini ortaya koymazdı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin, Rusya’nın, Çin’in, İran’ın ve de ABD’nin tutumunu dikkate alırdı. Üstelik Kobani, Türk askerini istemiyorken.
Zaten bu salı da grupta Kılıçdaroğlu boş konuştu.
Ülkenin bu kadar derdi varken o kendi derdiyle, Erdoğan ve Davutoğlu ile uğraştı.
Yani her zamanki gibi kolayı seçti.
***
Zararın neresinden dönülse kârdır.
Şimdi partiler muhtemel iç savaşa karşı bir araya gelmeli.
Düşmanın uyuduğu onları kandırmasın, ilk fırsatta uyanıp daha feci sahnelerin oyuncusu olacaklardır. Onların nihai amacı Türkiye’yi bölmektir. Bu bir kez daha ortaya çıktı.
Oysa Kürt kökenli kardeşlerimizin pek çoğu onları desteklemiyor, sandıktan çıkan oylar bunu gösteriyor.
Partiler şimdi birleşmeli, kalıcı ve ortak tedbir alınmasına önayak olmalı, yoksa çok geç olacak...

Haberin Devamı

76 MİLYON
Bir yanlış var

Haberin Devamı

Burada bir yanlış var.
Bu yanlışı “çözüm süreci”ni baltalamakla bazı PKK’cılar, bazı provokatörler yapıyor.
Son 10 günlük yakıp yıkma, öldürme terörünü PKK yapıyorsa, nazarı olarak, “Türkiye, Kürtler lehine veya Kürtlerle beraber IŞİD’e karşı nasıl harekât yapsın?” diyenler, böyle düşünenler çıkmaz mı?
Bu düşünce Türkiye aleyhine, 76 milyonun aleyhine değil mi?
Çünkü Kürtlerle bizim ayrımız gayrımız olamaz, Kürt kökenliler bizim kardeşimizdir. Onların yurt dışındaki akrabaları da bizim akrabalarımız. Başka türlü düşünülemez.
76 milyon bir ve beraberdir. PKK bunu da düşünmeli, dikkate almalı.

Haberin Devamı

ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ...

- “Herkesin birbirinin kuyusunu kazdığı şehir.”
Ankara mı?
- Sigortalar terör teminatını durdurdu.
Demek ki terör arttı.
- “Gürültü içinde sükûnetle dolaşıyoruz.”
Anlayan beri gelsin.
- Kobani’den 545 yaralı geldi.
Yine de yaranamıyoruz.
- “Kobani, Türk askeri istemiyor.”
Kılıçdaroğlu’nun kulağı çınlasın.
- Molotof atan, okul yakan şimdi yandı.
Geç kalındı bile.
- PKK ile IŞİD’in ne farkı var?
Erdoğan’ın cevabı da bu soruda.
- “Kazanmayı unuttuk.”
Unutturan Terim görevde kalacak mı?
- Bahçeli: İstanbul’da bağırmak kolaydır.
Kılıçdaroğlu’na mı söylüyor acaba?