Emeklilik yaşı yukarı çekilsin, tabii çekilsin, ama yalnız bununla SSK'nın sorunları çözümlenebilir mi?
Hayır.
Anlayış değişmedikçe emeklilik yaşı 100 olsa neye yarar?
SSK'nın iflasında yaş sınırının belki çok önemli rolü var, ama onun kadar önemli başka unsurların da rolleri yok mu?
Yıllardır çalışandan kesilen paraların har vurulup harman savrulması bu iflasta önemli bir etken değil mi?
Ve neden bu savurganlığı yapanlara, SSK'nın iflasına neden olanlara bugüne kadar hiçbir müeyyide uygulanmıyor?
Müeyyide hep çalışana, emekliye çıkartılıyor.
Emekli olan kendi parasıyla rezil oluyor, horlanıyor, sürünme sınırında bir gelire mahkum ediliyor.
* * *
İŞTE çok küçük bir örnek:
Refahyol döneminde 16 Mayıs 1997 tarihinde çıkarılan yasayla özel sektörün 100 trilyon liralık, kamu kesiminin de 200 trilyon liralık sigorta prim borcu affediliyor. Sonuçta SSK'nın 300 trilyon liralık alacağı silinmiş oluyor.
Oysa 1997 bütçesine "SSK'nın açığı" için 280 trilyon liralık ödenek konuyor. Prim borcu affedilmeyip tahsil edilseydi bütçeden SSK'ya herhangi bir aktarmaya gerek kalmayacaktı.
Yani devlet işçinin parasının gaspına göz yumuyor, SSK'ya olan prim borçlarını siliyor, göz yumduklarının yerine de ödemeyi kendisi yapıyor.
Bunun adına da SSK'ya devlet yardımı oluyor. SSK'nın iflası oluyor.
* * *
YILLARDIR bu köşede söylediklerimizi yine tekrarlayalım:
SSK'nın batma nedeninin başında para kaynaklarının yıllar boyu sağlıklı çalıştırılmaması geliyor. Çünkü SSK, kendi fonlarını değerlendirme açısından inisiyatif sahibi olamadı. İnisiyatifi elde tutan hükümetler, siyasiler, kurum fonlarını yıllar boyu devletin cari harcamalarında kullandı.
SSK'nın parası yıllardır piyasadaki normal faiz veren müesseselere değil, o zamanki düşük faizli devlet tahviline yatırıldı.
SSK, böylece uzun süre trilyonlarca lira faiz gelirinden yoksun bırakılmış oldu.
KİT'ler ve belediyeler her türlü cari harcama ve yatırım giderlerini yaptılar... Ama çalıştırdıkları işçilerin primlerine gelince bunu SSK'ya ödemediler. İşçinin SSK'da birikecek fonuna el koymuş oldular.
Bu, yıllarca böyle sürdü gitti.
Geç gelen bazı önlemler de kurtarıcı olamadı.
O yıllardaki kayıpların acısı şimdi çıkıyor.
Üstelik bu yaş sınırını da düşürenler, bugün yükseltelim diyen çıkarcı politikacılar değil mi?
Yaş sınırı DYP - CHP koalisyon hükümeti döneminde indirilmedi mi?
Yaş sınırı yükseltilsin, ama SSK'yı bu duruma getirenlerden de hiç olmazsa hesap sorulsun.
Sosyal güvenlik sisteminin çöküşünün nedenini yalnız "yaş"mış gibi gösteren kabiliyetsiz siyasiler, yöneticiler teşhir edilsin.
Notun notu...........
* 13 Haziran 1999 tarihinde İstanbul'da boyasız ve çatısız binaların ilkelliğinden söz etmiştik.
Anakent; İstanbul'da sıvasız, badanasız ev bırakmama kararı aldı.
Olumlu karar alkışlanır...
* Sayın Bolu Valisi, 18 Nisan 1999 tarihli yazımız üzerine Abant'ın yeniden ele alınıp tanzimine başlandığını haber verdi.
Abant sevenlere duyururum.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr