TÜRKİYE nereye gidiyor?
BU toplum hür ve serbest seçimlerden 408 gün sonra bu soruyu sormamalıydı.
Ama bugün soruyor.
65 milyon Türk, sorunları unutmuş bir avuç politikacının hesaplaşmasının doğurduğu milli felaketi seyrediyor. Üzülerek, ağlayarak.
Türkiye'nin öncelikleri bir kenara itildi.
Oysa hükümetlerin görevi sorun çözmektir, sorun yaratmak değil.
Ama bugün bakıyoruz o yumuşak görünümlü Erbakan bile partisinin militanlarına taviz verircesine sorunları bırakmış, ülkeyi bölen konuların peşinde.
Altyapısı yapılmamış, uzlaşma arayışına girilmemiş, diğer partilerle ve liderlerle konuşulmamış, görüşülmemiş konuları yara kaşır gibi gündeme getirmek ne anlama gelir?
Bu, bölücülük değil de nedir?
Bugün bu sakat tutumu sağduyulu RP'liler nasıl önleyemiyor, hayrettir.
Kurban derisi, türban, resmi dairelerde tesettür, Hacca karayolu ile gidiş; Türkiye'nin acil sorunları bunlar mı?
Refah'a ait "milis gücü" oluşturmak, Sincan'da "şeriat bayramı" ilan etmek ülkeye de, Refah'a da ne kazandırır, ne kaybettirir?
Bunun hesabını yapan var mı?
* * *
REFAH kitle partisi olmak istiyorsa, tüm Türk vatandaşlarını kucaklamanın faziletine inanıyorsa, merkez sağın boşluğunu bir nebze de olsa doldurma amacını taşıyorsa bu derece sorumsuz hareket edemez, etmemelidir.
Diyarbakır'da çamurlar içinde ekmek kapışan vatandaşlar Refah'a bir şey ifade etmiyor mu?
"Ekonomi iyiye gidiyor" sloganları, enflasyon altında ezilen milyonların çığlığını bastıramaz. Bakın ocak ayının enflasyon rakamı 5.9 çıktı.
Durum böyleyken RP'nin, RP'lilerin her gün yarattıkları tırmanış Türkiye'nin dengelerini alt üst etme görüntüsü veriyor.
RP, bardağı taşırmamak, sertliğin ters tepmesini önlemek sorumluluğunun da sahibidir. Çünkü o iktidardır. Olayları yaratanların partisi haline gelmemelidir.
Refah eğer 65 milyonun kabul ettiği bir parti olmak istiyorsa genç gazetecileri döven yandaşlarına sahip çıkma yolunu değil onları dışlama yolunu seçmelidir.
Sincan Belediye Başkanı'nı yalnız bırakmalıdır.
Türkiye'nin çözüm bekleyen ve geçmiş gelecek kuşaklarını ilgilendiren hayati konuları dururken, tepki çekecek zamansız, yersiz ve haksız konuları gündeme getirmek RP'nin de, ülkenin de yararına sonuç verebilir mi?
* * *
BAKIN birkaç gündür dünyanın kalbi Davos'ta atıyor.
Erbakan'ın "kardeşimiz" dediği ülkelerin temsilcileri de orada.
Orada olmayan yalnız Türkiye.
Özal döneminde Türkiye Davos'ta konuşulurken salonları doldurup taşıran dinleyiciler artık ortada yok.
Önceki gün Türkiye'yi anlatan bir - iki gayriresmi iyi niyetli konuşmacıyı salonda ancak 15 - 20 yabancının dinleme nezaketini göstermesi acıdır.
Bir dünya devi, bölgesinin lideri, Adriyatik'ten Çin Seddi'ne koşan, ikibinli yıllarda İtalya'yı yakalayıp geçecek olan Türkiye hayal artık.
Türkiye iç kavgalar nedeniyle dışarıda siliniyor, etkinliğini bir yana bırakın, varlığını kaybediyor.
Bunda Refah'ın yanlış ve yalnız politikasının, Türkiye'nin gerçeklerini görmeyen politikasının payı var.
Türkiye bu kötü gidişe müstahak mı?
Hayır...
"Milli mutabakat hükümeti", olmazsa "Refah dışı yeni bir koalisyon" bu kötü gidişe dur diyebilecek umutlar gibi görünüyor.