Seçimlerden önce sertliği marifet sayan bazı ileri gelen partililer, onların yeteneksiz akıl hocaları ve sonradan partici olan bazıları, seçim sonuçlarını görünce yelkenleri suya indirdiler. Ağız değiştirdiler.
Bu, onların tabiatının değiştiğini, normale döndüklerini gösteriyorsa sevinmek gerekir.
Türkiye'nin kavgaya prim vermediğinin en önemli ve tarihi göstergesi bu seçim oldu.
Bazıları buna "hayır" demenin gerekçesini; "MHP de kavgacı bir parti değil mi?" diyerek göstermek istiyor.
Ama o gözle bakınca, Devlet Bahçeli'nin liderliğindeki MHP'nin, o MHP olmadığını, hiç olmazsa bu aşamada söylemek yanlış olmaz. Artık ona "merkez parti" gözüyle bakmak mümkün. Tabii bu kanaati tekzip eden bir durum doğmadıkça...
Türkiye siyasal yaşamında Refah Partisi önemli bir örnektir.
Milli politikaların aksine, toplumun arzu ve beklentilerinin dışında, çağa ve çağdaşlığa uymayan, kavgacı bir görüntü çizmek başarısızlığın ta kendisidir.
Bundan ders almayan, Türkiye'de uzun süre politika yapamaz.
* * *
BAZI dış çevrelerin, DSP ile MHP'nin yükselişinin Türkiye'nin Batı'yla ilişkilerini olumsuz etkileyeceği görüşüne ağırlık verdikleri görülüyor.
Henüz hükümet bile kurulmadan, koalisyon partileri belli olmadan, hükümet programı ortaya çıkmadan yapılan bu yorumlar için "önyargılı" olmasa bile "aceleci" demek yerinde olmaz mı?
O çevrelere göre; "DSP'nin birinci, MHP'nin ikinci parti olduğu Türkiye'de özellikle Güneydoğu sorunu, Kıbrıs sorunu ve Yunanistan'la ilişkiler konusunda mesafe almak artık zorlaşmıştır."
Herhalde bu olumsuzluğu dile getirenler bu üç konunun da Türkiye'nin milli meseleleri olduğunu bilmiyorlar.
Türkiye'nin milli sorunlarından taviz vermesi hiçbir partinin iktidarında mümkün değildir. Ama, Türkiye'nin çıkarlarını göz ardı edip uzlaşmaz tutumlar takınmak da hiçbir partinin girişeceği davranış olamaz.
Yeter ki Batı, bu konularda Türkiye'nin görüşlerine yakın doğrultuda çözüm önerilerinde bulunsun.
Örneğin; Kıbrıs Rum kesimiyle AB ortaklık görüşmelerinin, Türkiye'ye rağmen sürdürülmesine, hangi Türk hükümeti karşı çıkmaz ki...
Avrupa, Güneydoğu sorunu ile ilgili olarak ileri sürdüğü "azınlık" iddiasından da vazgeçmelidir.
Seçimlerde HADEP'in aldığı oyun ancak % 4'leri bulmuş olması bile Batı'ya bu yönde bir işaret değil mi?
Apo davası konusunda da bazı Avrupa ülkeleri yönetimlerinin, özellikle de İtalya'nın takındığı tavrı, küstah tutumu hangi Türk hükümeti sineye çekebilir?
Türkiye ile problem istenmiyorsa, Avrupa tutumunda titiz olmalıdır. Yoksa doğacak sorunların sorumluluğunu bu seçimden çıkan tabloda aramak yanlış olacaktır.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr
Tunca Bengin
Trump-Musk-Derin Devlet üçgeni...
9 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yeni mezuna GSS borcu 2 yıl yok
9 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Bayram notları ve bayramlaşmalar
9 Haziran 2025
Hakkı Öcal
Netanyahu’nun intikamı çok acı olacak
9 Haziran 2025
Dr. Demet Erciyes
Çok uyku akıl sağlığını bozabilir mi?
9 Haziran 2025