HAVA KİRLİLİĞİ İLE SAVAŞMAK GEREK

17 Aralık 2017

Havadaki kurşun, kadmiyum, nikel, civa gibi ağır metaller ve asbest oranındaki artış vücutta toksik yani zehir etkisi göstererek çeşitli hastalıklara ve kanserlere yol açabilir

Aralık ayının üçüncü haftası, her sene hava kirliliğine dikkat çekmek üzere “Hava Kirliliği ile Savaş Haftası” olarak kutlanır. Hava kirliliği, sağlığımızı doğrudan etkilediği için “çevre kirliliği”nden söz ederken hava kirliliği ön planda olmalıdır.

Hava dendiğinde hepimizin aklına hemen oksijen gelir oysa soluduğumuz hava sadece oksijen içermez. Normal şartlarda havanın, yüzde 20.95’i oksijen, yüzde 78.09’u azot, yüzde 0.93’ü argon ve yüzde 0,04’ü karbondioksitdir. Ayrıca hava, deniz seviyesinde yüzde 1, genel atmosferde ise yüzde 0.4 oranda su buharı içerir. Bu gazlardaki denge tüm canlılar için önemlidir. Hayatımızı sürdürmek için vazgeçilmez olan güneşin zararlı etkilerinden korunmak, canlılığın devamının bir belirtisi olan fotosentezin gerçekleşmesi için belirli oranda bu gazlara ihtiyaç vardır.

Hava kirliliğin sebepleri

Bu gazların oranını değiştirerek hava kirliliğine neden olanlar, ağırlıklı olarak tozlar, kimyasal gazlar (zehirli gazlar) ve biyolojik moleküllerdir. Volkanik faaliyetler esnasında

Yazının Devamı

YAŞLANMAYI GECİKTİREN SEBEPLER

10 Aralık 2017

Yaşlanmaya yol açan telomer kısalmasına neler sebep olur? Aslında sağlıklı yaşam için tavsiye edilenler telomer kısalmasına yani yaşlanmaya da engel olmaktadır. Yapılan araştırmalar spor yapmanın, fiziksel aktivitedeki artışın telomer uzunluğuna olumlu etkisi olduğunu göstermiştir.

Stresin yaşantımıza ve bünyemize olan olumsuz etkisi bilinmektedir. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki stres aynı zamanda yaşlanmayı da tetiklemekte ve telomer kısalmasına yol açmaktadır. Stresle baş edebilmek için yoga, meditasyon gibi rahatlatıcı aktiviteler aynı zamanda gençleşmeye yarayan telomer artışını da sağlamaktadır. Yaşlanma karşıtı ve sağlıklı yaşam üzerine çalışmalarıyla ünlü profesör Dean Ornish’in 2008 yılında “The Lancet Oncology” dergisinde yayımlanan, düşük riskli prostat kanserli 30 erkek üzerinde yaptığı araştırmada yaşam tarzındaki değişikliklerle telomeraz aktivitesinde ve dolayısıyla da telomer uzunluğunda artış sağlamaktadır. Bu sonuç kanda LDL kolesterol düzeyindeki düşüşle de anlamlı derecede paralel olarak ilerler.

Genç kalmak için fizik aktivitemizi arttıracağız, spor yapacağız, yoga ve meditasyondan da yardım alarak stresle baş etmeyi öğreneceğiz. Bu tür fizik

Yazının Devamı

Yaşlanmanın tedavisi!

3 Aralık 2017

Bilim dünyası gençliğin sürekliliğinin sağlanabileceği sinyallerini vermekte. Ancak henüz araştırma sürecinde olan bu konu bazı riskleri de beraberinde getiriyor...

Geçen hafta kromozomlardaki telomer uzunluğunun hücre yaşlanmasıyla olan ilişkisine değinmiştim. Hücreler bölündükçe ve yaşlandıkça telomerleri kısalır. DNA sarmalının ucunda bulunan bu koruyucu parçacıklar aynı zamanda DNA hasarını ve genetik bozulmayı da önler. Yaş ve yaşam şeklinin etkilediği telomer kısalması, yaşa bağlı sağlık sorunlarının da önemli bir sebebi olarak görülür.

Blackburn, Greider ve Szostak’a 2009 yılında Tıp/Fizyoloji dalında Nobel Ödülü kazandıran kromozomların telomerler ve telomeraz enzimiyle nasıl korunduğuna ilişkin çalışmaları telomerazı aktive etmekle telomer kısalmasının yavaşlatılıp durdurulabildiği hatta yeniden uzamasına yardımcı olunabileceğini anlamaya imkan vermiştir.

Telomeraz aktivitesiyle ilgili pek çok çalışma yapan Maria Blasco ise doğal telomeraz aktivitesini artırarak yaşamı uzatmanın, yaşlanmayı engellemenin mümkün olduğunu söylemektedir. Benzer şekilde araştırmalar yapan bilim adamlarından De Pinho ise fareler üzerinde yaptığı çalışmada telomeraz enzimi artışını sağlayarak

Yazının Devamı

Gençliğin sırrı telomerde gizli

26 Kasım 2017

Yaşlanmayı durdurmak hatta zamanı geriye çevirip daha da gençleşmek herkesin hayali olabilir. Bunu gerçekleştirmek için türlü müdahaleler ve ameliyatlara maruz kalmak da gerekmeyebilir. Çünkü bu tür işlemler çoğunlukla doğallıktan uzaklaştırdığı için tam aksi daha acayip ve çirkin görünmeye de sebep olabiliyor. Oysa tüm hücrelerin yenilenmesi ve gençleşmesiyle organların tümünün aktivitesinin eski gücüne ve özelliklerine kavuşması mümkün olabilir. Buraya kadar sanki bilim kurgu bir olaydan bahsediyormuşuz gibi geliyor olmalı. Hatta 1922’de F. Scott Fitzgerald’ın yazdığı kısa öyküden uyarlanmış 2008 yılında Eric Roth’un senaryosunu yazıp David Fincher’ın yönettiği “Benjamin Button’ın Garip Hikayesi” adlı filmi hatırlatıyor olabilir.

Zaman geçtikçe neden yaşlanırız, bu programlanma nasıl olmuştur? İnsan embriyo halinden giderek doğacak çocuğa daha sonra da bir erişkine dönüşür, büyür, yaşlanır ve ölür; bu doğanın bir kanunu. Bu gelişme, yaşlanma nasıl oluyor? Bilimsel incelemelerle saptanan bir olay bu elbette. Bu olayı 1961 yılında Prof. Leonard Hayflick tarafından ortaya konulan “Hayflick limiti” teorisi ile açıklayabiliriz. Prof. Hayflick’e göre hücreler tekrar tekrar belirli

Yazının Devamı

Reflüsü olan dikkat etsin

19 Kasım 2017

Sigara ya da alkol gibi kötü alışkanlıklarla birlikte yastıksız ve karın üstü uyumak gibi alışkanlıklar reflünüzü şiddetlendirebilir. Reflüsü olanların turşu, narenciye gibi asitli yiyeceklerden de uzak durması gerekir.

Reflünün anlamından ve ne gibi şikayetlere sebep olabileceğinden bahsetmiştim. Bu sefer reflünün sebeplerinden bahsetmek istiyorum. Bu sebeplerden kaçınmak kendimizi reflüye karşı korumada bize yardımcı olacaktır.

Yemek borusunun alt kısmında bulunan fizyolojik kapak mekanizmasının bozulması daha doğrusu mevcut basıncın azalması reflünün sebeplerinden biridir. Normalde 15-30 mmHg olan basınç reflü hastalarında 10mmHg ya da daha aşağı düşmüştür. Sigara ve diğer tüm tütün ürünleri yemek borusu ile mide arasındaki geriye akışı engelleyen mekanizmanın çalışmasını olumsuz yönde etkiler. Tütün ürünleri ve alkol arada kapak vazifesi gören kas mekanizmasının kapanma basıncını düşürerek geriye akışa sebep olur. Ayrıca sigaranın mide asidini artırıcı etkisi reflüyü de artıracaktır. Alkol ise yiyeceklerin midede kalış süresini uzatır. Midenin boşalması gecikir. Böylece mide içi basıncının uzun süre yüksek kalması reflünün de artmasına sebep olur. Kilo artışı ve özellikle karın

Yazının Devamı

İnatçı öksürüğün sebepleri

12 Kasım 2017

Öksürüğün pek çok sebebi olabilir. Özellikle soğuk günlerin başladığı bu dönemde artış gösteren solunum yolu hastalıkları ilk akla gelen sebeptir. Ancak benzer şekilde sonbahara rastlayan aylarda mide şikayetlerinin de arttığını unutmamak gerekir. Ayrıca tıpta biri varsa diğeri yoktur gibi bir kural yoktur, yani ikisi de bir arada olabilir.

Savunma mekanizması

Geriye akış manasına gelen reflux kelimesinden dilimize geçen reflü midenin asit içeriğinin yemek borusuna doğru akması demektir. Tıptaki tam tanımı gastro (mide)-osefajeyal (yemek borusu) reflü olarak geçer. Normalde yemek borusunun mideyle birleştiği yerde bu geri kaçışı engelleyecek bir mekanizma vardır. Bazı durumlarda bu mekanizma iyi çalışmaz ve asit geri kaçar. Yediğimiz gıdaları sindirmeye yardımcı olan bu asitli içerik mide duvarının özelliği sebebiyle ona zarar vermez ancak bu aside göre özelleşmemiş dokuları son derece tahriş eder, şikayete yol açar. Bu şikayet ayakta veya oturur vaziyette iken basit bir ekşime ve yanma şeklindedir. Beraberinde yutma güçlüğü, geğirme, seste değişiklik olabilir.

Yatar vaziyete geçince yerçekiminin doğal etkisiyle asidin geriye kaçışı ve çok daha yukarılara gidişi kolaylaşır. Birbirine

Yazının Devamı

Hipotiroidinin sebepleri

5 Kasım 2017

Tiroit bezinin az çalışmasının nedenlerinden biri otoimmün bir hastalık olan Hashimoto tiroiditir. Bununla beraber iyot yetersizliği, sigara kullanımı, hamilelik de bu hastalığa neden olur.

Tiroit bezinin az çalışması anlamına gelen hipotiroidinin en sık nedeni Hashimoto tiroiditidir. Otoimmün yani bağışıklık sistemiyle alakalı bir hastalıktır. 1912 yılında Japon bilim adamı Akira Hashimoto tarafından tanımlanan bu hastalıkta nedeni bilinmeyen bir şekilde vücut kendi tiroit dokusunu yabancı doku olarak algılayıp onu yok etmek üzere antikor oluşturmaya başlar. Sonuçta tiroit bezinde iltihap hücresi birikir, tiroit hücreleri tahrip olup azalınca bez küçülür, hormon yapacak hücre kalmaz. Hashimoto hastalığı başlangıcında tiroit bezinde büyüme gözlenir. Yani guatr vardır. İlerleyen zamanda tiroit bezi devam eden tahrip nedeniyle yıllar içinde küçülür. Bu hastalıkta genetik geçiş söz konusudur. Hashimoto hastalarının yüzde 95’i kadındır. Tüm yaşlarda ortaya çıksa da 30-50 yaş arasında daha sık gözlenir. Hashimoto tipi tiroit iltihabını yok edecek bir tedavi şekli veya hastalığı tamamen ortadan kaldıracak bir tedavi yolu yoktur. Yapılan tedavi sadece guatr ve tiroit bezi yetmezliği varsa

Yazının Devamı

Hipotiroidinin belirtileri

29 Ekim 2017

Tiroit bezi az çalıştığı zaman daha düşük miktarda tiroit hormonu salgılar. Tıptaki adıyla hipotiroidi olarak adlandırılan bu durum tüm metabolizmayı etkiler, tiroit hormon düzeyi düşük olunca vücuttaki hücrelerin aktivitelerinde yavaşlama başlar. Hipotiroidinin tanısı kanda bakılan tiroit hormon düzeyinin düşük olması ve TSH (Tiroidi stimüle eden hormon) düzeyinin yüksek olması ile kolayca konur. Ancak belirtileri de bazen hemen tanıyı koydurucu şekilde olabilir. Dilerseniz yine olay kahramanımız bir hanımın şikayetleri üzerinden gidelim: Hastamız aşırı halsizlik ve sürekli uyku halinden şikayetçi. Çabuk yoruluyor, konsantrasyon güçlüğü çekiyor, zaman zaman ani öfke patlamaları geçiriyor ve depresyona eğilimi var. Diyet yapmasına rağmen kilo veremiyor. Kronik kabızlıktan şikayetçi. Adet düzensizliği var. Daha önce birkaç kez düşük yapmış. Saçları dökülüyor, cildi kuru ve hep çok üşüyor. Göz kapakları şiş, vücudunda sert ve parmakla basıldığı zaman çukur (godet) bırakmayan ödem var. Tüm bu belirtileri depresyon, kansızlık, vitamin eksikliği, mevsim değişikliği gibi sebeplere bağlayıp kendini ezbere vitamin, mineral bombardımanına tutuyor. Antidepresanlarla beraber esas sebebi

Yazının Devamı