Dr. Hakan Tartan

Dr. Hakan Tartan

hakantartan35@gmail.com

Tüm Yazıları

Eğitim ve organik tarım çiftliği Narköy’ün kurucusu Nardane Kuşçu, hem atalık tohum hem de bilgi biriktirip gelecek nesillere aktarıyor. Tohum ana Kuşçu, “Atalık tohumlar susuz tarımı bilir. Bu tohumların ürünüyle yetişenler daha sağlıklı olur” diyor.

Türkiye’de geçmişinde ‘en başarılı sosyal girişimci’ olma onuru… Bıkmadan usanmadan ‘toprağa sevgi ve saygı’… Aşık Veysel’in deyimiyle “Bir çekirdek verdim/dört bostan verdi” doğurganlığındaki toprağa emek… Sağlıklı, organik, ekolojik, kendi kendine yeten bir yaşamın ipuçları… 1200’den fazla atalık tohum ile ‘umudun yeşermesi’… Kocaeli Kandıra’da ‘uçan kuşun kanadından’ Narköy mucizesi. Belki de okul kitaplarında öğrendiğimiz ama sonra unuttuğumuz ‘kendi kendine yeten  

Haberin Devamı

7 dünya ülkesinden biri Türkiye’ adımı…  

Öyle güzel, öyle değerli ki Nardane Kuşçu Ana’nın biriktirdikleri… Çiftlik evinde babaanne, büyükbaba ve anneyle ekim dikim çabaları. Daha küçücük bir çocukken yepyeni bitkileri yetiştirme denemeleri. Anne farklı bir dokuma yaptığında, denediğinde bunu nerden öğrendiği sorulunca, dudaklarından dökülen, “Uçan kuşun kanadından” sözcükleri… 

Merak, keşif, deneme… Sonra modelleme... 6-7 yaşından beri tohum topluyor. Köyden getirdiği tohumları teneke kutulara ekiyor önce. Geleceğe sadece umut değil, bereket de aşılıyor. 

Gururumuz Köy Enstitüsü mezunu öğretmenlerin yetiştiği 1972 mezunu bir ilkokul öğretmeni o aslında. 42 yıl emek, eğitim… 

O günleri anlatırken, “Okulumuzda tarım dersi diğer derslerimiz kadar değerliydi. Bahçemizi kendimiz eker, diker, bakardık ve oradan gelen gelirle okulumuzun bazı masrafları karşılanırdı. Öğretmenlik yaptığımız okullarda da öğrencilerle bahçeler kurduk. Uygulama çok önemliydi. Eğitimin mayası da buradan” diyor. 

Tohum Ana umudun adı

Doğa öğretmenim oldu 

Her yerde köylere, üretici ve köylü pazarlarına gitti. Dedelerle, ninelerle sohbet etti, alışveriş yaptı. Tohumlar topladı, sonra onları temiz topraklarda yağmur sularıyla yetiştirdi. Şunları anlatıyor: 

“Atalık tohumlar susuz tarımı bilir. Gittiğiniz coğrafyayı ve insan yapısını tanımak önemli. Eskiden ne ekilirdi, dikilirdi, hayvancılık, arıcılık yapılır mıydı, ne zaman ne ekeceklerini nasıl bilirlerdi, önemli araştırma konularımdı. Tohumların büyük çoğunluğu kadın eliyle toplanır, devam ettirilir. Bu sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada böyledir. Kadınlar monokültür tarım yapmaz. Öncelikle evinin, köyünün, savaş zamanı ise cephedeki çocuğunun ihtiyacını karşılamak, gelecek nesillere öğretip tohum bırakmak üzere yapar. Çocukluğumda yaylaya giderdik. Yaylaya bizimle gelen büyüklerimizden dağları, ormanları, çalıları, yenilebilen yabani meyveleri, kendi sakızımızı, oyuncaklarımızı yapmayı öğrendik. Doğal özgüven ve ekolojik okur yazarlık böyle oluşuyormuş. Doğa en büyük ve daimi öğretmenim oldu.” 

Haberin Devamı

Sonra Narköy düşünün gerçek olması...  

Bir eğitim ve organik tarım çiftliği. Adalet, sevgi ve özgürlükle kurulan, tarıma ve doğaya yakın, sevgi odaklı bir dünya düzeni.  

Bir yenileşme modeli.  

Tohum Ana umudun adı

“Çocukların koşma, oynama, merak, keşif, sosyalleşme haklarının ellerinde alınmaya başlanması, ekosistemin hızla bozulmaya başlaması” birbirini tetikleyen bir süreç Nardane Hoca’ya göre. Şu anda 1200 çeşit ata tohumu var, Nardane Kuşçu’nun. Ayrıca iklim değişikliğini doğada görerek anlamak için deneme yapılan da 200 çeşit civarında tohum.  

Haberin Devamı

Bu istekler gerçek olsa… 

Tohumculuk yasasının değiştirilmesini, okullarda tarım bahçeleri kurulmasını, öğretmenler ve çocukların birlikte üretim ve kompost(gübre) yapmasını, yağmur sularının toplanıp sulamada kullanılmasını, evlerde tohum üretimi yapılmasını, devletin kurumlarının ve ziraat odalarının toprak ve su analizlerini ücretsiz, destek amaçlı gerçekleştirmesini, boş kalan tarım arazilerinin Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı üretici ve çiftçilere verilerek ekim yapılmasını, devletin kurumlarının karbon ve su ayak izlerini açıklayarak ekolojik sistemin kurtarılması adına öncülük yapmasını, kadın emeğinin daha yoğun ve güçlü desteklenmesini istiyor. 

Bir Hoca’nın, bir üreticinin, bir kadının manifestosu aslında bu istekler. Akılcı, mantıklı ve doğru hedefleri ortaya koyan… 

7 Şubat 1920’de İzmir’de duyurulan, yayınlanan Misak-ı Milli, Misak-ı Maarif, Misak-ı Ziraat, Misak-ı Sanayi belgelerini hep okumak gerektiğinin altını çiziyor ve ekliyor: “Tarımda verimliliği sadece kilo-ton bazında değil, içerik verimliliği bazında da düşünmeliyiz. Ayrıca atalık tohumdan, doğru şekilde üretilmiş, içeriği de verimli gıdalarla beslenen çocuklar, büyükler daha sağlıklı olur, hastalar daha kolay iyileşir. Sağlık giderleri azalır. Devlet kurumları, çiftçiler ve yurttaşlar, bu konuda yeni buluşlar yapanlar, çözüm üretenlerle her anlamda şeffaf ilişkiler içinde olmalı. Ormanlar, tarım alanları, suların temiz kalması, kentsel tarımın da ciddiye alınması gerekir.”  

Yörük kültürü ile büyümüş saygın bir Türk öğretmeni... Araştıran, deneyen, üreten bir girişimci... Tohum ana, bereketli bir çiftçi. Eli öpülesi bir Türk kadını. Saygıyla Hocam... 

Bu zeytin alınır!

Akhisar zeytini de, zeytinyağı da ünlü. Lezzetli, sağlıklı ve kaliteli. Üstelik hem zeytin üreticilerinin hem de Ticaret ve Sanayi Odası’nın girişimleri ile hep daha iyiye gidiyor. Akhisar’ın tuzsuz kuru sele zeytini de bir efsanedir. Farklı bir lezzet, damakta kalan bir güzel tat. Üstelik kalp, tansiyon, böbrek ve benzeri rahatsızlıkları olanlar için de sorunsuz. Elbette doktor onayı ile.  Şimdi Akhisar’ın kuru sele tuzsuz zeytini zamanı. Üstelik ta Akhisar’a gitmeye de gerek yok.
Birçok firma internet üzerinden ürün yolluyor.

Tohum Ana umudun adı

Zeytinyağında yol kenarı ve internet uyarısı

Zeytinyağı zenginliğimiz. Bu toprakların kadim meyvesi. Bereket, bolluk, sağlık, şifa. Zeytinyağı her şey demek. Büyüyen ve gelişen bu sektörün en büyük sıkıntısı ‘gıda güvenliği‘. Zeytinyağında o kadar çok taklit ve tağşiş var ki. Özellikle de korsan satıcılarda ve internet üzerinden yapılan satışlarda. Ayçiçek, tohum ve bitkisel rafine karışım yağlardan başka sağlıksız katkılara varıncaya kadar o kadar  çok hile! Aslında insan sağlığı ile oynanıyor. 

Sektörün saygın isimlerinden aynı zamanda Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Başkanı Dr. Mustafa Tan, şunları anlattı: “Yol kenarlarındaki satışlar kuşku dolu. Üretici adına satılıyor, deniyor, ama hiçbir kaydı, kontrolü yok. İnternetten satışlarda da sorun var. Fiyatlar ucuz gibi. Ama ne, belli değil. İşletme kayıt numarasını giriyorsunuz ya sahte çıkıyor ya da telefona bile ulaşamıyorsunuz. Tarım Bakanlığımız da kontrolleri genelde üretim izni olanlara yapıyor. Orada sıkıntı yok. Asıl sorun yol kenarlarında, sahte belgelerle internetten satış yapanlarda. Yurttaşımızı bu anlamda da korumalıyız.” 

Tohum Ana umudun adı

Söz uçar, yazı kalır

20 Mayıs 2021’de yazmıştım, “Daha kıt, daha kurak, daha pahalı” diye. Bir yıl sonra yaşadığımız tablo bu. Aslında bir medyumluk değil, benim yaptığım. Sadece saygın kurum ve kuruluşların, değerli bilim insanları ve araştırmacıların çalışmalarını yorumlamak, ciddiye almak. Gelecek 30 yıl içinde daha zor günlerin bizi beklediğini de söylemeliyim. Onun için küresel iklim krizini ciddiye almak, gıda israfını önlemek, tarımsal üretimi geliştirmek ve artırmak, su konusunda azami tasarrufa başlamak gerek. Tepeden tırnağa… Devlet, millet ve yerel yönetim ele ele… Çünkü bu değerleri yeniden kazanmak zor. Parayla satın almak da… 13 Mayıs 2021’de yazdığımı da unutmayalım: 700 milyon iklim göçmeni. Bugün Suriye, Irak ve Afganlı göçmenleri tartışırken, yarın sorunun daha büyüyeceğini de unutmayalım. Doğaya zarar verdiğimiz, dengeleri bozduğumuz, küresel ısınmayı sürekli artırdığımız için…

Tohum Ana umudun adı