Türk diş hekimliğinin kurucusu Prof. Dr. Halit Şazi

26 Mart 2017

Prof. Dr. Şevket Güngör Şatıroğlu

Prof. Dr. Şevket Güngör Şatıroğlu, Atatürk Erkek Lisesi’nin ardından İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdi. Histoloji ve Embriyoloji alanında uzman olan Prof. Dr. Şevket Güngör Şatıroğlu, 37 sene İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde hocalık yaptı. 20 seneye yakın kürsü başkanlığı da yapan Prof. Dr. Şevket Güngör Şatıroğlu, 2002 yılında üniversiteden emekli oldu. Prof. Dr. Şatıroğlu ayrıca, Türk Gençliğine Hizmet Vakfı Başkanı olarak çalışmalarına devam ediyor.


Ülkemizde bilimsel diş hekimliği ve diş mektebinin banisi büyük hoca Prof. Dr. Halit Şazi Kösemihal, 1896 yılında İstanbul’da doğmuştur. Babası, Samakollu Gazi Kösemihal oğullarından Şazi Bey’dir. Annesi Nafia hanım Mısır vekili Hacı Süleyman Ağa’nın torunu ve eski adliye mektupçusu Hatemi Efendi’nin kızıdır. İlköğretimini Beylerbeyi İptidaisi’nde ve Beyazid’daki Simkeşhane ilk mektebinde yapmıştır. 10 yaşında iken Galatasaray’a devama başlamıştır.
Okulda sınıfları başarı ile geçen ve hocalarının takdirlerini toplayan Halit Şazi; 1889 yılında Galatasaray’ın son sınıfında bulunuyordu. Tıbbiye’yi Askeriye’nin müsabaka imtihanını kazanıyor, birinci

Yazının Devamı

Mehmetçiğin Çanakkale Savaşı’nı kazandıran yüksek karakteri

18 Mart 2017

N. İSMET HERGÜNŞEN



Emekli Deniz Kurmay Albay. 1982’de Deniz Harp Okulu’ndan mezun olup, Deniz Kuvvetleri ‘ne katıldı. Muhrip, hücumbot ve fırkateyn sınıfı gemilerlerdeki görevlerinin ardından TCG Fatih Fırkateyni’nde komutanlık ve hücumbotlarda komodorluk yaptı. Halen Bahçeşehir Üniversitesi ve Deniz Ticaret Enstitüsü’nde dersler vermektedir.


Yazının Devamı

14 Mart Tıp Bayramı tarihçesi

14 Mart 2017

Prof. Dr. Cengiz KUDAY

Tıp Bayramı, ilk kez, 1. Dünya savaşı sonunda, İstanbul’un işgal edildiği günlerde, yabancı işgal kuvvetlerine karşı tıp öğrencilerinin bir tepkisi olarak 1919 yılında kutlandı. Günümüze kadar gelen bu 14 Mart kutlamaları, artık içinde bulunduğu haftayı da kapsayacak şekilde, “Sağlık Haftası” olarak kutlanıyor.

Tıbbın ilk insanla birlikte başladığı söylense de, genelde kabul görmüş olan ilk tıp büyüğü Aesculapius’dur. Kendisinden ilk kez İlyada’da Homeros bahsetmiştir: “Çağır Asklepios oğlunu, kusursuz hekimi” demektedir. Önce Zeus’un gazabıyla yıldırım çarpmasıyla öldürülen Asklepios daha sonra yine Zeus tarafından tıp tanrısı olarak ilan edilir. Tıp amblemlerinde yer eden, temeli doğu kültürüne dayanan ve tarihi M.Ö. 3000’ lere uzanan yılan figürü de, Asklepios ve onun asası ile bütünleşmiştir. Hatta Asklepios sözcüğünün grekçe “Askalabos” sözcüğünden geldiği söylenir ki, bu da yılan anlamına gelir. Ve Asklepios’un şifa veren gücünü yılandan aldığı, halkın da adaklarını Asklepios’a değil de bu yılana sunduğu söylenir. Öyle ya da böyle, yılanlı asası ile Asklepios tıp tarihinin önemli dönemeçlerinden birini tutan bir sembol olarak yerini almıştır.

Mitolojiden

Yazının Devamı

8 Mart’ta erkekler konuşmasın

8 Mart 2017

Kadın haklarının savunmasını sürekli erkeklerden beklemek, çok büyük acizliktir. Erkek siyasetçiler, yazarlar, sanatçılar bu özel günden vazife çıkartıp ahkam kesmesin. Kadınlar kendilerini savunamıyorsa, sonuçlarına katlanabilir ama erkeklerden savunma beklemek sadece yetersizliktir ve hiçbir sorun böyle bir günlük taşıma yardımla çözülemez. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olduğu kadar, Uluslararası Emekçi Kadınlar günüdür. Kadın sorunları ve mücadelesi için değerlendirmeler yapılacaksa ve çözümlere vesile olacaksa anlamlıdır.

1857 yılında New York kentinde 40 bin dokuma işçisi, daha iyi çalışma koşulları istemiyle, bit tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve ardından çıkan yangında işçilerin barikatı aşamaması sonunda çoğu kadın 129 kişi öldü. 1910 yılında Kopenhag’da Alman sosyalist partisi önderlerinden Clara Zetkin, ‘‘International Woman’s day’’ olması önerisini getirdi ve önerisi oybirliği ile kabul edildi. Türkiye’ de ise kısa sürede 1921 yılında emekçi Kadınlar Günü olarak kabul edildi ama ancak 1984 yılından itibaren kadınlar günü olarak kutlanmaya başlandı. Temelinde bu gün, kadınların siyasi ve sosyal bilincinin gelişmesi, ekonomik,

Yazının Devamı

İletişimi sürdüren/bozan sözcükler

28 Şubat 2017

Prof. Dr. Özcan Köknel

Anayasa değişikliği tasarısı TBMM’de kabulünden sonra toplumda, sosyal medyada, kitle iletişim araçlarında evet-hayır tartışması başlamıştır. Bu durum 16 Nisan referandum gününe kadar sürecek gibi görünüyor.

İletişim birimi modeline göre, anayasa taslağı iletişim kaynağıdır. Alıcıların kaynaktan gelen iletileri algıladıktan, anladıktan sonra, doğru, gerekli, geçerli tepki oluşturmasını sağlar. Evet hayır tartışması çatışmaya dönüşürse iletişim kanalı bozulur; kargaşa, karmaşa, kaygı, korku belirsizlik ortamı oluşur. Önemli olan, kaynakla alıcı arasında kullanılan kavramların anlam, duygu yükü, özü, bedeli, değeri açısından ortak olmasıdır.

İletişim, haberleşme (communication) sözcüğünün açılımı başkalarıyla birlikte olmak, bağlantı sağlamak, bilgiyi, haberi aktarmak, paylaşmak, yaymak anlamlarını içerir. İletişim, kaynak ile alıcı arasında kanal yoluyla gerçekleşen bir süreçtir. İletişim süreci içinde gerekli olan bu üç temel öge, aynı zamanda en basit ve yalın iletişim modeli olarak kabul edilmiştir.

Kaynak ve alıcı

Kaynak ve alıcı birer iletişim birimidir. Bu iki birim arasında karşılıklı bilgi, haber alışverişi vardır.

İletişim amacı, iletişim birimleri

Yazının Devamı

HOCALI’YA ADALET

26 Şubat 2017

Prof. Dr. Necdet Ünüvar



6 Haziran 1960’ta Adana’nın Ceyhan ilçesinde doğdu. Prof. Dr. Necdet Ünüvar, Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdi. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Başkanlığı görevini yürüttü. 2002-2007 yılları arasında Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığı yaptı. Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Üyesi; İVEK Vakfı, Adana Sağlık Turizm Derneği ve Türkiye Dil ve Edebiyat Derneğinin Kurucu Üyesidir. Yayımlanmış 3 kitabı bulunmaktadır.23, 24, 25 ve 26. dönemde Adana Milletvekili seçildi. 7 Araştırma Komisyonunda başkanlık ve üyelik yaptı. 2 İhtisas Komisyonunda görev alarak 23 ve 24. Dönem Plan ve Bütçe Komisyonu Üyeliğinde bulundu. 24. Dönemde Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanlığı ve Uyuşturucu ile Mücadele Kurulu Başkanlığı yaptı. Halen Ak Parti Adana Milletvekili ve Türkiye- Azerbaycan Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanıdır.İngilizce bilen Ünüvar, evli ve 3 çocuk babasıdır.

Dünya tarihi acılarla doludur. Acıların kaynağı ne diye sorarsanız umudun kaynağı ile aynı olduğunu görürsünüz: İnsan!

Yazının Devamı

Sabahattin Ali 110 yaşında

25 Şubat 2017

İsmail Özcan (Eğitimci/Yazar)



Kastamonu’da doğdu. 1970 yılında İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu ve öğretmen olarak göreve başladı. İstanbul’un resmi ve özel ortaöğretim kurumlarında 41 yıl fiilen öğretmenlik yaptıktan sonra emekli oldu. İsmail Özcan’ın din, dil ve edebiyatla ilgili 15’ten fazla yayımlanmış kitabı bulunmaktadır. 1985-2000 yılları arasında 8 yıl Milliyet’e, 5 yıl Posta’ya, 3 yıl da Sabah’a Ramazan yazıları yazdı. 2016 yılında da Yeni Birlik gazetesinin Ramazan yazılarını yazdı. 1991’de Milliyet’e tek ciltlik bir İslam Ansiklopedisi, Sabah ve Günaydın gazetelerine de bir düzine kitap ilavesi hazırladı. İsmail Özcan yıllardır çeşitli ulusal gazetelere yazılar yazmakta ve kitap çalışmalarına devam etmektedir.

25 Şubat 2017, Sabahattin Ali’nin doğumunun 110. yılı. 2 Nisan 1948’de, bugün bile üzerindeki sis perdesi tam olarak kaldırılamayan bir cinayete kurban edilmesinin üzerinden de 2 Nisan 2017’de 69 yıl geçmiş olacak.

Yazının Devamı

Gönüllülük hem öğrenilmeli hem yaşanmalı!

20 Şubat 2017

İnal Aydınoğlu

Günümüzde insanların çoğu dünyaya, dünyasal değerlere odaklı yaşıyorlar. Daha çok kazanmak, daha çok biriktirmek istiyorlar. Daha çok mala, mülke, daha çok şana, şöhrete sahip olurlarsa daha güçlü ve mutlu olacaklarını zannediyorlar. Fiziksel, zihinsel, hatta bilimsel çalışmaların hedefi bile toplumda sözü geçen, sözü dinlenen etkili bir insan olmak. En güçlü olan, en önde olur düşüncesi ile bir rekabet ortamı yaratıyor, öne geçebilmek için kıyasıya bir mücadele, kavga, kapma, kapışma telaşı içinde yaşıyorlar.

Bu kapışmadaki en büyük silahları akılları. Hedefe daha hızlı ulaşabilmek için her yolu deniyor ve mubah kabul ediyorlar. Gerektiğinde tilki kadar kurnaz, kartal kadar yırtıcı, çakal kadar sinsi ve çıkarcı olabiliyorlar. Herhangi bir seçimde en büyüğünü, en iyisini istiyor, kendilerine onu hak görüyorlar. Bencil bir yaşam sürdürüyor, açgözlülük ve doyumsuzluk ile evrendeki bolluk ve bereketi hissedemeden yokluk duygusu içinde yaşıyorlar. Sıkıştıklarında çıkarları için yalanı, rüşveti, haksızlığı yaşamlarına katabiliyor; kini, kıskançlığı, hasisliği içlerinde bir duygu olarak saklayabiliyorlar.

Mutluluğun kaynağı

Akılla zengin olunabilir, şöhrete ulaşılabilir,

Yazının Devamı