İNSANLIĞIN KANAYAN YARASI: HOCALI

26 Şubat 2016

Prof. Dr. Necdet Ünüvar

(AK Parti Adana Milletvekili Türkiye-Azerbaycan Parlamen-tolararası Dostluk Grubu Başkanı)

1960’ta Ceyhan’da doğdu. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdi. İç Hastalıkları ile Endokrinoloji ve Metabolizma ihtisaslarını Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tamamladı. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Başkanlığı görevini yürüttü. 2002-2007 yılları arasında Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığı yaptı. 23.24.25. ve 26. Dönemlerde Adana Milletvekili seçildi. 7 Araştırma Komisyonunda başkanlık ve üyelik yaptı. 23. ve 24. Dönem Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliği yaptı. 24. Dönemde Sağlık Komisyonu Başkanlığı ve Uyuşturucu ile Mücadele Kurulu Başkanlığı yaptı. Türkiye-Azerbaycan Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanıdır. Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği üyesi, İVEK Vakfı, Adana Sağlık Turizm Derneği ve Türkiye Dil ve Edebiyat Derneklerinin Kurucu üyesidir. Evli ve 3 çocuk sahibi olan Ünüvar’ın “Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıklarında Tedavi”, “Her Dem Erdem”ve “Dijital Siyaset” adlı 3 kitabı bulunmakta ve İngilizce bilmektedir.

Türkiye ve Azerbaycan’ın bulunduğu coğrafya acılarla yoğrulmuş bir coğrafyadır. Bu

Yazının Devamı

İnsanlığın gündemi

24 Şubat 2016

Çaresiz bir şekilde insani yardıma muhtaç yaşayan insan sayısı Birleşmiş Milletler’in kurulduğu tarihten bu yana ki en büyük sayıya ulaşmış bulunuyor. Artan sayıda savaşta taraflar uluslararası insani hukuku pervasızca ihlal ediyor. Hızla artan insani yardım ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için daha fazla kaynağa ihtiyaç duyuluyor ancak bunun için gereken kaynaklarda şimdiye kadar görülmemiş oranda açık yaşanıyor.
Bu ve daha birçok nedenden dolayı Dünya İnsani Zirvesinin ilkini 23-24 Mayıs tarihlerinde İstanbul’da topluyorum. Dünya liderlerinin, uluslararası örgütlerin ve diğerlerinin büyük sıkıntılar çeken insanlara daha fazlasını, daha iyi bir şekilde sağlamayı taahhüt etmelerini istiyorum. Kaybedecek zamanımız yok.
Kırılgan dünyamızda iklim değişikliği insanların hayatlarını ve geçim kaynaklarını etkiliyor. Gaddar ve sonu gelmeyen çatışmalar, aşırılıkçı şiddet ve artan eşitsizlikler milyonlarca erkek, kadın ve çocuğun hayatını mahvediyor ve toplumları istikrarsızlığa itiyor. İkinci Dünya Savaşından bu yana en fazla sayıda insan evlerinden edilmiş bulunuyor.
İşbirliği şart
Dünyanın dört bir yanında 125 milyon kişi insani yardıma muhtaç yaşıyor.
Eğer onlar bir ulus olsaydı,

Yazının Devamı

200 yıl yaşama imkânı da var!

22 Şubat 2016

Oxford Üniversitesi İnsanlığın Geleceği Enstitüsü araştırmacıları, şu an hayatta olan insanların 200 yıl yaşama imkânı olduğunu söylüyor. Organ yaşlanmalarına bağlı ölümlerin önüne geçmek için bilimsel çalışmalar yapıldığını belirten uzmanlar farklı kuşakların bir arada olmasının farklı deneyimlere yol açacağını vurguluyor...

Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Türkiye’de 2002-20014 yılları arasında doğumda beklenen yaşam süresinin ortalama 4.5 yıl arttığını belirterek şöyle dedi: “ Yaşam süresi 75’in üzerinde olup da bizim gibi yüksek artış sağlayan dünyada sadece 4 ülke var; Güney Kore, Estonya, Maldivler ve Lübnan. Erkeklerde 2002 yılında 70.5 yaş dilimi, 74.8’e; kadınlarda 2002’de 74.7 olan sayı 79.3’ e; 72.5 ortalama süre 77’ye yükselmiştir.
Yaşlanma, yaşam içinde bir çağdır. Yavaş gelişen bir süreçtir. Başlangıcı 60-65-70 yaş arasındadır. 70 yaşından sonra beyin yapısında ve işlevinde azalma, bozulma, gerileme olabilir. Yaşlanmanın anahtar sözcükleri: azalma, bozulma, çökme, duraklama, düşme, eksilme, gerileme, karışma, kötüleşme yozlaşmadır.
Birikimlerin paylaşımı
Günümüzde kronolojik ( zaman bilimsel) olarak yaşlılığın, 60-65 yaş dilimi arasında başladığı kabul edilmiştir.

Yazının Devamı

Azerbaycan: Ekonomide ileriye doğru

19 Şubat 2016

2015 yılında yaşanan ekonomik kriz ve petrol fiyatlarındaki sert düşüş sebebiyle küresel çapta ortaya çıkan ekonomik yansımalar yakıt ihracatçısı ülke konumunda olan Azerbaycan’da da hissedilmiştir. Buna ek olarak petroldeki düşüş dış etkenler sebebiyle para birimlerine etki etmiş, alınan tüm önlemlere rağmen devalüasyona gidilme kararını zorunlu kılsa da Azerbaycan manatı ekonomik anlamda direnç göstermiştir. Bütün olumsuz koşullara rağmen, ülke ekonomisi yüzde 1.1, petrol dışı sektör ise yüzde 8.4 oranında artmıştır. Küresel olarak yaşanan kriz dönemi süresince Azerbaycan’da ekonomik büyüme devam ederek gayrisafi yurtiçi hasıla ve sanayi üretiminin büyümesine önemli ölçüde katkıda bulunmuştur. Ayrıca işsizlik ve yoksulluk oranı yüzde 5’in altına inmiş, 1 milyon 500 bin yeni işyeri açılmıştır.
Öncelikle işin enerji boyutu incelendiğinde Azerbaycan ve Türkiye’nin önemli bir rol oynadığı Güney Gaz Koridoru’nun tamamlanması doğrultusunda hayati adımların atıldığı görülecektir. Söz konusu koridor Avrupa’nın enerji arz güvenliğini amaçlamakta ve Şahdeniz, Güney Kafkas boru hattı, TANAP, TAP olmak üzere toplam dört aşamanın her birine ilişkin çalışmalar başarıyla devam etmektedir.


Fai

Yazının Devamı

KARİZMANIN ALDATAN CAZİBESİ

18 Şubat 2016

Prof. Dr. Acar Baltaş
Ortaöğrenimini İstanbul Erkek Lisesi’nde, yükseköğrenimini İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü’nde tamamlamıştır. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Klinik Nörofizyoloji Dalı’nda yüksek beyin fonksiyonları konusunda yaptığı doktora çalışmasının ardından, 1981’de Nörofizyoloji alanında Tıp Bil imleri Doktoru (M.Sc.Dr.), 1986’da Uygulamalı Psikoloji Doçenti, 1996’da Profesör ünvanını almıştır. Stres ve beden dili kavramlarını Prof. Dr. Zuhal Baltaş’la birlikte Türkiye’ye tanıtmıştır. 1985’den bu yana çeşitli sektörlerde insan kaynakları yapılanması ve şirket birleşmeleri, değişim yönetimi konularında yönetim danışmanı olarak çalışmaktadır.

1 Kasım seçimlerinden sonra beklenen oyu alamayan partilerde lider arayışları başladı. Bu arayışlar sırasında aranan yeni liderin en ihtiyaç duyulan özelliğinin karizma olduğu sıklıkla dile getiriliyor. Karizma kavramı literatürde ilk kez Weber tarafından 1947 yılında ele alınmış ve “karizmatik liderlerin sıradan insanlardan farklı olarak, Tanrı vergisi ayrıcalıklı, üstün güç ve niteliklere sahip insanlar olduğu” yazılmış. Bu nedenle özellikle başarısızlık yaşayan ve hayal kırıklığına uğrayan toplulukların

Yazının Devamı

İnsan donanımı ve başarısı

16 Şubat 2016

Toplumun ve kalkınmanın esas sermayesi insandır. İnsan unsuru, toplumsal değerlerin önünde gelir. İnsan, hayatının başlangıcından sona ermesine kadar yaşam sürecinde, öğrenmek ve eğitilmek ihtiyacını duyar. Çağa uygun yaşamak ve hayatını devam ettirmek için; çağın gereği bilgileri edinmek, edinilen bilgi ve birikimleri uygulamak ve yaşam biçimi haline getirmek zorundadır.
Aksine bir yaşam biçimi, bireylerin var olduğu toplumdan kopması ve medeni toplum yaşamından dışlanması, rekabet edebilme faaliyetlerinden yoksun kalması sonucunu doğuracağı tartışmasızdır. Bireyler, yaşadıkları çağın bilgi ve birikimlerini edinmeleri ve sürekliliğini sağlamak durumundadırlar. Bu bağlamda, konunun uzmanlarının alanlarına girmeden, gözlem ve değerlendirme yaparak önerilerde bulunmak, insanlara yarar sağlayacağını düşünüyorum.
Bilişim teknolojisi
Yenidünya düzenin geldiği aşamada, teknolojideki gelişim, çalışma alanlarında büyük değişimler meydana getirmiştir. Lambalı bilgisayarla başlayan teknolojik gelişim, kişisel bilgisayarlara geçişle beraber insanlık hayatında değişiklikler yapmıştır. Bugün insanlığın ulaştığı değişim, kol gücünden bilgisayar sistemine geçiş ile en üst noktaya

Yazının Devamı

Sosyal medyadaki Türkçe perişanlığı

15 Şubat 2016

İsmail Özcan: Eğitimci/Yazar
İsmail Özcan, Kastamonu’da doğdu. 1970 yılında İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu ve öğretmen olarak göreve başladı. İstanbul’un resmi ve özel ortaöğretim kurumlarında 41 yıl fiilen öğretmenlik yaptıktan sonra emekli oldu. İsmail Özcan’ın din, dil ve edebiyatla ilgili 15’ten fazla yayımlanmış kitabı bulunmaktadır. 19852000 yılları arasında 8 yıl Milliyet’e, 5 yıl Posta’ya, 3 yıl da Sabah’a Ramazan yazıları yazdı. 1991’de Milliyet’e 400 sayfalık bir İslam Ansiklopedisi, Sabah ve Günaydın gazetelerine de bir düzine kitap ilaveleri hazırladı. Şimdilerde çeşitli ulusal gazetelere ara ara yazılar yazmakta ve kitap çalışmalarına devam etmektedir.

Bir genelleme yaparak ana dilini doğru yazmaya özenmeyen, bunun için gerekli çabayı göstermeyen bir toplum olduğumuzu söyleyebiliriz. Bu genellemeyi; anadilini doğru yazmaya özenmeyenlerin yalnızca eğitimsiz ya da kısıtlı eğitimli insanlar olmadığı, lise ve üniversite eğitimi almış insanlarımızın çok büyük çoğunluğu da bu kategoriye dâhil olduğu için yapabiliyoruz.
Bugün yükseköğrenim görmüş insanlarımızın pek çoğunun herhangi bir konuda yazmış olduğu üç beş cümlelik bir yazıda en az on tane dil yanlışına

Yazının Devamı

Türkiye niçin yalnızlığa itilmek isteniyor?

14 Şubat 2016

Türkiye tarihinde ilk defa böyle ciddi bir şekilde yalnızlık durumu içerisine girmiş bulunuyor. Suriye ve Irak merkezi hükümetlerinin Türkiye’ye karşı olan tepkisi, İran’ın bunu art gaye ile tam olarak katılması, Rusya’nın da buna dördüncü ülke olarak dâhil olması, Türkiye’nin Doğu’sunda yalnızlığını ve düşman resimlerini artırıyor. İşin ilginç tarafı Türkiye’ye yakın olarak gördüğümüz Azerbaycan’da da Aliyev’in gizli emniyet teşkilatını lağvetmesi ve bunların içinden yeni bir teşkilat kurmak istemesi da dikkatleri çekiyor.
Ermenistan’ın Türkiye karşıtlığını tartışmamıza gerek yok. Gürcistan’da da özellikle Shakasvili’nin iktidarı kaybetmesinden sonra Rusya’nın Gürcistan üzerindeki egemenliği de tam anlamıyla artmış bulunuyor.
Enerji sorunu
Türkiye için enerjinin önemli kaynakları Rusya’nın ve İran’ın elinde olduğu için Rusya Akkuyu’dan başlayarak, petrol hatlarına kadar her konuda Türkiye’yi sorunlu bir hale getirecek konuma giriyor. Buna bir de Doğu Akdeniz’de önümüzdeki günlerde İsrail, Güney Kıbrıs ve Yunanistan’ın ortaklaşa atacağı adımlar eklenebilir. Ne kadar pahalı olursa olsun, yeni bir hatla İsrail, Güney Kıbrıs ve Yunanistan üzerinden doğalgaz sevkini Avrupa’ya

Yazının Devamı