ZAFER İŞERİ - Karadeniz’e kıyıdaş olan Ukrayna ve Rusya arasındaki silahlı çatışmalar neticesinde Montrö Boğazlar sözleşmesi tüm dünyanın gündemi haline geldi. Söz konusu kriz döneminde Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin gündeme gelmesinin sebebi sözleşmenin savaş gemilerinin ve ticaret gemilerinin boğazlardan geçişini düzenlemesidir.
Rusya’nın Ukrayna’ya karşı silahlı saldırıda bulunmasının akabinde Ukrayna’nın Türkiye’den ilk talebi Boğazların Rusya’ya kapatılması oldu.
Ayrı düzenlemeler
Öncelikle boğazlar kavramından İstanbul ve Çanakkale boğazlarının kast edildiği bilinmelidir. Söz konusu boğazlar Ege Denizi ile Karadeniz’i birbirine bağlayarak Karadeniz’den çıkışı ve Ege Denizinden Karadeniz’e girişi sağlamaktadır. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin 4. maddesine göre savaş zamanında Türkiye savaşan değilse, ticaret gemileri barış zamanında olduğu gibi geçiş özgürlüğüne sahip olacaklarına dair düzenleme yapılmıştır.
Sözleşmenin söz konusu maddesine
BÜLENT AKARCALI - 2011’de Japonya’nın Tohoku bölgesinde, 16.000 kadar ölü, 2531 kayıp ve 6157 yaralıyla sonuçlanan depremi takip eden büyük deniz hareketiyle oluşan tsunami bilgi dağarcığımıza eklendi. Buradan esinlenerek, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla oluşan hareketliliği, ülkemizin İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana dış politikada yaşadığı tsunamiye benzetiyorum. Siyasi hafızam 1960’lara kadar gidiyor. Geçmiş bu döneme kıyasla yaşadığımız birkaç haftalık kısa sürede Türkiye kadar, aynı anda birbirinden değişik konu ve sorunlarda, bu denli diplomatik ve dış politika etkinliği yaşayan başka bir ülke olamadığını sanıyorum.
Cumhurbaşkanıyla, Dışişleri Bakanı'nın yaşadığı hareketli gün ve haftalar, buzdağının görünen kısmıdır. Görünmeyen kısmında Cumhurbaşkanlığı bünyesinde ve Dışişlerimizde çalışanların adeta 24 saat sürekli ve yoğun çalışmaları yatıyor. Televizyonda şu ülkenin başkanıyla, bakanıyla görüşüldü, konuşuldu diye sunulan her haber, bilgi, birikim ve deneyim sahibi insanlarımızın saatlerce
Dr. Akkan Suver - Dışişleri Bakanlığımız; Antalya Diplomasi Forumu'yla önemli bir ev sahipliğine imza attı.
Bu imzanın; yakın bir gelecekte olmasa da, ilerdeki günlerde Türkiye merkezli bir Avrupa diplomasisinin oluşumuna zemin teşkil edeceğine inanıyorum.
Zira Antalya'da düzenlenen forum, diplomaside yaşamakta olduğumuz devlet ve birey ilişkisindeki değişimler ve yenilikler açısından geleceğe yönelik önemli bir perspektif oluşturmuştur.
75 ülkenin devlet ve düşünce adamlarının yanı sıra gazetecilerin, sivil düşünce kuruluşlarının ve iş insanlarının katılımıyla oluşan bu platform barışa açılan bir kapıdır.
Barışa açılan kapı sözü önemlidir. Zira; Ukrayna Rusya'yı, Rusya Ukrayna'yı muhatap kabul ederek ve Türkiye'nin katılımını da şart koşarak yüksek seviyede bu forumda yan yana gelmişlerdir. Türkiye bu yan yana gelişte krizin çözümüne yönelik çok boyutlu bir girişim ortaya koymuştur. Elbette, yaşanan bu kriz tek bir görüşme ile ortadan kalkmayacaktır.Ne var ki, önemli olan itibardır.Hem Rusya hem de Ukrayna
Bilgay Duman - bilgay.duman@gmail.com / 24 Şubat’tan bu yana dünya Rusya’nın Ukrayna işgaline odaklanmışken, İran’ın, 13 Mart gecesi Irak’ın Erbil vilayetine düzenlediği balistik füze saldırısıyla gözler yeniden Ortadoğu’ya yöneldi. Saldırının gerçekleştiği Erbil’i kontrol altında tutan Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Anti-Terör Birimi, Erbil dışından ateşlenen 12 balistik füzenin, ABD Konsolosluğu’na yakın mahallelere düştüğünü açıklamıştı. Füzelerin, İran’ın Tebriz kentine bağlı Khasabad askeri üssünden fırlatıldığına dair iddialar ortaya atılırken, İran’ın Tasnim haber ajansına konuşan ve adı açıklanmayan bir yetkili, saldırının, İran’ın kuzeydoğusundan, İran üretimi “Fatih-110” balistik füzeleriyle gerçekleştirildiğini duyurmuştu. Asıl hedefin, Irak’tan İran kuvvetlerine yönelik saldırıları nedeniyle İsrail’in Erbil’deki gizli istihbarat üssü olduğu belirtilmiş, İran Dışişleri de, benzer ifadeler kullanmıştı.
ABD Merkez Kuvvetler
BÜLENT AKARCALI - Elma ağacı altında düşünürken kafasına düşen bir elma sayesinde yerçekiminin varlığını anlayan, İngiliz bilim insanı İsaac Newton evrende kütlesi olan her cismin birbirini kütleleri oranında çektiğini belirlemiştir. Başka bir deyişle büyük kütle, küçük kütleyi yanına çeker. Küçük kütlede ya büyük kütle ile birleşir ya da onun etrafında döner. Ay’ın Dünya etrafında döndüğü gibi.
Bu yasayı siyaset ve diplomasiye uygularsak, Türkiye’nin bugünkü durumu ve konumu ortaya çıkar:
Antalya’da Türk Dışişleri Bakanının uzlaştırıcılığında Rus ve Ukrayna Dışişleri Bakanlarının görüşmeleri,
Olası bir anlaşmada Ukrayna Devlet Başkanı'nın Türkiye’nin garantör (*) devlet olmasını istemesi,
İsrail Devlet Başkanı Herzog’un ziyareti, Mistotakis’in sürpriz ziyareti (**)
Daha önce çok sayıda ülke temsilcilerinin ziyaretleri,
Ülkemizin evrensel olmasa da bölgesel bir çekim gücü oluşturduğunun kanıtlarıdır.
Tü
AYBARS KUDAY- Son yıllarda Türk futbolunun büyük bir düşüşte olduğu hepimizin malumu. Avrupa’daki performansımız da aynı şekilde bu düşüşe paralel bir şekilde devam ediyor. Bu sene Avrupa kupalarında bütün takımlarımız elendi ve Avrupa’da yoluna devam eden tek kulüp olarak Galatasaray kaldı. Ligdeki performansı ile tarihinin belki de en kötü sezonunu yaşayan Galatasaray UEFA Avrupa Ligi'nde ise müthiş akılcı bir futbol ile grubunu yenilgisiz lider bitirmeyi başardı ve deplasmanda oynadığı hiçbir karşılaşmayı kaybetmeyerek son derece başarılı bir performans sergiledi.
Galatasaray geçtiğimiz hafta herkesin farklı mağlup olacağını beklediği maçta Barcelona karşısında da yine son derece iyi bir performans sergiledi, Camp Nou Stadı’ndan beraberlik ile ayrıldı ve 17 Mart’ta oynanacak rövanş maçı için bir avantaj elde etmeyi başardı. Başardı kelimesini kullandım çünkü gerçekten herkes Galatasaray’ın ligdeki durumuna bakarak Barcelona’ya hele hele İspanya’da 65 bin Barcelona taraftarı önünde farklı kaybedeceğini
ALİ EM - Sosyal yaşam da insanların daha iyiye ulaşmak, daha rahat yaşamak için sosyal yaşam düzenini sağlamak adına ortaya konulan hukuk kurallarının ve toplumsal ortak çıkarların, her şeyin üzerinde tutulması olarak değerlendirilen hukukun üstünlüğü; var olduğu toplumlarda birey, hukuk önünde eşit olup; birey, toplum ve devlet ilişkilerinde ortak yarar ilkesi gereği üstün değerdir. Diğer bir anlatımla, birey, toplum ve devlet bütün iş ve işlemlerini hukuk kuralları çerçevesinde yapmayı ve sonuca ulaştırmayı öncelerler.
Günümüzde, zaman zaman değişik alanlarda kamunun gündemine taşınan hukukun üstünlüğü, hukuk devleti kavramları, bu çalışmada felsefi farklılıklarına ve içeriklerine ayrıntılı olarak girilmeden, genel bir anlatımla verilmeye çalışılacaktır.
Hukuk devleti, Bireylerin, toplumsal yaşam içerisinde varlıklarına ve insan olmalarının gereği sahip oldukları temel insan haklarına sahiplenmelerini sağlayan ve bu hakları koruyan devlettir. Bu devlet şeklinde hukuka uygun hareket etmek amaç olup, temelini hukukun
Prof. Dr. Cengiz Kuday - Savaşlarda sokak savaşları denildiğinde II. Dünya Savaşı’nın bir dönüm noktası kabul edilen Stalingrad sokak savaşları gelir.
Daha önceki günlerde yine II. Dünya Savaşı’nda Leningrad-Kiev ve Sivastopol’da sokak savaşları olmuş hatta Leningrad; bugünkü adı ile St.Petersburg’da 700 bin sivil açlıktan ölmüştü.
Stalingrad şehir savaşı II. Dünya Savaşı’nın kaderini değiştiren bir savaş olarak değerlendirilmiştir.
Savaş sırasında doğrudan siviller de hedef alınmış ve çeşitli silahlar kullanılmış; hava saldırıları da düzenlenmiştir.
Bu savaş tüm dünyadaki savaş tarihleri arasında en kanlı olan ve en büyük olan savaşları arasında yer edinmiştir.
Savaş 23 Ağustos 1942 günü ile 2 Şubat 1943 günü arasında gerçekleşmiştir.
Almanların bu savaşta yenilmeleri o güne kadar Alman ordularının yenilmezlik etiketini değiştirmiştir.
Bu savaş bir milyondan fazla insanın ölümüne yol açtı.