Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

PROF. DR. HİKMET SAMİ TÜRK

Koronavirüsün hâlâ binlerce insanı yakalamasının, can almasının ilk nedeni, kurallara uymayanların sonucu etkileyecek sayıda olmaları. İkinci neden ise aşı geliştirmek için yapılan çalışmaların henüz önleyici veya iyileştirici etkisi kanıtlanmış bir buluşla sonuçlanmaması.

Küresel salgın koronavirüs

1. Giriş

21. yüzyılın şimdiye kadar görülmemiş bir hızla yayılan en etkili salgın hastalığı, dünyada ve Türkiye’de yeni bir tırmanma dönemine girmiş bulunuyor. Bu salgın, 23 Aralık 2019 günü Çin’in Vuhan (Wuhan) kentinde başlayıp uluslararası ilişkilerin getirdiği yoğun yolcu ve eşya trafiğiyle oradan başka ülkelere ve ülkeden ülkeye sıçrayan, yeni tip koronavirüs (corona virus) ya da taçlı virüs mikrobuyla insandan insana bulaşan hastalıktır (1). Çağımızın özelliği olan küreselleşme, koronavirüsü de “pandemi” denilen bir küresel salgın hâline getirdi.

Haberin Devamı

CNN’de her gün Johns Hopkins Üniversitesi kaynak gösterilerek yayınlanan “Coronavirus Pandemic” (Küresel Salgın Koronavirüs) rakamları, 25 ve 26 Ekim 2020 günleri saat 6.05 ve 4.10 PM GMT (TSİ 21.05 ve 19.10) itibariyla arka arkaya şöyledir (2):

Dünyada toplam olaylar 42.829.950/43.187.134, Ölümler 1.152.054/1.155.807.

ABD’de toplam olaylar 8.602.872/8.846.085; Ölümler 225.061/225.282.

11 Mart 2020 günü Türkiye’de ilk kez görülen, bir hafta sonra 18 Mart 2020 günü ilk can kaybına neden olan koronavirüsle ilgili rakamlar, yaklaşık 7.5 ay sonra aynı tarihler itibariyla şöyle: Sağlık Bakanlığı’nın 25 Ekim 2020 günü saat 19.10’da yaptığı açıklamaya göre; son 24 saatte Türkiye’de koronavirüsten ölenlerin sayısı 72 yeni vefatla 9.799’a, hasta sayısı 2.017 yeni tanı ile 361.801’e yükseldi. Ağır hasta sayısı 1.744. Hastanede tedavi edilip taburcu edilenlerin sayısı, iyileşen 1.297 hasta ile 314.390’a ulaştı.

Koronavirüs salgını ertesi gün de artmaya devam etti. Sağlık Bakanlığı’nın 26 Ekim 2020 günü saat 19.50’de yaptığı açıklamaya göre; son 24 saatte Türkiye’de koronavirüsten ölenlerin sayısı 75 yeni vefatla 9.874’e, hasta sayısı 2.198 yeni tanı ile 363.999’a yükseldi. Ağır hasta sayısı 1.780. Hastanede tedavi edilip taburcu edilenlerin sayısı, iyileşen 1.618 hasta ile 316.008’e ulaştı.

Haberin Devamı

2. Dünyayı Değiştiren Virüs

Koronavirüs, yalnız insanların sağlığını tehdit eden, hastanelerin dolmasına yol açan tehlikeli bir salgın olmakla kalmadı, her ülkede toplumsal yaşamı her yönüyle etkileyen büyük bir felâket oldu. Tehlikenin yarattığı korku ve panik ortamında ekonomik ve ticarî ilişkiler, ulusal ve uluslararası boyutlarda bir durgunluk dönemine girdi. Küresel ölçekte on binlerce ticarî işletme, fabrika, işyeri kapandı veya küçülmeye zorlandı. Yüzbinlerce insan işten çıkarıldı, işini kaybetti, işsiz kaldı. Her ülkede sanayi ve tarımda üretim azaldı. Dış alım ve satım hacimleri daraldı. İlk, orta ve yükseköğretimde okullar, üniversiteler ya hiç ya yüz yüze ders yapamıyor; öğrencilere uzaktan eğitim ve öğretim yoluyla ulaşılmaya çalışılıyor. Tiyatrolar, müzik salonları kapalı, temsil ve konser verilemiyor.

Sportif karşılaşmalar ya yapılamıyor, ya erteleniyor; ya da yapılan maçlar seyircisiz oynanıyor.

Haberin Devamı

Korkuyla ve korunma içgüdüsüyle azalan insanî ilişkiler artık eskisi gibi değil, onlar da değişti. İnsanlar karşılaştıklarında veya bir araya geldiklerinde birbirlerine koronavirüs bulaştırmamak için artık el sıkışmıyor, tokalaşmıyor, dirseklerini tokuşturmakla veya başlarını öne eğerek selâm vermekle yetiniyorlar. Korunma kurallarına uyanlar, sokağa çıktıklarında ağız ve burunlarını kapayan bir maske kullanıyorlar. Toplantı ve ziyaretler artık seyrek veya zorunlu hâllerde yapılıyor; cenaze törenleri ya hiç yapılamıyor, ya aile bireylerinin ve çok yakınların katılımıyla yapılıyor.

Fakat daha da çoğaltılabilecek olan bu örnekler, henüz koronavirüsün her gün Türkiye’de ve başka ülkelerde yüzlerce, binlerce insanı yakalamasına, canlarını alan bir Azrail işlevi görmesini engellemeye yetmiyor. Bunun ilk nedeni, verilen örneklerin aksine hareket edenlerin, kendilerini ve başkalarını koruyacak kurallara uymayanların hâlâ çoğunlukta olmasa bile, sonucu etkileyici sayıda olmalarıdır. İkinci neden, birçok ülkede koronavirüse karşı aşı ve ilâç geliştirmek için yapılan çalışmaların henüz önleyici veya iyileştirici etkisi kanıtlanmış bir buluşla sonuçlanmamış olmasıdır.

3. Ne Yapmalı?

Yeni tip koronavirüsün Çin’de ilk kez ortaya çıkışından bu yana 10 ayı aşkın bir süre geçmesine rağmen, mikropta henüz biyolojik bir mutasyon (değişinim) görülmedi. Dolayısıyla mikrobun mutasyonla ölümlere yol açan etkisini kaybedebi-leceği umutları henüz gerçekleşmedi. Toplum olarak insanların zaman içinde “sürü bağışıklığı” (herd immunity) kazanabileceği, böylece yeni tip koronavirüsün etkisiz hâle gelebileceği beklentileri de bugünkü koşullarda gerçekleşme şansına sahip değil. Hele bunun koronavirüsle mücadelede izlenecek bir politika olarak benimsenmesi son derece tehlikeli olur. Nitekim ABD’de Beyaz Saray’ın böyle bir politika izlemesi önerisi, bunun kitle ölümlerine yol açabileceği gerekçesiyle kabul edilmemiştir.

Dünya Sağlık Örgütü Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus, “sürü bağışıklığı” yaklaşımının “bilim ve ahlâk açısından sorunlu” olduğunu söylemiştir. O’nun da belirttiği gibi, sürü bağışıklığı kendiliğinden değil, toplumun bütün bireyleriyle gerekli koruyucu önlemleri almasıyla kazanılır (3).

Herkesin uygulaması gereken bireysel önlemler, “maske, mesafe ve temizlik” olarak özetlenmektedir. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, her gün bunu anlatmak için çırpınıyor. Ama başka ülkelerde olduğu gibi bizde de her gün bunca insanın koronavirüse yakalanmasına, bunca insanın ölmesine rağmen, hepimizin karşı karşıya bulunduğu büyük yaşamsal tehlike yeterince dikkate alınmıyor. Dünyada ve bizde koronavirüs rakamlarındaki artış, birinci dalga ile gelen salgının veya arkadan gelecek ikincisinin Japonca’da “tsunami” olarak adlandırılan bir dev dalgaya dönüşebileceğini göstermektedir.

Hükümet, Türkiye’de 7.5 aydan beri devam eden koronavirüs salgınını İl İdaresi Kanunu’nun valilere, Umumî Hıfzıssıhha Kanunu’nun il ve ilçe hıfzıssıhha meclislerine verilen yetkileri ülke genelinde kullanmak, bazen onların ötesine geçmek suretiyle önlemeye çalışmaktadır. Ancak bunlar yeterli olmuyor. Karşı karşıya bulunduğumuz tehlikenin boyutları, Anayasa’nın 119. maddesi uyarınca “tehlikeli salgın hastalık” hâlinde Cumhurbaşkanınca ilân edilecek ve TBMM’nin onayınasunulacak olağanüstü hâl ilânı gerektirecek niteliktedir.

________________________


(1) Bu konuda daha geniş bilgi için bk. Hikmet Sami Türk, Milliyet, 8.8.2020, s. 17 “Taçlı virüs salgını böyle geçer mi?” (Düşünenlerin Düşüncesi).
(2) Kısaltmalar: PM: Post Meridiem (Öğleden Sonra); GMT: Greenwich Mean Time (Türkçe okunuşuyla Grinviç Ortalama Zamanı); TSİ: Türkiye Saati İle.
(3) Bu haber için bk. BBC. 12.10.2020 “Coronavirus: WHO head calls herd immunity approach ‘immoral’”.