Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

KEREM CEM SANLI - TBMM tatile girmeden önce ‘ışık hızında’ kabul edilen yeni elektronik ticaret yasası, temelde rekabeti kısıtlayan ve/veya satıcılar ile olan ilişkilerde ortaya çıkabilecek bazı haksız ticari uygulamaları önlemeye yönelik düzenlemeler içeriyor. Ancak tüketicilerin ürünlere daha ucuz erişimini kısıtlaması, sektör genelinde istihdam ve yatırımı olumsuz etkilemesi gibi sorunlara yol açma ihtimali hiç düşük değil.

Yasa, temel olarak dijital platformların tekelleşme sorununu azaltma amacını taşıyor. Nitekim bu husus gerekçede açıkça dillendiriliyor. Tekelleşme sorunu sadece dijital piyasalara özgü değil elbette. Ancak bu piyasalardaki ağ dışsallıkları, ölçek ve kapsam ekonomisi gibi bazı yapısal özellikler tekelleşme sorununu derinleştiriyor ve kalıcı hale gelmesine yol açabiliyor.

Haberin Devamı

Dolayısıyla dijital piyasalar diğerlerinden ayrı bir konumda değerlendirilebilir. Nitekim sadece Türkiye’de değil, Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere, çeşitli hukuk sistemlerinde bu konuda düzenleme çalışmaları var.

***

Peki yasa koyucular yeni düzenlemeyle neyi amaçlıyor? Yasa koyucular, tekelleşme sorununa müdahale edildiğinde, piyasanın daha rekabetçi olacağını, tüketicilerin ve toplumun da bundan yarar sağlayacağını öngörüyorlar. Yasanın bu amaca iki eksende ulaşacağı düşünülüyor. İlki satıcılarla platformlar arasındaki ilişkinin, daha adil, şeffaf ve dengeli hale getirilmesini hedefleyen düzenlemeler. Bunlar haksız ticari uygulamalar başlığını taşıyor. İkincisi ise doğrudan yoğunlaşma problemine hedefleyen, dolayısıyla platformlara (belirli büyüklüklerin üzerinde olmaları kaydıyla) davranış yasakları getiren düzenlemeler.

Genel olarak baktığımızda yasa rekabet politikasına yönelik, yani rekabeti koruyucu bir düzenleme, tüketici yasası değil. Peki halihazırda Rekabetin Korunması Hakkında Kanun varken ve Rekabet Kurumu tarafından uygulanıyorken, yeni bir düzenlemeyen neden ihtiyaç doğdu? Bunun gerekçesi de mevcut düzenlemenin söz konusu dijital piyasalara müdahalede eksik veya geç kalabileceği düşüncesi.

Haberin Devamı

***

Yasanın e-platform satıcılarının haklarını koruyan bölümleri (platforma tüketiciler tarafından yapılan ödemelerin 5 gün içinde satıcının hesabına geçirilmesi, satıcıların kampanyalı satış yapmaya zorlanamaması, platformun tek taraflı sözleşme yapmasının yasaklanması, sözleşmelerin açık ve şeffaf olması, bir hesabın askıya alınması halinde bunun nesnel bir gerekçeye dayandırılması ve satıcıların buna karşı itiraz yolunun açık olması gibi), olumlu düzenlemeler. Tekelleşmeye yönelik olarak ise, veri taşıma, alternatif platformlar ile çalışma imkanı ve reklam yapmasının kısıtlanamaması gibi hükümler olumlu. Ancak bunun yanında, son derece tartışmalı ve sorunlu hükümler var. Mesela platformların kendi markalı ürünlerini satamaması, indirim kampanyalarının kısıtlanması, reklam bütçelerinin sınırlanması gibi maddelerin tüketicinin faydasını gözettiğini söylemek tartışılır.

***

Son olarak eklemek isterim ki yasada büyük dijital platformlara yönelik getirilen yüklü lisans ücretleri, sektörün gelişimine büyük darbe vurabilir. Platformların elde ettikleri ciro yerine net işlem hacimleri üzerinden alınması planlanan lisans ücretlerinin oranı yüzde 20-25’ler seviyesinde. Bu da ortaya muazzam büyüklükte rakamlar çıkartacak. Böyle bir durum elbette ki büyük ölçekli platformların gelişmelerini engelleyen, ekonomik açıdan daha fazla satış yapılmasını cazip olmaktan çıkaran bir düzenleme.

Haberin Devamı

Bu durumun fiyat artışlarına yansıması ve tüketicinin uzun vadede olumsuz etkilenmesi de son derece muhtemel. Tüm bu olumsuzlukların yaratacağı belirsizlik ortamı, e-ticaret gibi son yıllarda büyük yatırımlar çeken bir sektörde yatırım iştahını kapatacak, bu da istihdamın olumsuz etkilenmesine, dolayısıyla da Türkiye ekonomisinin zarar görmesine yol açacak. Sonuç itibarıyla yeni yasanın olumlu bir düzenleme olduğu savı şimdilik oldukça zayıf kalıyor.