Tek devrelik gösteri

12 Kasım 2018

Baskın, akıllı ve kontrollü bir kırkbeş dakikanın ardından dağınık, temposuz, durağan başka bir kırkbeş dakikaya tanık olduk Kadıköy’de... Fenerbahçe, kendi doğruları ile Alanyaspor’u önce sahadan sildi... Sonra da kendi (kadro) yanlışlarıyla rakibini oyuna ortak etti.
Ön libero sıkıntısını Isla ile çözmeyi deneyen, sakatlıktan yeni çıkan Mehmet Topal’ı riske etmeyen Erwin Koeman’ın tercihi Şilili oyuncunun ilk yarıdaki performansına baktığımızda kesinlikle doğruydu... Isla’nın çok da yabancısı olmadığı bu bölgedeki futbolu kusursuzdu... Fenerbahçe ilk düdükle birlikte kendinden emin, sağlam, etkili ve egemen bir oyun anlayışı ile adeta gösteri yaptı. Her bakımdan alkışı hak edecek bir gösteriydi bu...
Son günlerin flaş ismi Valbuena sazı yine eline almıştı... Her topu olumlu kullandı... Pasları, çalımları, hırsı birinci sınıftı... Sahada fark yaratan tek adamdı... Ayew’in attığı ilk golün mimarlarından biri olurken, ikinci gol öncesi yaptığı ortada Frey’e sadece dokunmak kalmıştı...
Frey demişken... Isla ve Valbuena’dan sonra Fenerbahçe’de en olumlu işlere imza atan diğer adamdı... Rakip kovaladı, pres yaptı, arkadaşlarının açıklarını kapadı, ne kadar enerjisi varsa hepsini

Yazının Devamı

Futbolun fıtratı

3 Kasım 2018

Derbilerin favorisi yoktur deseler de dünkü maçın favorisi tartışmasız Galatasaray’dı...

Ligde rakibine 10 puan fark yapan, istatistiklerde uzak ara önde olan Galatasaray, tarihinin belki de en karanlık günlerini yaşayan, tek kelime ile çökmüş bir Fenerbahçe... Üstelik de hocasız...

Eh böyle bir ortamda Fatih Terim fırsatı kaçırır mı? Top-tüfek elinde ne varsa öyle sahaya çıktı. Gönlünde yatan Aslan apaçık ortadaydı;

Bir daha kolay kolay karşısında bulamayacağı ezeli rakibi önünde unutulmayacak bir zafer almak, homurdanmaya başlayan camiayı yeniden havaya sokmak...

Buna karşılık Fenerbahçe’nin hedefi ise son derece mütevaziydi... Bir beraberlik koparıp zaman kazanmak...

Galatasaray ilk düdükten itibaren ne kadar cesur, agresif ve coşkuluysa, Fenerbahçe o kadar tedirgin ve çekingendi... Sahanın her yerinde baskı yapan, rakibini hataya zorlayan, sağlı-sollu ortalarda Fenerbahçe ceza alanında adeta kamp kuran Cim-Bom belki de sezonun en rahat maçlarından birini oynuyordu dersek abartmış sayılmayız.

Savunmasıyla, orta alanıyla, hücum hattıyla bir bütün olarak ilk toplara basan, sık sık pozisyona giren, şut atan, adam eksilten, golü arayan ve isteyen sarı-kırmızılı ekip sayısız fırsatlar

Yazının Devamı

Cocu ucuz kurtuldu

26 Ekim 2018

Fenerbahçe maça öylesine istekli ve agresif başladı ki, sinir bozucu sezonda yeni bir başlangıç kovalar gibiydiler... Yakın oynamaya çalıştılar, temastan kaçmadılar, mümkün olduğunca birbirlerinin yardımına koştular... Topu bir an önce kapmak için ellerinden geleni yaptılar... Bunda da çoğunlukla başarı sağladılar...

Ancak Fenerbahçe’nin tüm sorunu işte burada başlıyor... O kapılan topları kullanacak kalite, beceri ve oyun zekası maalesef sahaya yok... Takım ne kadar iyi niyetli mücadele etse de, organizasyon sıkıntısı ve düşük tempo rakiplerin ekmeğine yağ sürüyor...

Anderlecht karşısında da farklı bir Fenerbahçe yoktu... Kendi yanlışları ile rakibi başına bela etti... Zaman zaman öyle hatalar yaptılar ki, amatör takımlarda görmeniz imkansız... İlk yarıda çift forvet oynamalarına rağmen ceza sahasına girme ve orada çoğalma konusunda yine sınıfta kaldılar... Rakibin hızlı hücum çıkışlarına ise çözüm bulmakta zorlandılar...

Ve bunların birinde geriye düştüler... İkinci yarının başında gelen ikinci Anderlecht golü yeni bir facianın işaretlerini veriyordu ki, rakibin müthiş ikramını geri çevirmeyen Frey takımın özgüvenini geri getirdi. Bu andan itibaren daha enerjik ve daha baskılı bir

Yazının Devamı

Suça ortaklık

21 Ekim 2018

Başkan Ali Koç geçtiğimiz hafta Teknik Direktör Cocu için “Ona Kuzey Avrupalılığı bırakıp ortamı ve şartları daha iyi anlaması gerektiğini anlattım” ifadelerini kullanmıştı... Bizce sayın Koç eksik bilgilendirme yapmış... Asıl Cocu’ya Fenerbahçe’nin büyüklüğünü anlatması gerekirdi... Bu kadar savunmacı ile sahaya çıkmak, bu kadar beceriden yoksun 11’ler kurmak, bu kadar rakipten korkmak bu kulübün genlerinde hiç olmadı, olmamalı da...

Örneğin kendi mevkisinde bu takıma katkı sağlayamayan İsmail’i sol açık oynatmak nasıl bir teknik adam planıdır!... Cocu’ya sorsanız Robinho önlemidir!

Hiçbir yol katedemeyeceği apaçık belli olan Frey’e hâlâ umut bağlamak nasıl bir mantıktır!...

Elinde Mehmet Ekici gibi teknik becerisi, oyun zekası yüksek bir oyuncu varken, bunu kullanmamakta ısrarcı davranmak nasıl bir futbol aklıdır! Bu kadar kalitesiz bir takım yaratmak ve bu malzemeden büyük işler beklemek hem hayalcilik, hem de işbilmezliktir... Sivas’ta ilk 45 dakikayı Cocu’nun saçma-sapan taktiği ve tercihleri yüzünden heba etti Fenerbahçe... Eljif Elmas dışında adam eksilten oyuncu olmayınca tek bir pozisyon üretemeden soyunma odasının yolunu tuttu sarı-lacivertli takım...

İkinci yarıya herşey

Yazının Devamı

Kimseyi aldatmasın

5 Ekim 2018

Fenerbahçe ilk yarıda yine sinir bozan, yürek yoran, insanı futboldan soğutan bir takım görünümündeydi... Topun ağzındaki Phillip Cocu, belki de kurtarma yazılısı sayılacak Spartak Trnava maçına yine kötü hazırlanmıştı... Giderayak karşımıza 3-5-2 sürprizi ile çıktı...

Geri üçlü; Skrtel, Neustadter, Reyes’e orta alandaki Isla, Hasan Ali ve Jailson’u da eklerseniz, kendi evinde altı savunmacı ile galibiyet aramaya çalışan bir takım vardı sahada... Bu kadar koyu ve yoğun savunma 11’i ile çift forvet oynansa da üretkenlik yetersiz kaldı... Zaten tersi de beklenemezdi... Allah’tan Trnava geride bırakılan geniş alanları kullanabilecek kalite ve beceriye sahip değildi de Fenerbahçe kalesinde ciddi bir tehlike görmedi...

Kısacası ilk yarı can sıkan bir maç izledik...

Slimani’nin işini kolaylaştırsın diye sahaya sürülen Frey tam bir hayal kırıklığıydı... Gelecekte büyük futbolcu olacak iddiasıyla alınan bu oyuncuda Sportif Direktör Comolli ne bulmuş Allah için çıkıp anlatsın... Bu Frey’i gördükten sonra Soldado’nun bu takımda şans bulamaması gerçekten çok komik ve düşündürücü... Yine Reyes’in de Frey’den bir farkı yok...

Soyunma odasına ıslıklar ve “Ersun Yanal” tezahüratları ile giden

Yazının Devamı

Uğurlar olsun!

1 Ekim 2018

Teknik Direktör Cocu, Beşiktaş derbisinin ilk yarısındaki göreceli de olsa tempolu, presli, etkili futbolun büyüsüne kapılmış ki, Rize deplasmanına da aynı 11 ile çıktı... Muhtemelen yine aynı senaryonun yaşanacağını hayal etti.
Ancak Beşiktaş’a karşı Topal-Jailson ikilisi ile oynamak ne kadar mantıklıysa, topa daha çok sahip olunacağı, teknik kapasitesi ve becerisi daha yüksek oyunculara ihtiyaç duyulacağı besbelli bir maça iki ön libero ile başlamak o kadar korkaklıktı... Gençlik parolasıyla yola çıkılan bir sezonda hala Aatıf’tan medet ummak bir o kadar bu kulübün vizyonunu, gücünü hiçe saymaktı...
Ve Rize’de Cocu’nun balonu resmen patladı. Kısaca takke düştü, kel göründü...
Hollandalı hocaya sormak lazım; Bu Eljif’in, bu Ekici’nin, bu Barış’ın oynaması için ne yapması gerek... Ya da sahadakilerin bunlardan ne artısı var?
Hiç şüphesiz Fenerbahçe bu ligin en dertli, en sorunlu takımı... Takım demek ne kadar doğru ona da siz karar verin artık. Savunmada, orta alanda, forvette... Haftalardır ortada, kanatlarda, ileride ve geride takım oyunundan söz etmek kolay değil.
Sezon başından bu yana iyi niyetli ve özverili birkaç futbolcunun bireysel gayretleri ve becerileriyle

Yazının Devamı

Şans kapıyı çalınca

17 Eylül 2018

Fenerbahçe milli aranın ardından lige dönüşte yine coşkusuz, etkisiz ve renksizdi...
Üst üste üç maçını kaybetmiş bir takımdan daha yaratıcı, daha bitirici, daha enerjik bir oyun bekliyorduk açıkcası..
Konya deplasmanında ilk şutunu ancak yarım saat sonunda bulabilen Fenerbahçe; statik, durgun, yavaş, tek düze futbolu ile adeta idare eder gibiydi... Bir tek Slimani bu silik oyuna direniyordu. Nitekim Fenerbahçe’nin yakaladığı tek ciddi pozisyon da Cezayirli’nin yaptığı pres sonunda doğdu. Ancak kaleci Serkan gole izin vermedi. Buna karşılık Harun kalesinde biri direkten dönen iki ciddi tehlike yaşadı.
Fenerbahçe’nin bu kadar pas hatası yaptığı ilk yarıda üretken olması zaten beklenemezdi. Mehmet Topal ve Jailson yeteri kadar ofansa destek veremiyor, Ayew ve Aatıf iyi niyetli oyunlarına rağmen hücum aksiyonlarına çeşitlilik katamıyorlardı.
İkinci yarının başlamasıyla Topal-Jailson ikilisi biraz daha öne yakın oynayınca Konyaspor’a kısa süreli bir baskı kurulabildi. Aatıf’ın yerine giren Eljif Elmas da attığı golle takımını adeta iipten aldı.
Konya’dan üç puan çıkaran Fenerbahçe için sorunlar asla bitmiş değil. Çünkü takım oyunundan uzak, bireysel performanslarla bir şeylere

Yazının Devamı

Tren kaçıyor mu?

26 Ağustos 2018

Üç haftada iki yenilgi “Yeniden Fenerbahçe”, “Yeniden Başarı” sloganı ile yola çıkan Fenerbahçe’de balayı döneminin erken bitmesi anlamına geliyor...
Belki köprünün altından daha çok sular geçecek ama görüntü hiç de iç acıcı değil... Eksikleri gidermek, taraftarın yeniden gözüne girmek, futbolun gereklerini yerine getirmek ne kadar zaman alacak göreceğiz. Ama trenin kaçtığı da unutulmamalı...
Şu bir gerçek ki solist detone, sazlar da akortsuz olunca Fenerbahçe’nin tatsız görüntüsü hiç değişmiyor... Takım bir türlü ritim tutturamıyor... Onca çabaya, koşuya rağmen organizasyon sıfır. Durum böyle olunca uyumsuz, kararsız, etkisiz ve verimsiz bir Fenerbahçe çıkıyor karşımıza...
Göztepe önünde bir kez daha gördük ki, bireysel beceriler de yetersiz, takımın toplam oyun kalitesi de...
Transfer döneminin bitimine bir hafta kala alternatifleri çoğaltmak, yeni bir kadro derinliği oluşturmak, sistemle uyumlu bir takım yaratmak için kolları sıvayan sarı-lacivertli ekip, bu geç kalmış hamlenin sancılarını dün gece fazlasıyla çekti. Bir süre daha da çekecek gibi...
Giuliano ve Josef de Souza ile yollar ayrılınca dün 4-1-4-1 düzeni ile oynamaya çalıştılar. Tek ön libero Mehmet Topal, onun

Yazının Devamı