Survival filmlerinde anlatım dili çok önemlidir. Gerçeklik duygusu için öncelikle oyuncu ve doğa bütünlüğünü yaratabilmek, çok emek ister. Yönetmen ustalığına, oyuncu özverisi eklenince ancak ortaya iyi bir şeyler çıkabilir. “Arctic” bu açılardan hayatta kalma filmlerine iyi bir örnek. İkinci uzun metrajında Brezilya kökenli yönetmen Joe Penna buzulun sert duygusunu seyirciye hissettiriyor. Buzullarda düşmüş bir uçak enkazı içinde, hayatta kalmaya çalışan bir adamın mücadelesinde Mads Mikkelsen, oyunculuk emeğinin ne olabileceğini, sonuna kadar gösteriyor. Zor şartlarda insanın yükselen direncini belgeselci detaylarında işlemiş Penna. Son sahneye kadar gerilim sürüyor.
Film neden düştüğünü, nereden gelip nereye gittiğini bilemediğimiz Overgard’ın (Mads Mikkelsen) buzullarda saplanmış uçak görüntüleriyle açılıyor. Yemek için balık avlamak zorundadır, karların altından çıkardığı kaya parçaları ile beyazın üstüne SOS yazmak, manyetolu bir sinyal cihazıyla iletişim kurma çabaları sonuçsuz kalmaktadır. Sonunda gelen kurtarıcı bir helikopter, fırtınaya dayanamaz ve inemeden düşer. Helikopter pilotu ölür, yardımcı kadın pilot ise ağır yaralı olarak kurtulur. Overgard elindeki kısıtlı imkanlarla genç kadına yardım eder. Yarasına pansuman yapar, mikrop kaptırmamaya çalışır, yemek verir. Gökyüzünden bir kurtarıcı gelmesinden umudu kesince de, yaralıyı da yanına alarak yola düşer. Harita üzerinde dağların ardında yaşam alanına ulaşmak tek umududur.
Sessiz film modunda, çok az diyalogla akan öyküde, Mikkelsen beden diliyle, bakışlarla çok şey anlatıyor. Kendisinin de “Hayatımın en zor çekimleri” dediği sahnelerde üstün bir performans gösteriyor. Buzulların orasındaki çaresizliği tek başına üstleniyor. Hele yaralıya gösterdiği sorumluluk duygusu anlatılmaz, izlenir.
Leonardo DiCaprio tek Oscar’ını kazanırken, “Diriliş”te karların içinde tek başına yaşam mücadelesi vermişti. Bu tür ızdıraplı roller oyunculardan özveri isteyen işler. Mikkelsen’de bunu fazlasıyla yapmış.
Yönetmen Penna başlangıçta Mars’ta yaşam mücadelesi veren bir astronotu çekmek istemiş ve senaryoyu bile bitirmiş. Ridley Scott ve Matt Damon “Marslı” filmini çekince öyküyü buzula çevirmiş. Gelecek filmi de yine tek başına mücadele veren insan üzerine olacakmış.
Hayatta kalma mücadeleleri seyredene hep “Ben olsam ne yapardım?” sorusunu sordurur. Kendimi o durumun içinde düşünürüm. Bu film de seyirciyi soğuğun ortasına oturtuyor. Kaçırmayın.
Hayatta kalma üzerine 10 iyi film
127 Saat-(2010)- Danny Boyle
Direniş (2015)-Alejandro G.İnarittu
Yeni Hayat/Cast Away (2000)-Robert Zemeckis
Yerçekimi/Gravity (2013)-Alfonso Cuaron
Sineklerin Efendisi-The Lord Of The Flies (1990)-Harry Hock
Sona Doğru/All Is Lost (2013)-J.C.Chandor
Yaşamak İçin/Alive (1993)-Frank Marshall
Pi’nin Yaşamı(2012)-Ang Lee
Everest (2015)-Balthasar Kurmakur
Marslı/The Martian (2015)-Ridley Scott
Özay Şendir
Üzerinde tepindiğimiz hayatlar...
28 Nisan 2024
Abbas Güçlü
Yeni müfredat ne kadar yeni?
28 Nisan 2024
Zeynep Aktaş
Borsa hızlı koştu gözler 10.000’de
28 Nisan 2024
Ali Eyüboğlu
maNga grubundan çağrı var: Keşke bir kadın DJ olsa da konserlerde bize eşlik etse
28 Nisan 2024
Güldener Sonumut
Macron ve abartının sınırı
28 Nisan 2024