Hukuk işlemezse acaba ne olur?

Fatih Akın, terör belasına kendi çözümünü sunuyor: kişisel adalet. Onu bu kadar kızdıran olayın Almanya’da 2000-2006 arası çeşitli şehirlerde öldürülen 9 Türkün 2011 yılına kadar süren uzun mahkeme süreci, adaletin geç karar vermesi olmuş. Sonunda sağ radikal bir Neonazi hücresinin üç üyesinin suçlu bulunması Almanya’da adaletin yüzünü ağartmadı. Onların suçlu oldukları baştan beri belli olmasına karşın mahkeme sürekli odak noktasını değiştirir. Akın bu olayın etkisinde yazmış olduğu senaryoda adaletin ipliğini pazara çıkarıyor.

Öykünün başkarakteri Katja Şekerci (Diana Kruger) Hamburg’daki bir terör saldırısında eşi Nuri ve 6 yaşındaki oğlu Rocco’yu kaybeder. Hayatını aniden karartan bu acıyla mücadele etmesi kolay değildir. Aile bireyleri onu anlamakta çok iyi bir resim vermezler. Biraz toparlandıktan sonra başlayan hukuk sürecinde acı yerini büyüyen bir öfkeye bırakır. Sanık sandalyesinde oturan Neonazi çiftin savunmasını yapan avukatın mahkemeyi sürekli baskı altına alan, dikkat dağıtan söylemleri, hukuki süreci uzatır. Olayın kanıt yetersizliğine bağlanması, Katja’nın hayatını toparlayamayacağı bir noktaya getirir. İntikam arzusu yaşamının tek hedefi haline dönüşür.

Alman asıllı olmasına rağmen sadece Hollywood yapımlarında oynamış olan Diane Kruger, ilk Almanca konuştuğu filmle ödül üstüne ödül kazandı. İlk olarak Cannes’da en iyi kadın oyuncu seçilen Kruger, sonrasında Altın Küre, Cannes dahil bir çok festival ve eleştirmen seçimlerinden ödülle döndü. Final bölümü de hızlı gelişiyor. Mahkeme sekansları çok gerilimli, Katja tarafı olarak öfkelendiriyor insanı.

Akın, Ermeni meselesine teğet geçtiği “Kesik-The Cut” ile politik konulara çok başarılı olmayan bir giriş yapmıştı. Bu kez ırkçılık meselesine gerilimi yüksek bir anlatımla girmiş. Çözüm olarak sunduğu intikamı Almanya’da çok eleştirmen beğenmedi.

Paramparça
Yönetmen: Fatih Akın.
Oyuncular: Diana Kruger, Denis Mochitto, Numan Acar.