Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Ekran silahından sıkılan hakaret mermileriyle yapılan "haysiyet düellosuna" davetiye şöyle yazılıyor lumpen lugatında:
"Cesaretin varsa, delikanlıysan çık karşıma!.."
Buradaki delikanlılık ve cesaret, "rezalete dayanıklılık" anlamında.
Yüreğin yetiyor mu kayıkçı kavgasına canlı yayında?.. Kafa atar gibi konuşup, tükürür gibi bakabiliyor musun? "Ben haklıyım" yerine "sen alçaksın" diyebiliyor musun?
"Hayır"sa; düellodan kaçıyorsun. Korkaksın, sefilsin, yok olmalısın.
Federasyon Başkanı'ndan TV yorumcularına, teknik direktörlerden yazarlara kadar düello davetçileri, aslında rakiplerini değil de haysiyetin ta kendisini öldürüp yok ediyorlar ekran silahından sıkılan hakaret mermileriyle...

Dişli örneği
Tüm bu "osuruğu cinli" (özür dilerim, bu bir halk deyişidir ve haddinden fazla sinirli insanlar için söylenir) zevata, Davut Dişli'yi örnek almalarını öneririm. Adamın ne "tetikçiliği" kaldı ne "23 Nisan başkanlığı" "Ben adayım" dediği için. Çıktı televizyona, kimseye hakaret etmeden öyle bir konuşma yaptı ki, hem kendisini hor görenleri mahcup etti, hem de Fenerbahçe'yi yüceltti.
Ne yalan söyleyeyim, ben de Davut Dişli'yi pek ciddiye almamıştım. Ama o konuşmadan sonra, hem Sayın Dişli, hem de Fenerbahçe adına sevindim.
Son düelloyu asalet ve terbiye kazanacak göreceksiniz bakın...
"Cesaretin varsa, delikanlıysan terbiyeni takın!"

Geçen hafta Ters Köşe'yi, tümüyle Hükümet'in spordaki kadrolaşması'na ayırmıştık.
Eksik olmasınlar, duyarlı okurlar konuyu gündeme getirdiğimize çok memnun olmuşlar. Ama Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay, o kadar mutlu değildi. Yazıyı Malatya'da okumuş, akşam Ankara'ya döndüğünde beni evde bulmuştu.
Hakkını yemeyeyim... Hakkımda, hak etmediğim kadar nazik saptamalarda bulundu telefonda... Sonra, yazılmamak ricasıyla bazı açıklamalar yaptı ki, yazmamak üzere dinlediklerim arasında Mehmet Akif Pirim'in grekoromen güreşin başına getirilmesinde rol oynamadığı yoktu.
Atalay, kendisine şüpheyle bakmamdan yakındı:
"Bizi kimsenin dini, mezhebi, siyasi görüşü ilgilendirmez" dedi ve belgelendirdi:
"Ben belediyede atletizm takımımızın kaptanlığına İmam Hatip kökenli Zeki Öztürk yerine Alevi olan Haydar Doğan'ı getirmiştim."

İnanamadım
Atalay'a da söyledim; sizlerle de paylaşayım. Kulaklarıma inanamadım ve şu cümlemi yutamadım:
"Sayın Genel Müdürüm, Haydar Doğan benim elimde büyüdü. Zeki Öztürk'ü taa Şişe Cam'da koştuğundan beri tanırım. Ne Haydar'ın Alevi, ne de Zeki'nin İmam Hatip kökenli olduğunu bilirim. Siz nasıl inceliyorsunuz sporcuları?"
Bakın... Şimdi de elimi tutamıyorum ve bu olayı sayfalarca yazıdan daha iyi anlatacak bir özdeyişimizi yazacağım. Hatırlatayım; "teşbihte hata olmaz" ve Mehmet Atalay'ı tenzih ederim:
"Kıpti şecaat arzederken sirkatin söylermiş" derler. Sözüm meclisten dışarı "çingene kahramanlığını anlatırken hırsızlığını ağzından kaçırır" demek. Atalay'ın "demokratlığını" anlatırken spora ve sporcuya hangi antidemokrat pencereden baktığını belli etmesi gibi.
Şunu da ekleyeyim; umarım Atalay'ın icraatları beni mahcup duruma düşürür ve önce ben çıkıp "helal olsun" derim.
Yaptı da yazmadık mı?..

Yıllar önce yazmıştım. Sergen'i en iyi anlayanlardan biri de benim.
Hani arada sırada der ya,"Size ne benim yeteneğimden, oynadığım işinize yarıyor mu ona bakın"...
Tamamen katılırım.
Sıradışı ve yıpratıcı yaşamını eleştirenleri, sıradışı futbolunu övmek zorunda bırakır ya...
Bayılırım.
Ben Sergen'i çok iyi anlarım ve Sergen için en çok, en iyi oynadığı zamanlarda endişe duyarım.
Şu sıralar Sergen'in durumunu hiç beğenmiyorum!.. Şahane oynuyor.
Rastlantı bu ya; ben de iki de bir ödül alıyorum.
Hayra yoralım.

Çırağan Sarayı'ndaki tarihi toplantı bana, Vatikan'ın Papa seçimini hatırlattı. Saygı uyandıran bir gizem ve mistik bir hava içinde, olgun ve karizmatik adamlar büyük kararın verileceği odaya ağır hareketlerle doluşup kapıları kapatırlar ya; onun gibi.
"Sonuçta değişen bir şey yok" demeyin sakın. Nasıl ki, gönül verenler için Vatikan'da Papa'nın kim olduğu değil, o ihtişam ve dayanışma önemliyse, benzer bir güç gösterisini gerçekleştirdi Fenerbahçe.
Bu toplantıdan haçlı seferi mi çıkar, afarozlar mı ya da evrensel bir barış çağrısı mı orasını zaman gösterecek.
Ancak Fenerbahçe'nin puan cetvelindeki kadar çaresiz olmadığı da bir gerçek.

Irak'taki "Koalisyon Gücü"nün Türkiye'deki propoganda bürosu gibi çalışan bir TV kanalında haber başlığı:
"Amerika, Batman'da petrol buldu"
Kardeşim Batman'da petrol bulunmaz. Orada var zaten. Ancak çıkarılır. Tıpkı Tamer Güney'in Fenerbahçe'deki futbol potansiyelini ortaya çıkardığı gibi.

Anlamıyorum... Fenerbahçe Yönetim Kurulu betona çakılmış çivi gibi sağlam duruyor, Galatasaray Yönetim Kurulu çatırdıyor.
Burak Elmas istifa etti. Saraçoğlu yolda. Ali Dürüst için dedikodular var.
"Para ile saadet olmaz" ama, borçla da huzur olmuyor galiba.





SPOR


KARTAL'A UÇUŞ İZNİ YOK: 1-0
At yarışları
Avrupa Ligleri
Efes gönül aldı: 82-86
2. LİG puan durumu
NBA’de dün
Eczacı şampiyon gibi : 3-0
LUCE'NİN İSYANI
FENER'DE 1'LİK ZAMANI: 1-1
SAVUNMA ÇÖKTÜ
Evliya Çelebi gibi
NE DE OLSA HERKÜL
Veliefendi şenlendi
Altın kızlar
Rekorlar cebinde
Haber turu...
Sürpriz yok
Bir devin düşüşü
Cesaretin varsa