Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Elimle koymuş gibi buldum adamımı...
İki günlük sakal, hırpani bir tavır, fıldır fıldır bakışlar kafamda şimşeği çaktırdı.
Adım gibi biliyorum; ellerini çıkarmadığı ceplerinde, tomarla bilet var.
Hafiften yanaştım. Dirseğimle dirseğini dürttüm, görmüş geçirmiş bir tonlamayla, tuzak sorumu fısladım:
-Maraton kaç para?..
Mecbur olmasam girer miyim bu Maike Hammer havalarına?..
Fenerbahçe - Gaziantep maçının arka planı, benden soruluyor bugün. Taraftar, ambians, stad, hatta stadın çevre yolu bağlantıları hep benim alanım. Gelirken Kurbağalıdere’ye bile göz attım. Aziz Yıldırım’ı şimdiden uyarayım; bir tane bile kızılcık ağacı yok oralarda...
Neyse... Siftahı bir karaborsacı ile yapacağım:
-Maraton kaç para?..
Adamım... Yani memur bey... Cebinden çıkardığı telsizin anteniyle gişeleri gösterip, istersem bilet alabileceğimi açıklarken, ben Migros’un önüne varmıştım...
Allah Allah... Fenerbahçe, hayati bir maç oynuyor ve tribünler dolmuyor...
Her halde, erken gelmeyi biraz abarttım dedim. Ama ne yapayım... Galatasaray maçında denendiği gibi, emniyet güçlerinin yeni bir "toplumsal olay tatbikatı" ortasında kalmamak için elimi çabuk tuttum. Gazeteci bir yana, görev yaparken Tarık Akan’ı bile tanımazlar valla...
Fenerbahçe uzmanı usta gazeteciler, "takımın durumunu önceden tahmin etmek için şeref tribününe bir göz atmak yeterlidir" derler... Yakılan puro sayısına bakıp, üç aşağı beş yukarı kimin kazanacağını anlayanlar olurmuş. Hatta yöneticilerin ses tonundan maçın skorunu tutturanlara bile rastlanırmış eskiden... Demek, eskiden yüksek sesle konuşan yöneticiler varmış.
Yöneticileri sonraya bırakıp yolun karşısındaki dönercilere seğirttim...
Bu onlarla ilk söyleşim değil. Her önemli Fenerbahçe maçından önce "en derin" bilgileri bu dükkanlardan edinirim. Bu kez burnuma yanık kokusu geldi. Nerede geçen sezonun Gaziantep maçı seyircisi, nerede burnundan soluyan bu insanlar.
Fenerbahçe’nin artık her maçı hayat memat meselesi...
Ama bu kez hakem "kalite kontrolden geçmiş" biri. Malum, Galatasaray maçında "rest"e karşı dört kart çekmişti Ali Aydın... Nitekim, bu maçta da eli cebinden çıkmadı, ama böyle kartlara can feda.
Şükrü Saraçoğlu’na girdim; herşey tersyüz. Meğer pankartları başaşağı asmış taraftarlar... "Sandık" meselesini protesto etmek için. "Amuda kalksan hava" mı diyorlar ne?..
Maç başladı, tribünler gergin. Fenerbahçe gol atıyor, tansiyon yine düşmüyor.
Hakem iyi, takımda pek bağıracak adam yok, Lorant deseniz, adamın ensesinde zaten kızılcık sopası var... Tribünler mecburen Haluk Ulusoy’un kulaklarını çınlattılar...
Bilenlerden öğrendim; bu gerginlik, altı hafta daha böyle sürecekmiş.
Ne diyelim, skor böyle oldukça altı hafta çabuk geçer Fenerbahçe için.
Son söz Başkan’a... Ta en baştan beri "şampiyon olacağız" dedi, rakiplerin aklından "elden gelen dilden gelse fukaralar şampiyon olur" atasözü geçti. Ama dün o haklıydı.