Lakin futboldaki çıtamızı Türkiye'nin geneli ile kıyaslayınca, tüm şikayetler, dert yanmalar askıda. Kimse merak etmesin, spor medyası hem sporu hem kendini denetleyebilme refleksini koruyabiliyor herşeye rağmen.
Denetimin denetimini bile öyle şevkle, öyle acımasızca yapıyor ki, darısı çomaksız oynayanların başına.
Mesela, siz hiçbir vaka anımsıyor musunuz; eleştirilirken onu onaylayan medya kanadı da eleştiriden nasibini almasın? Veya bir girişimi, kişiyi yüceltmeye ona karşı olan medya mensupları kınanarak başlanmasın?
Bu durum spor medyasının iç dinamiğidir. Zenginliğidir. Kabına sığmayan uzmanlığı, sınır tanımayan çok sesliliğidir.
Lütfen yönetemeyen yöneticiler, oynayamayan oyuncular, kifayetsiz hocalar, muhteris insanlar bu durumdan yararlanmaya çalışsın. Evet; yararlansın... Ama pozisyonunu korumak için değil, penceresini genişletmek için. Aksi halde bugün sığındığı medya kanadını yarın karşısında görünce şaşkınlığa kapılmasın. Bilin ki, biz birbirimizi eleştiriyorsak size yaranmak için değil, adalet adınadır. Birbirimizi suçluyorsak, mükemmeli aradığımızdandır. Birbirimizden nefret etsek bile bu nefretteki "çıkar" payı, Türkiye ortalamasının çok altındadır.
Yanlış anlaşılmasın.
Dehşet ve panik insanın doğasında var. Bazı olaylar bu yoğun duyguları kaçınılmaz kılar. Hatta dehşete düşmeyene, paniğe kapılmayana "normal insan" gözüyle bakmazlar. Bir tek profesyoneller sağlam durmak zorundadırlar.
Depremde, sırtında battaniyesi, korkudan titreyen bir jeoloji mühendisi neye yarar mesela. Acil servise yaralı getirilince kan tutup bayılan cerrah... Hırsızdan tırsan polis...
Deprem futboldaysa, futbol yaralıysa ve futbolda alın teri hırsızlığı varsa, sıradan futbolseverler sıradışı davranışlar gösterebilirler, ama futbolun uzmanlarına "öldük, bittik" edebiyatı ve panik hiç yakışmaz doğrusu.
Ne felaket tellallığı, ne de kamuoyu cellatlığıdır onlara düşen.
Futbol yangınında çaresize dönen futbolseverden bin beterdir yangına benzin döken profesyoneller... İster yönetici, ister teknik adam, isterse yorumcu olsunlar, zararlıdırlar. Bindikleri dalları kesip yangına atarlar.
Don gömlek mollalar
Ligin ikinci yarısının "dolunay gecesi" ertesi, kesif bir arabesk sis kapladı futboldaki "zirve"leri... "Köşe"ler tahkim edildi... Siperler yeraltından tünellerle birleştirildi ve ortak mevziler ortak hedeflere yöneldi.
Kitlesel nevrozun harcı onlardı.
Ayıptır söylemesi, ben bu panik halinden çok hoşlanırım. Panike neden olan olaydan değil, kaçınılmaz olay sonrası yaşanan panikten...
Olağanüstü koşullar, insanların zırhlarını giymelerine fırsat bırakmaz. Don gömlek ortadadır ağır mollalar... "Kral" çıplaktır artık. Kimse önyargısını saklayamaz, hatta ondan utanmaz. Sahte şövalye ruhu uçar gider, gizli taraftarlık, örtülü düşmanlık, kibrin gölgesindeki kin, nefret, iyot gibi açığa çıkar.
Lucescu'yu asarken
Ne diyorlar; Lucescu Fenerbahçe'nin tekrar maçını eleştirerek, Hüsnü Güreli rakip kulüpleri vergi ödemeye davet ederek germiş ortalığı. Düşünün ortalık ne haldeymiş ki, bu kadar meşru ve etik iki tesbitle patlama noktasına gelmiş.
Geçiniz... Lucescu germiyor futbolcularını o eleştiriyle. Futbolcularının gerildiğini ifade ediyor. Sakinleştirmek de ona düşerdi; o ayrı mesele. Hüsnü Güreli'nin vergi ödemeye davetinden alınanlar varsa, yanmış Türkiye.
Lucescu, Ahmet Çakar'a hakaret etmiş... Çok ayıp, ama niye böylesi olaylar sadece Telegol'de? Lucescu Lig'de şaibe var demiş. Federasyon üyesi Bayram Yağcı dahil hangimiz demedik ki? Gitmek istiyormuş hoca, sevinecek o kadar çok insan var ki... Ama bırakmazlarmış, niyetleri nedir acaba?
Gözü komşunun ekmeğinde
Bunların hepsi hikaye...
Futbolumuz ekonomik küçülme içinde ve yeni dengeler kurulmaya çalışılıyor. Euro 2004 finallerine katılma hakkı bu sancılı döneme ilaç gibi gelirdi, olmadı. Ulusoy'un ve Şenol hocanın affedilmezliği altında bu neden yatıyor.
Soruna komşunun ekmeğine göz dikerek çare bulunmaya çalışılmasa, taraftar denilen gönül orduları tehdit unsurları olarak kullanılmasa, şeffaflık olsa yapay çatışmalara da gerek kalmaz, kahramanlara da, düşmanlara da.
Nice yıllardır türlü çeşitli krizlere, ekonomik çöküntülere açlık pahasına göğüs geren Türk insanı, futboldaki yokluğa mı dayanamayacak yani?
Ama o açık yüreklilik hani?
Koltuk, reyting ve güç için sürekli vaad edenlerin, fedakârlık istemeğe yüzleri kalmadı ki.
Adam olmayacak adamlar
Böylesi ağır travmalar, aslında berbattır ama, içinde aynı ağırlıkta bir de ümit taşır.
Sanki çözümü yıllarca sürecek girift sorunlara, bu şokla neşter atılacakmış gibi gelir bana. Çürük elmaların çürümeleri hızlanacak, yerlerine sağlam ve görmezden gelinenler konulacak sanırım.
Bu bir tür imtihandır.
Nitekim sınav sonuçları yavaş yavaş alınmaktadır...
Mesela bu furyada "operasyonu Demirören ile Ulusoy tezgahladı" türüden flaş tespitlerle öne fırlamak isteyenler, karnelerindeki ahlak notlarına ekledikleri yeni bir "kırık" ile mezun olsalar da adam olamayacaklarını kanıtladılar.
Sonra "Ligin tadı kaçtı"cılar!.. Onlar, popüler olmanın her zaman haklı olmak anlamına gelmediğini hayli acı bir deneyimle anladılar.
Depremi Lucescu'ya bağlayanlar kısmen haklılar... Bir iki müteahhit sallandırarak doğal afetlere engel olunacağını savunanlar kadar.
Bir de "bütün suç Papila'da" diyenler var ki, onlar sınavda çakıp suçu hocada arayanlar.
Bilgili sağlam durdu
Gel de sevme panik halini... Hiçbir faydası olmasa bile, en azından profesyonellerimizin güvenilirlik katsayısını sınamış olduk değil mi? Bir sürü klik ortaya çıkıyor yavaş yavaş. Bir sürü kirlilik... Borçlu olduğumuz panik. Bu toz ve pislik halının altında kalsaydı daha mı iyi idi?
Ben bu panikte bir tek Serdar Bilgili'nin sakin olduğunu gördüm ki, toz bulutları dağıldığında daha da güçlenmiş olarak çıkacaktır kendi evinde başlayan bu fırtınadan... Bir aikido ustası gibi, gelen ve gelmesi muhtemel saldırıların enerjisini kullanarak sağlam durdu başkan. Ucuza kaçmadı. Bu da panik yaratan afetin bir başka faydası.
Daum topun ağzında
Size bir şey söyleyeyim mi? Beşiktaş'ın Samsun maçından 3 (puan) - 5 (adam) kayıpla çıkmasının asıl faturasını Daum ödeyecek.
Ne alaka demeyin. Artık Fenerbahçe'nin şampiyonluk umudu var. Öyle "Gelecek sezonların takımını yaratıyorum" kolaycılığının arkasına sığınıp, arayış ve operasyonlarını aynı rehavetle ve hoşgörü çemberi içinde yapamayacak hoca.
Önce Daum'un dokunulmazlığı kalkacak. Onun dokunulmazlığı da nereden kaynaklanıyor, anlamış değilim ya. Kariyeri tartışılmazmış. Oysa, nice yerli - yabancı kariyerler lime lime edilmişti ondan önce. Üstelik daha iyi durumlarda...
Neyse, Daum'un suyu, Beşiktaş yenilmeseydi de ısınacaktı zaten. Çünkü onu dokunulmaz kılan Başkan Yıldırım'ın girişimci ruhuydu. Sürekli transfer peşinde koşan Fenerbahçe'de bir türlü "Takım tamam" diyemeyen taraftar, bugüne kadar Daum'u eleştiremiyordu. Ama transfer sezonu da bitti, Fenerbahçe'nin gündemini tekeline alan tesisler de... Şimdi gözler Daum'a kenetlendi.
Benim Rizespor maçı dönüşünde sevgili Onur Belge'ye sorduğum soruyu her Fenerbahçeli kendi kendine tekrarlayacaktır bundan böyle:
"Daum'un yerinde herhangi bir hoca olsa, Fenerbahçe daha mı kötü oynardı"?
Önce sorular, sonra Daum "uzar" yeni koşullarda Fenerbahçe zirveye yürüyemezse.
Şükür ve Karan
İşte size hummalı ve muammalı bir konu:
Ümit Karan ile Galatasaray arasındaki buzlanmaya Hakan Şükür'ün katkısı ne kadar?
Siz şimdi düşünün ama, Ümit Karan'ın Beşiktaş'a geçtikten sonra bence söyleyecek çok şeyi var. Şükür, "benim de ne kadar kalacağım meçhul" diyordu ya... Ümit Karan konuşuncaya kadar.
SPOR
AL KARTAL'I, VUR ASLAN'A : 4-1
At yarışları
Avrupa Ligleri
Ülker, Roma'yı yaktı : 69-53
İKİNCİ LİG PUAN DURUMU
Hido'suz Spurs'u Duncan sırtladı
Filede bugün
Luce'nin mazereti var
Rötarlı taktik!
AL KARTAL'I, VUR ASLAN'A : 0-5
Kupa Kaplan'ı : 0-1
Uche'den çeyrek altın : 1-0
Federer belayı savdı!
Haber turu...
Sancılı tur
Doktor Ali Aydın!
OTOKRİTİK
Felaket