Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Niyeti sansasyon yaratmak olan bir "eleştirmen" için biçilmiş kaftan Galatasaray’ın teknik direktör meselesi...
"Yağ satarım, bal satarım" oynayan çocuklar gibi, çembere istediğin yerden girer, istediğini "ebe"lersin... Ya da istediğin gibi "mızıkçılık" edersin...
Aslında bu "fırsatı" kaçırmak istemezler ama, bir kısmı Fatih Terim’den çekiniyorlar, bazıları Galatasaray yönetimi kadar kararsızlar, bazıları da her hamlenin kontrası olan bu fikir cimnastiğinin, özellikle dışında kalıyorlar. Dediğinin tersi çıkıp, mahçup olmak - ya da bazıları gibi hiç gocunmamak - da var.
Yönetime gelince:
Lucescu, değeri Fenerbahçe’nin üçte biri takımı Avrupa’da estirmiş, Türkiye’de şampiyon yapmış, nasıl göndereceksin?..
Adama sormazlar mı, "senin istikrar anlayışın bu mu", "daha ne yapsın" diye?
Öte yandan, Fatih Terim gibi bir beyin hizmete hazır (gibi), nasıl erteleyeceksin?..
Zaten seçimi o "ima" ile kazanmışsın ama, Terim’in ürküten karizmasına, hangi yöneticileri nasıl kurban edeceksin?
Yönetim kara kara düşünüyor, kalemi ve yüreği olanlar yazıyor.
Size şu kadarını söyleyeyim... "Yağ satarım, bal satarım" oyunu hafta başına kadar sürecekse eğer, Terim istediği içindir. Yoksa gelecek sezon Galatasaray’ı kimin çalıştıracağından, Niculescu’nun Romanya’daki kiracısının evden çıkıp çıkmayacağına kadar her gelişmeye Fatih Terim karar verecektir.
İster yönetici, ister patron ol; bazı görevler ve o görevlerin "en uygun adamı" vardır ki, kararı onlar verir.

Ligin son maçında Ali Sami Yen Stadı’na canlı aslan getirecekmiş Galatasaraylılar...
Acıkırsa haber versinler...
Benim tanıdığım, kendini aslan terbiyecisi sanan birkaç tane aslan yemi var.

Cem Karaca’nın "Kavga" adlı eserindeki dizeleri alıp, hafızamdaki Nazım Hikmet klasörüne yerleştirmişim kimbilir kaç yıllar önce.
Kafandaki mısralara, başucundaki kitaplarda rastlamak kolay da, orada olmadığını anlamak için hata yapmak gerekiyor işte...
Sesi kadar hacimli bir yüreğe sahip Cem Karaca, nazik uyarısında, dizelerinde "Nazım lezzeti" bulduğum için bana teşekkür ediyor ve hayıflanmadığını vurguluyor.
Ben de öyle... Normal şartlarda beni kahretmesi gereken böyle bir hata, Cem Karaca gibi bir ustanın, okurum olduğunu ortaya çıkarmasından her halde.
Yine de özür dilememe izin verin.

Sinan Engin Brezilya’ya yerleşti.
Özkan Sümer’in zaten ikinci adresi.
Yıldırım ve ekibi de gitti.
Fatih Terim Galatasaray’a gelirse iki Brezilyalı aklındaymış...
Nedir bu... Define mi, moda mı, "Yağmur Ormanları"nı kurtarma kampanyasına katkı" mı?..
Dört tane de hakem getirin, olsun bitsin bari...

Kime soracaktık işin sırrını?.. Kimi alkışlayacaktık?.. Lorant’ı mı?
Geçen yıl bu zamanlarda, popülaritesinin zirvesindeki Mustafa Denizli bile yüzde 51’e çıkaramamıştı reytingini... Fenerbahçe tarihinde şampiyonluk getiren ilk Türk teknik adam olmasına karşın, "başrole" çıkamamıştı. Gerçeği devre arasında anladı...
Futbolcularla biraz ilgilenilmiş (!), Oğuz Hoca’ya dikkat edilmişti ama, amiral gemisi yönetim, kaptan da Aziz Yıldırım’dı.
Bugün, Fenerbahçe şampiyonluğu garantilemiş ve formalite maçıyla kupasını alacak olsa, her halde Lorant’ın geleceğe ilişkin planlarından çok Aziz Yıldırım’ın aklındakiler ilgilendirecekti Fenerbahçeliler’i...
Haluk Ulusoy bile onu tebrik edecek, kameralar onu izleyecek, spor sayfaları onun fotoğraf ve sözleriyle bezenecekti.
Lorant mı?..
O yine de gidebilirdi... Şimdi her şeye rağmen kalabileceği gibi.
Eleştiri anlamında söylemiyorum; Fenerbahçe’nin formatı bu:
Başkan, herkesin, her şeyin başkanı... Yetkinin en genişi, sorumluluğun en ağırı ile atbaşı.
Fiili durum; Fenerbahçe şampiyon olamadı!
Şimdi Fenerbahçeliler, nedenleri, niçinleri, ne zamanları kime sormalı?..
Lorant’a mı, Oğuz’a mı, Galatasaray’a mı, Serdar Bilgili’ye mi, Federasyon’a mı, bana mı?.. Tabi ki, Aziz Yıldırım’a.
Bence "mekan" da belli:
Tıpkı bir sene önceki gibi, Şansal Büyüka’nın karşısındaki koltuğa oturmalı Başkan ve 2003, 2004, 2007 ile birlikte geçtiğimiz sezonu da anlatmalı.
Anlatmalı da, Fenerbahçe’nin hedeflerine "ligi manüple edenler" engel oluyorsa eğer, sonradan şikayet etmek yerine, Fenerbahçeliler’den yardım almalı.
İnsanlar kavga istemiyorlar ama, yardıma hazırlar.

Serdar Bilgili haklı çıkardı. Ama şimdi?..
Beşiktaş’ın yeniden göreve getirilen yönetim kurulu ve başkanının, futbol bağlamında bir tek dediği bile gerçekleşmedi bugüne kadar...
Sadece vaadler değil, mesela "Daum’la üç yıl daha" gibi pembe rüyalar bile; çıkarırken ters yüz olmuş çoraplara döndü.
Scala’yı "hasta" diye kapı dışarı ettikten sonra Daum’a "insanlık adına" iş teklif ettiğini açıklayanlar ve "Yönetim değişse bile" Daum’un kalmasını Beşiktaş’ın yüce menfaatleri icabı sayanlar, bugünü nasıl açıklayacaklar.
Şampiyonluk haftası ve üç büyüklerin hem transfer hem de teknik adam karmaşası yüzünden, Kongre’deki üye skandalı ikinci plana düşmüş olabilir... Fakat unutulabilir mi?..
Endişeleri tek tek gerçekleşen güçlü bir muhalefet ve biri kapital, diğeri sınıfsal olarak enseden görülen rakiplerle, Beşiktaş nasıl mücadele edebilir.
Bonservis affına uğramış bir futbol dünyasında, tuzu kuru Fenerbahçe kesenin ağzını açıp istediğini alabilir. Galatasaray ise Şampiyonlar Ligi şöhreti olarak dünya pazarındaki futbolcuların tercihidir. Beşiktaş’ın varsa bir avantajı, onu da yöneticileri açıklasın...
Yönetim "hızla yol alıyoruz" diyor. Doğru olabilir... Ama, dışarıdan bakan bir insan için, derin dondurucuda uzay yolculuğuna gönderilmiş astronotlar gibi Beşiktaş. Zaman geçiyor ama bilinç olarak hala iki yıl önceki yerde. Yol alıyor ama, hangi hedefe?..
Galatasaray’ın şampiyonluğu, Beşiktaşlı yöneticilere bir uyarı olmalı. Sezon ortasında teknik adam değiştiren iflah olmaz derlerdi, doğru çıktı ama yöneticiler açısından uygulama farklı...
Bir sezonda üç başkan değiştiren takım şampiyon oldu.

FIFA onaylı Milli Takım şarkısı Hülya Avşar’ınkiymiş...
Futbol Federasyonu ise bu milli görevi Tarkan’a vermiş.
Avşar diyor ki, "Benimki resmi".
Federasyon, "Hayır, Tarkan’ın söylediği".
Talimatla şarkı söyletecekler utanmasalar.
Ne desem bilmiyorum ki; "Zır delisiniz, zır deli"...

En "sıkı" Galatasaraylı kim?..
Fatih Altaylı!..
Kulübü için en büyük fedakarlığı yaptı ve Fatih Terim’i yuvaya döndürecek motivasyonu, kendini ateşe atarak sağladı.

Özkan Sümer, Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz ile yaptığı görüşmede, Trabzon Limanı’nı kiralamak istediklerini söylemiş.
Vermesinler...
Trabzonspor’u kurtaramadık, bari gemilere yazık olmasın.