Erkan Sevinç

Erkan Sevinç

drerkansevinc@gmail.com

Tüm Yazıları

Birikimini Urla’da kurduğu müzeye harcayan Levent Köstem karşılaştığı olaylar yüzünden politikada hayal kırıklığı yaşıyor

Hekimlik, zeytin ve politika üçgeninde

Türkiye’nin tek zeytin ve zeytinyağı fuarı olan Olivtech, 19-22 Nisan 2012 tarihleri arasında İzmir Uluslararası Fuar Alanı’nda gerçekleştirilecek. Fuardaki etkinliklerde konuşmacılar arasında 10 sene kadar önce bu sahaya giren Doç. Levent Köstem de var.
Şu günlerde Köstem Vakfı’nın kurulma çalışmalarıyla uğraşan Köstem, Zeytin ve Zeytinyağı Müzesi’ni de gelecek yıl bu aylarda hizmete açmayı planlıyor.
Urla’daki müzenin girişinde 850 yıllık bir zeytin ağacının 2.5 ton gelen kökü karşılıyor sizi. Lise yıllarından beri doğa ve zeytin merakı olan, hep hayallerinin peşinde koşan Köstem’in bugün 10 binin üzerinde ağacı var. Yakında kendi patentli zeytinyağını sunacak piyasaya. Müze 4 bin metrekare kapalı alana sahip... 20 dönüm açık alan, 50 araçlık otopark da cabası.

İlham kaynağı tarih

Müzeyi Urla’da kurmasının nedeni, dünyada ilk zeytinyağı işliğinin Klazomenai’de bulunmanın getirdiği ilhama dayanıyor. Burada geçmişten günümüze zeytinyağı üretiminde kullanılan teknolojiler sergilenecek. 5-6 tonluk bu makinaların kurulmasında akademisyenler kadar Bergamalı Sezai Usta’nın da büyük emeği var. Zeytinin dünyaya Anadolu’dan nasıl dağıldığı anlatılacak müzede. Bir de sabun bölümü olacak. Zeytinyağlı yemeklerin servis edileceği bir restoran hizmet verecek. Ahşap ve seramik atölyeleri kurulacak. Özellikle ahşap çocuk oyuncakları olmak üzere el sanatları sergilenecek. Kaybolan meslekler de olacak müzede...
Levent ilklerin adamı. Artroskopik cerrahiyi İzmir’de ilk uygulayan hekim. İlk Sporcu Sağlık Merkezi’ni kuran kişi. Şimdilerde hekimliği ile zeytinciliği birlikte sürdürürken bir yandan da parti içi çekişmelerle boğuşuyor. Arnavut karakteri baskın. İnatçı kişiliğinden ödün vermez. Uzun yıllar Altay’ın spor hekimliğini yaptı. Milli takımlarda da çalışan bir çok ünlü futbolcuyu ameliyat eden Levent’in zeytin işinde en büyük yardımcısı eşi... Özelikle disiplinli ve titiz yapısı ile işe çok şey katıyor. Kızı işi öğreniyor.Amerika’da master yapan oğlu da dönünce aile tüm enerjilerini bu işe verecekler. Zaten Levent’in en yoğun günleri çiftlikte çalıştığı cumartesi pazarlar...
Fotoğrafçılık ve ahşap işçiliği merakları arasında. Nefis fotoğraflar çeken Levent özellikle eve geldiğinde balkona geçiyor ve başlıyor bakmaya doyamayacağınız ahşap eserleri yaratmaya... ”Sadece ahşapı değil herkesi oyuyor ve stres atıyorum” diyor.

Eski Kordon fotoğrafları

Konulu fotoğraf çekiyor... Kordon doldurulmadan birgün önce gitmiş eski kordonu fotoğraflamış. Yakınlarda eski elektrik fabrikasını çekmiş. Arşivciliği müthiş... Jazz dinlemeyi, sinemayı sinemada seyretmeyi sevenlerden. Özellikle çocukluğundan beri kovboy filmlerine meraklı. Aynı filmi defalarca izlemişliği var. Çiftlik aşkından olsa gerek.Zeytin üreticisi insanın sofrasında zeytinyağlılara bayılması çok doğal. Dağ taş gezmeyi seviyor. Mesela geçenlerde Uzunkuyu’nun arka tarafındaki dağlara gitmiş. Bu kadar yakın bir yerde el değmemişliği görünce şaşırmış, kalmış...

Haberin Devamı

Politikada ortak akıl gerekli

Haberin Devamı

* Tıp ve zeytinciliğe politika da eklendi...

Politikaya girdim ama zorla. Sağolsun Aziz bey muayenehaneme kadar gelip “Buca’ya belediye başkanı ol“ dedi. Ben ”Müze yapacağım, ideallerim var” dedim. O zaman Buca’nın yerlisiyiz diye, taşın altına elimizi sokmak için meclis üyesi olduk. Ama hanyayı konyayı gördük. Ben genel mantıkla ters düşüyorum. Bu ülke bir yerlere neden gelmiyor ,ortak akıl olmadığı için. Benim sorunum Ercan değil... Ailecek görüşen insanlarız ama bu farklı bir şey. Seçimlerden sonra meclis parti kimliğini atar, ortak akılla yöneltilir.

* Ürettiğiniz projelerde de ters düşüyorsunuz...

Bizim bir proje grubumuz var, yazıyoruz çiziyoruz. İlla bunlar yapılsın diye bir iddiamız da yok. Buca’nın gelişimiyle ilgili üniversitemizin ilgili bölümlerinden mimarlıktır, şehir planlamadır, fikir alınır en doğrusu yapılır. Mesela şimdi eski top sahasının olduğu yere kapalı pazar yeri projesi geliştiriyorlar. Dünyanın neresinde bu kadar kapalı pazar yeri var Allah aşkına. Haftada bir gün pazar kurulacak, diğer günler kedi fare yatağı olacak. Halbuki orası 120 dönüm bir yer... Ortasında göletler olan yürüyüş alanları yapılsa... Ben yaptım oldu mantığı ile olmaz. Tartışırsın en iyisini bulursun. Veli Lök hocam bizler daha 1.5 yıllık asistanken ameliyatta fikrimizi alırdı.

Yanık Kahveler olayı

* Buca’daki tarihi kahve de satıldı...


Evet yanık kahvelerin ortasındaki tarihi kahve. Burayı Cemil Şeboy Buca-Mar üzerine aldı. Tarihi dokunun değerlendirilmesi gerekirken geçen hafta sattılar. 355 bine satmışlar, bence oranın değeri 1 milyon TL. Neymiş Buca-Mar zarar ediyormuş! Ettirme o zaman. 55 kişilik işe 200 kişi alırsan zarar eder tabii... 600 bin nüfuslu Buca’da bir hayvan barınağı yok. Ama denetim raporlarına baktığında 1 milyon lirayı aşan anahtarlık, şekerlik alımı var. Gereksiz işlere niye para saçıyorsun?

* Denetleme Kurulu Raporu’na ret oyu verince de disipline...

Siz niye itiraz ettiniz, ret oyu verdiniz diye disipline veriyorlar. Denetleme Kurulu raporunu görsen inanamazsın. Bu rapora hiçbir kuvvet bana evet dedirtemez. Sayın Kılıçdaroğlu alsın desin ki, evet arkadaşlar bu rapora evet denilir. O zaman hiç uğraşmasınlar, istifa ederim partiden. Hepsi hukuka uygun, hepsi etik desin, hemen istifa ederim. Beni ret oyu verdim diye partiden atacaklarmış. Buca CHP İlçe Başkanı haber yollamış, derhal istifasını yollasın diye. Emrin olur koçum! Sen kimsin ya, ben piyon muyum, sana mı soracağım ne zaman istifa edeceğimi. Bugüne kadar çizgimi korumuş, parti değiştirmemiş bir insanım. Öğrenciliğimden beri düz bir çizgim var.

* Politika düz çizgiyi kaldırmaz...

Neden kaldırmasın? İlla yalaka ya da emir eri mi olmak gerek? Evet politikada boyumun ölçüsünü aldım ama gücüm yeterse yaşadıklarımı yazacağım. Neler yaşadım yaa? Tehdit mi edilmedim, hakkımda yalan yanlış haberler mi çıkartılmadı. Telefonlar edildi ‘meclise gelme döveceğiz’ diye. Ben buna ceket hastalığı diyorum. Politikada ceketi giyince etrafında fır dönen insanlar ortaya çıkıyor. Kişi de sağlam değilse “ya ben neymişim“ demeye başlıyor. Ben yaptım oldular başlıyor.

Haberin Devamı

KİMDİR

Doç. Levent Köstem, 1955 İzmir doğumlu. İlk ve Orta okulu Buca‘da, Liseyi Atatürk Lisesi’nde bitirdi. E.Ü. Tıp Fakültesi mezunu. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı olduktan sonra Buca SSK Hastanesi’nde göreve başladı. 1990’da doçent olup Büyükşehir Belediye Hastanesi’nde başhekimliği üstlendi. 23 yıl süre ile Altay, 4 yıl Ümit Milli Futbol Takımı doktorluğunu yaptı. 2009’da Buca Belediye Meclis Üyeliğine seçilen Köstem, serbest hekim olarak çalışmaya devam ediyor.