Değil CHP Genel Merkezi, Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği el koysa İzmir’deki başkanlar savaşı bitmez. Aynen başlıkta söylediğim gibi “Bu delik artık yama tutmaz”.
Rahmetli annemin bir sözü vardı, “Oğlum, sakın ola evliliğin dahil tartışmalarında geriye dönemeyeceğin son sözü ağzından çıkarma, söyleme” derdi. Bu kavgada her iki tarafta son sözlerinden daha fazlasını bir birlerine hem medya aracılığıyla hem de özel konuşmalarında söylemiştir.
Ortak hareket eden 8 ilçe belediye başkanı ile Aziz Kocaoğlu arasındaki ipler onarılmayacak derecede kopmuştur. İlçe belediye başkanlarının sıkıntısı son üç beş ayın getirdikleri değildir. Yıllara yayılmış problemlerin patlamasıdır.
8 ilçe belediye başkanı son üç yıldır özel sohbetlerinde, Kocaoğlu ve bürokratlarından yaka silker hale geldiklerini, büyükşehirin vurdumduymazlığından iş yapamadıklarını dile getirirlerdi. Hatta daha ilerisini yazayım. Şu anda Kocaoğlu’nun yanında saf tutanlar bile büyükşehir ile ilgili sıkıntılarını sık sık anlatırlardı.
Aziz Kocaoğlu büyük bir umursamazlık içinde “Nerede hata yaptım” diye düşündüğünü söylüyor ve kesin cümlelerle ipleri kopardığını belirtirken, ilçe belediye başkanları da “Biz haddimizi biliyoruz, o da bilecek” diyerek reste rest ile karşılık veriyorlar.
Aynı kavgada arabuluculuk yapmaya çalışan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İl Başkanı içinde “Otursunlar oturdukları yerde” gibi cümleler ilçe belediye başkanlarının ağzında çok rahat çıkabiliyor.
Ortada ne parti disiplini nede hiyerarşisi kalmış. Bir başka deyişle testi çatlamıştır artık su tutması imkansızdır. Genel Merkezden gelen efendiler her ne kadar suçu medyaya atsalar da İzmirli tek perdelik oyunu çok iyi izlemektedir. Bu şehirde yaşayanlar kim haklı, kim haksız. Kim becerikli, kim beceriksiz. Kim iş yapar, kim yapmaz artık çok iyi öğrenmiştir.
Yazımı, bir dostunun bu olaylar üzerine anlattığı bir fıkra ile bitirmek istiyorum.
Sahil şehrinden birinde inandırıcılığını tamamen yitirmiş bir belediye başkanı ne yapacağını şaşırmış. İmaj yenileme adına halkla ilişkiler şirketlerinin biri geliyor biri gidiyormuş ama nafile; bir kere başkan gözden düşmüş, ne söylese halk artık ona inanmıyormuş.
Bir zamanlar ona tam destek sağlayan basında artık onun yanında değilmiş. Tam böyle bir günde eve gelen başkan eşine “Hanım yarın öyle bir olay gerçekleştireceğim ki, şehir yeniden bana hayran kalacak, eskisi gibi yine beni sevecek” demiş.
Ertesi günü sahilde insanlar toplanmış, basın hazır, başkan gelmiş ve denizin üzerinden koşarak karşı sahile geçmiş. Başkan çok mutlu, olağanüstü bir iş yaptığı için de huzurlu bir şekilde akşam yatmış, aylar sonra rahat bir uyku çekmiş. Sabah sevinç içinde karısına “Ver bakalım gazeteleri basın beni nasıl övmüş” diyerek almış gazeteleri eline ve şok olmuş. Manşet aynen şöyle “Başkan Yüzme Bilmiyor.”
Evet, İzmir’de yaşanan olaylara baktığımda Aziz Başkan 2014 körfezi değil yüzerek, koşarak karşı sahile geçse kaybettiği bazı değerleri artık bu şehirde yerine zor koyar.
Çeşme-gürültü ve özür
Bu yıl Boyalık ve Aya Yorgi’deki işletmelerinden gelen aşırı müzik sesinin yarattığı terörden dolayı sabaha kadar uyuyamayan tatilcilerden çok çok özür diliyorum.
Uykusuz kalmalarının sebebini oluşturanlardan biri de benim.
Kışın “böyle gürültü yönetmeliği olur mu” diyerek değişmesi için kampanya açan iki üç gazeteciden biriyim.
Saat 20.00’de başlayan yasağın bir zorlama olduğunu turizm kasabasında böyle bir uygulamanın olamayacağını hem yazarak hem de bizzat iki kez Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a anlatarak bu yönetmeliğin değişmesi için kavga verdim.
Ertuğrul Günay’ın da katkılarıyla yasak saat 24.00’e çekildi. Olması gereken de buydu. Ama ne yazık ki bir konuyu atlamıştım. Burası Türkiye idi ve iş bilenin kılıç kuşananındı.
24.00’den sonra kısılması gereken müzik sesleri adeta artarak Aya Yorgi ve Boyalık’taki tesislerden yükseliyordu. Tatilciler sinirden bırakın uyumayı yataklarında uzanamıyorlardı.
Bir turizmcinin söylediği benim kabullenemediğim söz gerçek olmuştu. Neydi o söz “5 kişi için yüzlerce kişinin eğlence hakkı elinden alınamaz.”
Evet, yüzlerce kişinin eğlence hakkı ellerinden alınmamıştı ama binlerce insanın uyku hakkı her gece Çeşme’de gasp ediliyordu.
Burada en çok üzüldüğüm noktada görevlerine çok bağlı olduklarına inandığım Çeşme Kaymakamı ile Çeşme Emniyet Müdürü’nün beni yanıltmış olmalarıydı.
Çünkü hem Aya Yorgi hem de Boyalık’taki gürültü teröründen polise ve Kaymakamlığa şikayet edenlerin dikkate alınmadığı özellikle 155 polisi arayanlara “Bizi ilgilendirmez Çevre İl Müdürlüğü’nü arayacaksınız” denmesi çok üzücüydü.
Gecenin 01.00-02.00’sinde hangi İl Müdürlüğü çalışıyordu ki Çevre İl Müdürlüğü görev yapsın. Burada polise düşen şikayeti kayda almaktı.
Ben inanıyorum ki İzmir’i yaşam adına güvenli bir kent yapan İzmir’in başarılı Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz, Çeşme’ye de el atarak bu sorunu çözecek ve tatilciler de yazın bu son günlerinde biraz uyuyabileceklerdir.