Erol Yaraş

Erol Yaraş

ege@mil­li­yet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

EXPO’yu ne kadar hak ettiğimizi 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası’nı izlemek için iki kez İsviçre’ye gittiğimde, daha iyi anladım.
Şimdi “EXPO ile futbol şampiyonasının ne benzerliği var” diye düşünebilirseniz...
Var... Hem de çok var.
İkisinin de en büyük ortak özelliği, temelde ekonominin ön plana çıkması!
Cenevre’ye Portekiz’le oynayacağımız maç için, Basel’e de İsviçre maçı için gittiğimde ilk intibaam; bu ülkede bir Avrupa Şampiyonluğu mu var, düşüncesi oldu!
Basel’e Zürih üzerinden gittiğim için şampiyonanın yapıldığı İsviçre’nin üç şehrini de görme şansı buldum.
“Bu ülkede Avrupa Futbol Şampiyonası var” demeye bin şahit gerekiyordu.
Havaalanından şehrin en merkezi yerine kadar böyle büyük bir organizasyona ev sahipliği yapmanın getirdiği hiç bir afişleme, pano, duyuru veya ekstra bir hareketlilik yoktu.
Tüm İsviçreliler, sanki Avrupa Şampiyonasını her yıl kendileri yapıyorlarmış gibi doğal, sakin ve tepkisizdi.
Hatta bazen “Nereden çıktı bu insanlar” der gibi, tuhaf bakışlarla bizi süzüyorlardı.
Bütün bu isteksizlik ve “olsa ne olur, olmasa ne olur” düşüncesinin altında yatan tek neden ise şuydu: Maddi doymuşluk!
*   *   *
2008 Avrupa Şampiyonası, Türkiye ve Yunanistan’ın hakkıydı.
Avusturya ve İsviçre’nin değil.
Tıpkı EXPO’nun Milano’nun değil, İzmir’in hakkı olduğu gibi.
Bu tip organizasyonlara karar verecek olanların iyi bilmeleri lazım ki; ihtiyacı olmayan veya o organizasyonla bütünleşmeyen ülkelere böyle büyük etkinlikler verilmemeli.
İşte gidin, görün! İsviçre ve Avusturya’da Avrupa Futbol Şampiyonası var demeye insanın dili varmıyor.
*   *   *
İnanıyorum ki 2015 EXPO’su için Milano’ya gidecek olanlar da aynı tablo ile karşılaşacak.
Bu tip organizasyonları defalarca yapmış Milanolular artık ne gerek vardı bu kalabalıklara düşüncesiyle bıkkınlıklarını İsviçreliler gibi belli edecekler.
Başta EXPO’nun Genel Sekreteri Loscarteles’in sorgulaması gereken, “EXPO İzmir’de olsaydı kent milyonlarca ziyaretçiyle nasıl bütünleşirdi, coşardı ve hedefine varırdı” gerçeği olmalı.
2008 Avrupa Futbol Şampiyonası’nın ruhsuzluğunu ancak, 2016 şampiyonasının Türkiye’de organize edilmesi ortadan kaldırır.
Bunun da en önemli ayağı İzmir olacağı için, Türkiye Futbol Federasyonu’na Asbaşkan olan Mahmut Özgener‘e çok iş düşüyor.
Düşünün 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası finali İzmir’de...
İşte o zaman İzmir marka kent olma yolunda önmli bir adım atmış olur.

Zeytinyağında ithalciler pes etmiyor
Türk tarımının geldiği nokta, ortada...
İki üç kuruş fazla para kazanmak isteyenler yıllardır Türk tarımını bir yerinden kemirdiler ve “kendi kendine yeten ülke”den “yılda 11 milyar dolarlık tarım ürünü ithal eden ülke” konumuna ulaştırdılar Türkiye’yi nihayet!
Dünyada bir tek zeytinyağı pazarında başımız dik duruyoruz.
TARİŞ sayesinde üretici mağdur edilmiyor.
Oysa dayanışma örgütü gibi çalışan TARİŞ’i yok etmek için bir takım çevreler ellerinden geleni yapıyor.
“Dahilide işleme” diye tutturan lobi yine sesini yükseltmeye başladı.
Geçtiğimiz aylarda bu ithal lobisi benden ve üreticiden ağzının payını çok iyi almıştı.
Adı ihracatçı olan ama ithalatı savunan lobi beni mahkemeye verdi.
Tek suçum zeytin üreticisini, pamuk ayçiçeği ve süt üreticileri gibi kendilerine yem olmalarına mani olmamdı.
Aslanlar gibi mahkemeye gideceğim ve bu lobiyi bir kez daha orada teşhir edeceğim.
Türk zeytinyağı dururken Arabın yağını satmaya, ihraç etmeye çalışanları, kamuoyu ve üreticiler bir kez daha görsün diye...
Merak ediyorum. Bu ithal lobisi zeytin üreticisinin önüne hangi yüzle ve ne gerekçeyle gitmeye devam gidiyor?

Kente Katkı Ödülü
Geçtiğimiz hafta gazeteci arkadaşım Hakan Tartan ile birlikte Peyzaj Mimarları Odası’nın “Kente Katkı” ödülünü aldım.
Kentin geleceğinin ortaya çıkmasında, sağlıklı gelişmesinde ve kent sorunlarının doğru irdeleyenlere verilen bu ödülü almak beni ayrıca mutlu etti.
Peyzaj mimarıyla İzmir’in bazı projelerinde ayrı düşünsek de ortak hedefimiz, İzmir’in geleceği olduğu için böyle bir ödül bana farklı düşüncelerin de takdir edildiğini gösterdi.
Bazı anlamayanlar için yazımı şöyle bitireyim.
Ödüller ahbap-çavuş ilişkisiyle verilmiyor.
Hak edenlere teşekkür gıyaplarında geliyor.

Haftanın Safı:
Hülya Avşar
Başbakan Tayip Erdoğan ile söyleşi yapan Hülya Avşar’ın daha sonra verdiği demeçlerdeki sözleri ve düşünceleri...