En tatsız yaz

27 Haziran 2013

Konserler erteleniyor, açılışlar iptal ediliyor; zaten biber gazı günlerinde, kimsede eğlenmeyi coşmayı kaldıracak yürek de yok

Büyükada’ya gittim iki hafta önce, gecenin geç bir saatinde. Sahilde lokantalarda her zamanki gibi canlı müzik yapılıyor. Elimde değil, öfkeleniyorum insanlara, “Böyle bir zamanda eller havada şarkılara eşlik edebilmek mümkün mü?” diyeÖ Konuştuğum kimi insanların yarı suskun halleri de şaşırtıyor beni. Sanki bu bir rüyaymış, her şey ‘az sonra’ normale dönecekmiş gibi davranmaları ruhumu sıkıyor. Bir Amerikalı ‘think-tank’ şirketinden yardım alasım var. Bu enerjiyi, ‘direnmeyi’ sürekli kılmak, doğru yönlendirmek için nasıl örgütlenmeli? Biz Türkler’in genetik olarak ‘süreklilik’ konusunda özürle doğduğuna inanıyorum. Beceride, pratiklikte üzerimize yok da organize olmak bizim işimiz değil.
2013 yazının bu haleti ruhiyede geçen ilk ve tek yaz olmasını diliyorum içimden, geriye dönüp her gün izlediğimiz komediye, arkamızda 5 can bırakmışken gülmek hiç mümkün olmayacak.

Şaşıyorum!

* Mahallelerin parklarında yapılan forumların Kurtuluş ayağına katıldım ben de. Her ne hikmetse, adı Serdar Ortaç Parkı. Tabiatıyla tartışılan ilk madde, parkın adının

Yazının Devamı

DÜNYANIN EN GÜZEL KADINI BU MARKAYI SEVİYOR

25 Haziran 2013

Ünlü aktris Gwyneth Paltrow, Beyrutlu bir mücevhercinin tasarım-larını takıyor. Midnight Express’te satılan ürünleri görmek için Nişantaşı ve Bebek’teki mağazalara uğrayabilirsiniz

Türk kadınının yabancı ‘marka’ mücevhere ilgisi, ayakkabı-çantaya duydukları tutkunun yanında solda sıfır kalır. Zira çoğunun Kapalıçarşı’da annesinin de gittiği bir kuyumcusu vardır, o meşhur markaların tasarımlarını daha değerli taşlarla ustalara
yaptırmayı yeğlerler.
Bu döngüyü kırmayı başaran bir isim var son zamanlarda... Selim Mouzannar; tasarımları şehrin en sevilen butiklerinden Midnight Express’te satılan, Beyrutlu bir mücevherci. İlk günden bu yana kadınların müthiş ilgi gösterdiği markanın müdavimleri arasında Gwyneth Paltrow da varmış. Kendisi geçtiğimiz günlerde ‘People’ adlı aktüalite dergisinde dünyanın en güzel insanı seçilmiş bulunuyor. (Doğrusu benim de en güzel insanlar listeme, bu kusursuzluğu sinir de bozan kadın kesin girer!)

Paltrow’un dergi için
fotoğraf verirken takmayı tercih ettiği marka, Selim Mouzannar’ın Fortune ve Beyrut koleksiyonları olmuş. Bu takıların kendisine şans getirdiğine inanıyormuş. “Dünyanın en güzel kadını neyi seçmiş?” diye merak edenler,

Yazının Devamı

BiR ŞEHiR UYANIYOR

20 Haziran 2013

Hep beraberce vertigodan muzdarip insanlara dönüştük. Dengesizlikten olduğumuz yerde yalpalarken ihmal etmememiz gereken bir İstanbul olduğunu unutmayalım

Gezi direnişiyle ilgili bir eksen kayması yaşadığımızı düşünüyorum. Direnişin ilk gününde orada bulunan ve bizimle aynı genetik yapıda olduğundan şüphelendiğim üstün çocuklara yapılan olağanüstü şiddetle başladığını hatırlatmak gerekiyor. Hem de sizin benim gibi okumuş yazmış insanlara... Diyalogların direnişin ekonomik boyutuna indirgenmesi, ağırlıklı ekonomi, uluslararası piyasalar vs. üzerinden değerlendiriliyor olması da düşündürücü. Beyaz Türkler’in derdi, hep parada düğümleniyor. Tuzun kuru galiba diyeceksiniz... Dergicilik gibi müslüman mahallesinde salyangoz satmak diye tabir edilecek bir meslekle iştigal etmekteyim. İşimi kaybetmekten herkes kadar korkarım. Lakin meseleyi daha net anlaması gerekenlerin yine sadece gündem üzerinden ilerleyip hepi topu iki hafta evvel başımıza gelenleri unutmaya başladığını görmek, yine konuyu balık hafızamıza getiriyor.

Taksim esnafına destek
Neyse, işin ekonomik yönünü tamamen umursamamak da elbette mümkün değil. Taksim civarında iş sahibi olanların kaygılarına anlamamak

Yazının Devamı

O SIRADA DÜNYADA...

18 Haziran 2013

Geçen hafta yaşadığımız kâbustan bir günlüğüne kaçıp dünyanın en önemli sanat fuarının ön gösterimini izlemek üzere Basel’e gittim

Saydım, bu dünyanın en önemli koleksiyonerlerinin, sanat adamlarının, galerilerinin mutlaka ziyaret ettiği fuara beşinci gelişim... VIP gününün ayrı bir şaşaası var tahmin edersiniz; Avrupa’nın ‘eski para’ sahibi, kontlu kontesli unvanlı sanat düşkünleri, sınıf atlamak isteyen Hollywood ünlüleri, yeni zengin olduğu için bir an evvel sanat koleksiyonu oluşturması gerektiğine inanan oligarklar ve bu hercümerci izlemeye bayılan gazeteciler bir arada. Şehir minnacık, cetvelle çizilmiş muntazamlıkta, dünya çapında galerilerle, devlet ve özel teşebbüse ait müzelerle dolu. Bir Beyeler Foundation var ki; bizde kendi özel müzesini kurmaya hevesli patronların mutlaka görmesi lazım. Hayatta işlerini en beğendiğim mimarlardan Renzo Piano’nun eseri; müzenin mükemmel bir koleksiyonu var ve müthiş ilgi uyandıracak sergiler düzenliyorlar yıl boyunca.

1937’den beri
Art Basel de taa 1937’den beri yapılıyor. İşte bizim Avrupa’yla aramızdaki, o asla kapatamadığımız gibi bu gidişle daha da büyüyecek
uçurumu anlamak için bir neden daha...

Yazının Devamı

Diren Sanat!

13 Haziran 2013

Bu hafta sonu içiniz kaldırır mı, konsantre olur musunuz bilmem... Ama duvara karşı tam gaz giderken, hayatın bir nebze normalleşmesi, haksız yere hırpalanan ve hatta tehditlere maruz kalan sanatçılarımızı, sanatı desteklemek adına sergi gezmeye, konsere gitmeye, özellikle de tiyatro oyunu izlemeye vakit ayırmaya davet ediyorum sizi. İnsanların bu halet-i ruhiyede çalgılı, sazlı sözlü ortamlardan kaçınmasını sonuna kadar destekliyorum. Ancak sanatçımıza sahip çıkmanın, ertelemeyi, ötelemeyi kenara bırakmanın da zamanıdır...

Biber gazıyla temasta

Ofiste bir arkadaşımın biber gazı yedikten sonra korneasında hasar oluşmasının ardından, “Nedir bu biber gazının zararları?” diye baktım da... Ucu kansere dek uzayabilen risklerden bahsediliyor. Alerji ve astım uzmanı Yonca Tabak’ın da teyit ettiği biçimde, biber gazı göze temas ettiğinde, herhalde hepimizin deneyimlediği gibi yanma, batma, sulanma hissi yaratıyor. Astım hastaları için de biber gazının içeriğindeki ‘capsaicin’ adlı madde tehlike yaratıyormuş. Bronşları güçsüzleştirmesi sonucu öksürük, hırıltı, nefes darlığı gibi durumlar ortaya çıkıyor; gazın ani etkisi 30-45 dakika sürüyor. Süre, kişiden kişiye değişirmiş ancak

Yazının Devamı

NEW YORK’TA TEK KONUŞULAN iSTANBUL

4 Haziran 2013

Ne yazık ki hayatımın en fazla İstanbul’da olmam gereken zamanında New York’tayım. JFK Havaalanı’na iner inmez İstanbul’da durumun vehametini anladık, henüz havaalanını terk etmemişken New York’ta yaşayan Türklerin organizasyonuyla Zuccotti Park’ta buluşacağımızı netleştirmiştik.
Zuccotti Park’ta aynı gün Occupy Wall street protestosunun da birinci yıldönümü kutlanacaktı. Resmi sitelerinde cumartesi günü DirenGezi Parkı protestocularına destek vereceklerini açıklamışlar. Cumartesi günü de enstrümanları, bize destek veren pankartlarıyla yerlerini aldılar. Burada polis bildiğiniz gibi değil, tanımlanan
alanın içinde protestonuzu yapmanıza
kesinlikle müdahaleleri yok.
Biz ne yaptık; Cumhuriyet marşlarını söyledik, sloganlar attık, Twitter sayesinde felaketleri takip etmekteyiz. Memleketinden yıllardır uzak kalmış ama bağını koparmamış insanların ne menem bir şey
yaşadıklarını şimdi anladım. İstanbul’da yakınlarının, direnişçilerin yanında
olmamak herkesi yaralıyor, tabiatıyla tek konuşulan İstanbul, vuslata dek kalpler protestocular için atıyor.

Yazının Devamı

NE VAR NE YOK?

30 Mayıs 2013

Erol Akyavaş sergisinden İstancool’a, yazın okunacak kitaplardan Kean Etro’nun düşündürdüklerine

- Açılışı önceki gün yapılan İstanbul Modern’deki Erol Akyavaş sergisi mutlaka görülmeli. Gelenekseli modernle harmayanlayan eserlerine hayran olduğumuz Akyavaş’ın retrospektif sergisini hayranlıkla gezeceğenize eminim.
- Önümüzdeki hafta sonu yapılacak Mind&Body Festival için meraklıları bilet almaya çoktan başlamış. Aynı hafta sonu İstanbul’un kültürel hayatındaki bir başka hoş sada olan İstancool başlıyor. Hayatta en beğendiğim moda fotoğrafçıları Inez&Vinoodh sergisi ve söyleşisi olacakmış. Daha ne isteyeyim?
- Kurtuluş’ta yıllardır efsanevi şöhretiyle tanınan Hamov, şimdi Süleyman Nazif sokakta. Damak tadına düşkün olanların burayı sık ziyaret eder olduklarını eşten dosttan duyuyorum.
- Onur Baştürk’ün kitabı, bu yazın en çok okunanları arasına girecek gibi... Kitabın tatil planları yapanların ‘satın alınacak’ listesine girdiğini görüyorum. Bu arada ilişkiler hele de kanamalı olanlarına dair yazdıklarını okudukça elimdem bırakamadığım Sanem Altan’ın son kitabı ‘Özler İnsan Kendini’yi de hararetle tavsiye ederim.
- Karaköy’deki Gaspar, semtin en şık köşesi;

Yazının Devamı

GÜZEL GÜNLER BİZİ BEKLİYORMUŞ!

28 Mayıs 2013

Dünyaca ünlü marka antropoloğu Judy Turner’in iyi haberkeri var. Geleceğimizin şekillenmesini iki anahtar kelimeye dayandırıyor Turner: Empati ve yenilik

Geçenlerde Jotun Boya için bir konferans veren Judy Turner, tüketici bazında nereden gelip nereye gittiğimizi, hem yaş grupları hem de markalar üzerinden pek güzel anlattı. Şimdilerde mekânlar için yarattıkları renklere bayıldığımız Jotun’a danışmanlık veren Turner’ın birlikte çalıştığı diğer şirketler arasında neredeyse tüm devler var: Starbucks, Apple,
Nike, Samsung...

Geleceğin modası
Keyifli bir film gibi izlediğimiz sunumdan bir enstantane: Yeni tüketicinin kimliğine dair bir örneği GAP üzerinden veriyor Turner... 60’larda kurulan GAP, ilk başta farklılık yaratan bir markayken 80’lı yılların sonuna dek bir üniformaya dönüşmüş. X kuşağıyla birlikte işin içine küçük ölçekte, sınırlı üretim yapan mağazalar, genç tasarımcıların girmesiyle GAP de zamana ayak uyduruyor ve ‘Classics Redefined’ projesiyle dönemin ruhuna uygun bir biçimde genç, yükselen tasarımcılarla işbirliği yapmaya başlıyor. Y kuşağının temel bilinci, ‘demokratik tüketim gerçeği’. Yani herkese maddi ve manevi fayda sağlayan moda... GAP bu döneme

Yazının Devamı