Yer Denizli Ticaret Borsası salonu.
Kalabalığı tanımlamak için “koltuk balkon ayakta” denir ya hani.
Ne koltuğu.
Ne balkonu.
Salonun içi de, dışı da tepeleme dolu.
Tam 2 bin 68 kişi yığılmış üst üste, nefesler tutulmuş.
Kürsüde noter var.
Kura çekilişi yapılıyor.
Yok.
Bedava ev, otomobil falan dağıtılmıyor.
Denizli Et ve Balık Kurumu Müdürlüğü, “hamal, şoför ve kasap” olarak çalıştırmak için, 51 kişiyi işe alıyor.
İşte.
Olan bu.
51 işçi kadrosu için, 2 bin 68 başvuru!
* * *
Bu kez yer, Meslek Eğitim Merkezi’nin bahçesi.
Yine bir kura çekimi var.
Batman’da yer yerinden oynuyor.
Saymakla bitmez.
Tam 14 bin kişi toplanmış.
Sanırsınız, Ciwan Haco konser veriyor Batman’da!
Hayır.
Onlar da aş derdinde, ekmek peşinde.
Milli Eğitim, Orman ve Su İşleri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Müze Müdürlüğü’nde çalıştırılmak için 960 kişi işe alınacakmış.
Fakat dikkat.
Alacakları para, altı üstü asgari ücret.
Bitmedi.
İş sürekli değil.
Sadece 4 ay, hepsi o kadar.
Bütün bunlara rağmen 14 bin kişi orada!
* * *
Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıklamaları kağıt üzerinde epey moralimizi düzeltse de (!!!) memleketin hali hiç de öyle değil gerçekte!
Hele İzmir.
Ah İzmir.
Vah İzmir.
Bırakın Batman’ı, Denizli’yi.
Bırakın Kars’ı, Ardahan’ı, Çorum’u, Kastamonu’yu.
Türkiye’nin 80 vilayetini koyun bir yana.
Öte yanda İzmir dursun yalnızca.
Dursun.
Çünkü İzmir, yüzde 14,7’le, geçen yıl olduğu gibi; bu yıl da 81 il arasında en yüksek işsizlik oranına sahip kent oldu.
Bu başarının sahipleri, kutlarım sizi.
Her kimseniz!
Tek karelik komşuluk!
Makam farkı!
Geçen Cuma günü Cumhurbaşkanı Gül de, Başbakan Erdoğan da İstanbul’daydı.
İkisi de Cuma namazına gittiler.
Cumhurbaşkanı Gül, Tarabya’daki Kalenderüstü Camisi’nde. . .
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise Üsküdar’daki Nalçacı Halil Camisi‘nde kıldı namazı.
Ve televizyon haberlerinde, her ikisinin de camiye giriş ve çıkışındaki görüntüler ekrana yansıdı.
Cumhurbaşkanı yalnızdı.
Yaveri dışında kimse yoktu yanında.
Başbakan’ın çevresinde ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’ndan, İstanbul Emniyet Müdürü’ne kadar kimi ararsanız vardı.
Bir an için, aralarındaki “makam farkı” gereği, kalabalığın yerinin de farklı olması gerektiğini düşünüyor insan.
Oysa siyasetin makamı, çok farklı.
O başka telden çalıyor!