Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları

Hak, hukuk, adalet, mahkeme, iddianame, suç, ceza, karar, hüküm...
Hepsine tamam da, biraz da insaf lâzım.
Lütfen şu mahkeme kararına bakın:
“Gereği düşünüldü, Mehmet İlker BAŞBUĞ’un üzerine atılı ‘Silahlı Terör Örgütü Kurma veya Yönetme’ ve ‘Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme’ suçlarının vasıf ve mahiyeti, şüphelinin üzerine atılı suçları işlediğine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunması, suçların CMK 100/3 maddesinde sayılı katalog suçlardan olması nedeniyle şüphelinin üzerine atılı bu suçlardan ayrı ayrı TUTUKLANMASINA...”
* * *
Hal böyle olunca, Barış ve Demokrasi Partisi Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da çıkar; görevdeki Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’e “Senin rütben orgeneral de olsa bizim nazarımızda onbaşısın. Senin kıymetin o kadardır” der.
Der abi.
Bu gidişin vardığı, varacağı yer orasıdır çünkü!
* * *
Hatta bir başkasının çıkıp, Abdullah Öcalan’a “Mareşal” rütbesi vermesine de mani bir hal kalmamıştır artık.
Verirler abi.
Bir Genelkurmay Başkanı “Silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmekle” suçlanıyorsa, gerçekten silahlı bir terör örgütü kuran ve yöneten biri orgenerallik ile yetinecek değil ya!
* * *
Demem o ki:
Yargılayın kardeş.
Canınız kimi isterse yargılayın.
Fakat biraz insaf.
Yasalarda “yüklenecek suç mu kalmadı” ki, herkes “suç örgütü kurmakla” veya “terör örgütüne üye olmakla” suçlanır hale geldi?
* * *
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım da suç örgütü lideri.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da suç örgütü lideri.
Herkes korkuyla soruyor şimdi:
Acaba sıra kime geldi?
Aziz Yıldırım şike yaptıysa, verin cezasını.
Aziz Kocaoğlu sandviç dağıtırken, mandalina alırken, Leman Sam’a konser verdirirken bir hata yaptıysa; onun da verin cezasını.
Ama yapmayın...
“Örgüt kurmak” ile “turşu kurmak” arasında birazcık fark bırakın!

Haberin Devamı

Tek karelik fırtına!

Kurmaktan kurmaya fark var

Vali Bey

Ya farkında değildim, ya unutmuşum. Oğuz Kağan Köksal, Denizli Valisi iken, milletvekili olmak için ANAP’tan şansını denemiş meğerse.
Olmamış.
Listeye konmamış.
Kadere inanmak lâzım.
Oğuz Kağan Köksal 1995 yılında milletvekili olsaydı, bugün bir köşede oturacaktı belki.
Önce Adana, ardından Bursa, sonra İzmir Valisi yapılmayacaktı.
O zaman da “En uzun süre kesintisiz valilik yapma rekoru bende” deme şansına ve gururuna sahip olamayacaktı.
Şimdi milletvekili işte.
Ne oldu yani? Dahası, Milli Savunma Komisyonu Başkanı olmak, “Vali Bey” olmaktan daha mı iyi?
Hadi bir adım daha ileri gidelim.
Bakan olsa ne olur?
Oysa valiler, elbet başarılı valiler; gittikleri her yerde iz bırakırlar.
Oğuz Kağan Köksal da öyleydi.
İyi bir valiydi.
Nitekim biz de onu hep “İzmir Valisi” olarak hatırlayacağız.
Tıpkı Namık Kemal Şentürk, Necdet Calp, Hüseyin Öğütcen, Vecdi Gönül, Kutlu Aktaş, Alaattin Yüksel ve “umarım” Cahit Kıraç gibi.