MESELEYİ bir cümle ile özetlemek gerekirse...
“2010 yılı birinci döneminde, 85.857 konut satış sonucu el değiştirmiş ve Türkiye genelinde bir önceki döneme göre yüzde 26.13 oranında düşüş gerçekleşmiştir.”
Birinci dönem, “yılın ilk üç ayı” demek.
Satış ise cebine parasını koyanın küçük ya da büyük bir müteahhitten, küçük veya büyük bir konut almasından ibaret bir kavram değil elbet.
* * *
Örnekse...
Adam iş sahibi.
Ama batmış.
Evine haciz gelmiş, satılmış.
Onlar da bu sayının içinde.
* * *
Adam bankadan konut kredisi almış.
Borcunu ödeyememiş.
Banka eve el koymuş ve satmış.
Onlar da bu sayının içinde.
* * *
Adam işsiz kalmış.
Mecburen kredi kartına yüklenmiş.
Ekstreler birikmiş, takibe düşmüş.
İcra falan derken, başını örten çatı uçmuş, gitmiş.
Onlar da bu sayının içinde.
* * *
TMSF’nin el koyduğu mülkleri, falanca bakanlık “lojman” yapmak için almış.
Milletin parasını, devlete ödemiş.
Onlar da bu sayının içinde.
* * *
Ve dikkat...
Sözü edilen dönem, “Tamam kriz geçti” bağırışlarının ayyuka çıktığı günleri kapsıyor.
Sözü edilen dönem, ekonomideki “sözde” başarı ile şişinenlerin, sinirleri iyice bozduğu ayları işaret ediyor.
Oysa...
Ekonominin lokomotif sektörü tıknefes olmuş.
Kimi borcu yüzünden evini yitirmenin derdinde...
Kimi de borcunu ödemek için evini satmanın peşinde!
Bunun adı “başarı” ise eğer...
Kalkın ayağa, elleriniz kızarana kadar alkışlayın iktidarı.
Yok, kalkamıyorsanız ayağa...
O zaman ellerinizi, utançtan kızaran yüzünüzü gizlemek için kullanın!
Tek karelik sandal sefası
Belki ayağı sıktı!
ONCA çaba, onca heyecan, onca para...
Yine boşuna.
Yine hevesimiz kursakta, yine umutlarımız başka bir bahara kaldı.
Rakiplerimiz İtalya ve Fransa’ydı bu kez.
Ama bu kez onları geçip, 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası’nı alabileceğimize inanmış, inandırılmıştık.
Neden olmadı?
Kırk tane sebep sayılabilir.
Oylamanın 7’ye 6 Fransa lehine bitmesi, sadece UEFA’nın Fransız Başkanı Platini’ye dahi bağlanabilir.
Neyse...
EXPO’yu İtalya’ya, 2016’yı da Fransa’ya kaptırdık neticede.
Bu tip olaylarda “uğura” inanır mısınız bilmem.
Yine de dikkat çeken bir şey vardı.
İki büyük finalde de, Cumhurbaşkanı Gül oradaydı.
Yani varlığı, iki seferinde de Türkiye’ye yaramadı, uğur getirmedi.
Sayın Cumhurbaşkanı artık “kurşun mu döktürür” yoksa bir sonraki sefer “evde mi oturur” kendileri bilir!