The Beverly Hilton Hotel’in önündeki kırmızı halı, dünyadaki en ünlü insanların ayakları altına serilmişti yine.
İçerideki görkemli sahnenin üzerinde ise 69. Altın Küre töreninde ödül alan, ödül veren kimler vardı, kimler.
Örneğin...
George Clooney vardı
Meryl Streep vardı.
Martin Scorsese vardı.
Christopher Plummer vardı.
Kate Winslet vardı.
Jessica Lange vardı.
Jeremy Irons vardı.
Harrison Ford vardı.
Sidney Poitier vardı.
Helen Mirren vardı.
Steven Spielberg vardı.
* * *
Eğer sinema, dev bir endüstri olmanın çok ötesindeki bir gücü simgeliyorsa... Eğer sinema, ülkelerin kaderini etkileyen, insanların hayatını biçimlendiren kudreti temsil ediyorsa...
Az önce adını andığım şöhretli kişilerin arasında yer alabilmenin önemi de yadsınamaz.
Öyleyse...
Alkışlayın Meltem Cumbul’u.
Gurur duyun onunla.
Çünkü orada Meltem de vardı.
Sahneye çıktı ve şu sözcüklerin üzerine sıkıca bastı:
“Benim ülkem Türkiye...”
* * *
Şakası yok.
Kısacık bir konuşma yapmak için de olsa o sahneye çıkabilmiş olmak, benim ülkem Türkiye’den hiç kimsenin bugüne kadar başaramadığı bir işti.
Sıra daha ileri hedeflerde şimdi.
Dünya sinemasının tam kalbinde duyulan ve aynı anda 199 ülkede yankılanan o ses, dilerim geleceğe açılan ışıklı yolun da başlangıcı olmuştur.
Meltem Cumbul’un attığı ilk adım, benim ülkem Türkiye’den daha nice insanı da umarım “aynı yolun yolcusu” yapmaya yöneltir.
Şakası yok.
Büyük ülke olmanın yolu, biraz da Los Angeles’ten, Beverly Hills’ten geçiyor.
* * *
Meltem Cumbul’un “çıkışı” oranın ahalisini de şaşırtmış.
Los Angeles Times Gazetesi Altın Küre hakkındaki haberinde “Bu kız da nereden çıktı?” diye sormuş.
Nereden mi çıktı?
Söyleyelim:
İzmir’den çıktı.
Tek karelik yarış!
Fazlası zarar
Ege’de Sonsöz, Hürriyet Gazetesi’nin İzmir ekinde yayımlanan Banu Şen’in haberini “Hakan Tartan Büyükşehir’e göz kırptı” diye vermiş.
Bu bir sır değil.
Üstelik Hakan Tartan, tek de değil.
Gönlünde “aynı aslanı besleyen” çok kişi bulunuyor.
Bazılarına tanık olduğum için biliyorum, Aziz Kocaoğlu her muhabbette, adaylık için “adı geçen ve içi gidenleri” teker teker sayıyor, ardından da kahkahayı basıyor.
Yani.
Başkan’ın kendine güveni tam.
En azından CHP adayının, kendisinden başkası olabileceğine ihtimal dahi vermiyor.
Herhalde Hakan kardeşim de, diğer kardeşlerim de bu durumun fakındadır.
Zira göz kırpmayı “alışkanlık haline getirmemekte” fayda var.
Aksi halde...
“Tik” yapar!