19 Mayıs'ı, 2000 yılında kutlayabilmenin özel bir anlamı var.
20. yüzyılda tarih sahnesine çıkmış kurucu liderini ve eserini 21. yüzyılda kutlayabilen başka bir devlet ve ulus var mı?
Yok.
Büyük Atatürk ve onun
"en büyük eserim" dediği laik Türkiye Cumhuriyeti, 20. yüzyılın tarihe gömmediği ve 21. yüzyıla devrettiği tek örnek.
Bu nedenle 19 Mayıs'ı, 2000 yılında kutlayabilmenin özel bir anlamı var.
Atatürk'ün çağdaşı liderlerin kurdukları devletlerin ve rejimlerin yerlerinde şimdi yeller esiyor. Birçoğu, Atatürk'ün yüzyılın başında çizdiği rotaya girebilme çabasında.
Yüzyıl, Atatürk'ün laik Cumhuriyet'le, ulusa doğru yönü ve doğru hedefi gösterdiğini kanıtladı.
Laik Türkiye Cumhuriyeti, 21. yüzyılda da tarihe eşlik edebiliyor.
Oysa tarih, bu uzun yürüyüşte birçoğunu geride bıraktı.
* * *
TÜRKİYE Cumhuriyeti, bu gücünü, dayandığı temellerinden alıyor. O temel ise Atatürk ilke ve devrimlerinin oluşturduğu,
"aydınlanma ve çağdaşlaşma" esaslarının üzerine oturuyor.
21. yüzyılda yol alabilmemiz, bu temeli ve doğrultuyu korumamıza bağlı.
Bunun koşulu da laik Cumhuriyet ve demokrasinin
"çatışma" değil,
"örtüşme" içinde olduğunu unutmamak.
Çünkü, demokrasiyi, laik Cumhuriyet'i yıkmak için kullanmak, kendi içinde demokrasiyi de yıkmak hedefini barındırmaktadır.
Türkiye'de son çeyrek yüzyıldır, demokrasiyi bu amaçla kullananların ve kullanmak isteyenlerin ulaştığı güç, azımsanmayacak boyuttadır.
Atatürk'ü ve laik Türkiye Cumhuriyeti'ni
"kaide"sinden kaydırmak isteyenlerin sahte
"demokrasi tutkusu"nun bir aldatmaca olduğu artık biliniyor.
Gerçek demokrasiyi korumanın yolu laik Cumhuriyet'i korumaktan geçiyor.
Aydın bir kafa, hem çağdaş, hem gericilik destekçisi olamaz.
19 Mayıs'ı 2000 yılında kutlayabilmeyi bu bilince borçluyuz.
Atatürk'ün 20. yüzyılın başında ulaştığı bu bilinç, 21. yüzyılda da demokratik, laik Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük güvencesi olacaktır.
Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr
